Boşanma Davasında Ortak Velayet Kararı -2025

Ortak velayet, boşanma sonrasında anne ve babanın çocuk üzerindeki hak ve sorumluluklarını birlikte üstlenmelerine imkân tanıyan bir velayet düzenlemesidir. Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmemiş olsa da, Yargıtay kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları sayesinde uygulamada yer edinmiştir. Özellikle anlaşmalı boşanmalarda tarafların talebi ve çocuğun üstün yararı esas alınarak ortak velayet kararı verilebilmektedir.
Günümüzde ortak velayet, yalnızca ebeveynlerin haklarını eşitlemek için değil; aynı zamanda çocuğun psikolojik, sosyal ve duygusal gelişimi açısından en sağlıklı çözüm modeli olarak görülmektedir. Ancak her durumda uygulanabilir değildir. Ebeveynler arasında iş birliği, iletişim becerisi ve çocuk odaklı yaklaşım ortak velayetin sürdürülebilirliği açısından belirleyici rol oynar.
Bu yazımızda, ortak velayet nedir, hangi koşullarda verilir, nasıl talep edilir, yurt dışında geçerliliği var mıdır gibi sorulara kapsamlı yanıtlar vereceğiz. Aynı zamanda Yargıtay ve AİHM kararları ışığında içtihatlara değinecek, ortak velayet ile nafaka ilişkisini ve ebeveynlerin yükümlülüklerini detaylandıracağız.
Ortak Velayet Nedir?
Ortak velayet, boşanmış ya da ayrı yaşayan ebeveynlerin çocukları üzerindeki velayet haklarını birlikte kullanmaları anlamına gelir. Geleneksel velayet anlayışında, mahkeme çocuğun velayetini anneye veya babaya tek başına verirken; ortak velayet, ebeveynlerin çocuğun eğitimi, sağlığı, dini eğitimi, ikameti gibi temel kararları birlikte almasını öngörür. Bu modelde anne ve baba, çocuğun velayetinden müştereken sorumludur.
Türk hukuk sisteminde uzun yıllar yalnızca evli çiftler için ortak velayet kabul edilmişti. Ancak 2016 yılında Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin içtihat değişikliği ile boşanmış çiftlerin de ortak velayet talep etmesinin önü açıldı. Bu içtihat doğrultusunda, anlaşmalı boşanmalarda tarafların ortak velayet üzerinde uzlaşmaları ve mahkemenin de çocuğun üstün yararını bu yönde görmesi durumunda, ortak velayet kararı verilebilmektedir.
Ortak velayet kararı, sadece ebeveynlerin uzlaşısı ile değil, çocuğun menfaati, yaşı, psikolojik durumu ve ebeveynlerin iletişim kapasitesi gibi çok sayıda unsur gözetilerek verilir. Türk Medeni Kanunu’nda açıkça yer almamasına rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Anayasa’nın 90. maddesi kapsamında yapılan yorumlarla uluslararası çocuk hakları normları doğrultusunda ortak velayet uygulaması içtihatla yerleşmiştir.
Ortak Velayet Türkiye’de Mümkün mü?
Türkiye’de uzun yıllar boşanma sonrası ortak velayet uygulaması yasal olarak mümkün değildi. Çünkü Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesi, velayetin anne veya babadan birine verilmesini öngörüyordu. Ancak zamanla hem çocuk haklarının evrensel gelişimi hem de AİHM kararlarının etkisiyle bu yaklaşım değişmeye başladı. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘nin 8. maddesi (özel ve aile hayatına saygı hakkı) ile çocuğun üstün yararı ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, ortak velayet hakkının tanınması kaçınılmaz hale geldi.
Bu doğrultuda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/15771 E., 2017/1737 K. sayılı kararı, Türkiye’de bir dönüm noktası olmuştur. Bu karar ile birlikte mahkemeler, tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde ortak velayet talep etmeleri hâlinde bu yönde karar verebilir hale gelmiştir. Ancak burada altı çizilmesi gereken nokta şudur: Ortak velayet hâkim tarafından re’sen verilemez. Bu karar ancak her iki tarafın açık iradesiyle ve çocuğun üstün yararının mevcut olması durumunda verilebilir.
Uygulamada bu kararların genellikle anlaşmalı boşanma davalarında alındığı görülmektedir. Çekişmeli boşanma davalarında ise ortak velayet, taraflar uzlaşmadıkça mümkün olmamaktadır. Ayrıca hâkim; ebeveynlerin iletişim kurma yeterliliği, karşılıklı saygıları ve çocuğun ihtiyaçlarını birlikte gözetip gözetemeyeceklerini değerlendirerek bu konuda kanaat oluşturur. Dolayısıyla, her ortak velayet talebi mahkeme tarafından kabul edilmeyebilir.
Boşanma Davası Nasıl Açılır ? 2025
Boşanmış Ebeveynlerde Ortak Velayet Kararı Verilebilir mi?
Evet, boşanmış ebeveynlerde ortak velayet kararı verilebilir; ancak bu, Türk hukuk sisteminde ancak tarafların anlaşması ve çocuğun üstün yararının gözetilmesi koşuluyla mümkündür. Özellikle anlaşmalı boşanma protokolünde ortak velayet açıkça yer almalı ve her iki taraf da bu düzenlemeyi kabul ettiğini mahkeme huzurunda beyan etmelidir. Bu durumda hâkim, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra ortak velayete hükmedebilir.
Ancak uygulamada sıkça karşılaşılan bir yanılgı vardır: Mahkemenin, ebeveynler istese bile her durumda ortak velayet kararı vermek zorunda olduğu düşünülür. Oysa ki hakim, tarafların iradesine bağlı kalmaksızın çocuğun yararını ön planda tutar. Eğer ortak velayetin çocuğun ruhsal gelişimini, eğitim hayatını veya güvenliğini tehlikeye atacağına kanaat getirirse, bu talebi reddedebilir ve tek taraflı velayet kararı verebilir. Bu yönüyle ortak velayet, tarafların anlaşmasının yanında yargı denetimiyle filtrelenmiş bir hakkın kullanımıdır.
Özellikle çekişmeli boşanma davalarında, ortak velayet kararı verilmesi çok daha zordur. Taraflar arasındaki yüksek çatışma seviyesi, karşılıklı güvensizlik, iletişim bozukluğu gibi unsurlar, mahkemenin bu yönde karar vermesinin önünde ciddi engeller oluşturur. Bu tür davalarda, çocuğun bir ebeveynle daha yakın ilişkisi olduğu, diğer ebeveynin ise velayet görevini yerine getirmekte yetersiz kaldığı durumlar sıkça görülür. Bu nedenle çekişmeli davalarda ortak velayet kararı istisna, anlaşmalı boşanmalarda ise yasal olarak mümkün hâle gelmiştir.

Ortak Velayet Şartları Nelerdir?
Ortak velayet, boşanmış ebeveynlerin çocuğa dair hak ve sorumlulukları birlikte üstlenmesini gerektiren hassas bir düzenlemedir. Bu nedenle mahkemeler ortak velayet kararını verirken bir dizi hukuki, psikolojik ve sosyolojik kriteri değerlendirir. En temel ölçüt ise çocuğun üstün yararıdır. Tarafların ortak velayet konusunda mutabakata varmaları tek başına yeterli değildir; bu uzlaşının çocuğun gelişimi açısından da olumlu sonuçlar doğurması gerekir.
Ortak velayet için aranan başlıca şartlar şunlardır:
-
Tarafların yazılı mutabakatı: Anlaşmalı boşanmalarda taraflar, protokolde açıkça “ortak velayet” talep ettiğini belirtmelidir. Sözlü beyanlar tek başına yeterli görülmez.
-
Ebeveynler arası iletişim yeterliliği: Ortak velayet kararı verilebilmesi için anne ve babanın birbirleriyle iletişim kurabilecek düzeyde olmaları gerekir. Sürekli çatışan veya iletişim kuramayan çiftler için ortak velayet uygulanabilir değildir.
-
Çocuğun psikososyal durumu: Ortak velayet kararı verilmeden önce çocuğun yaşı, gelişim düzeyi, ebeveynlere olan bağlılığı gibi unsurlar dikkate alınır. Gerekirse pedagog veya sosyal hizmet uzmanlarının görüşüne başvurulabilir.
-
Tarafların yaşama ve barınma koşulları: Ebeveynlerin çocuğa sağlayacağı fiziksel ve duygusal çevre de değerlendirmeye alınır. Ortak velayet, hem annenin hem de babanın çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olmasını gerektirir.
-
Çocuğun görüşü (yaşına göre): Türk Medeni Kanunu ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre çocuk, yeterli idrak düzeyine sahipse kendi görüşünü beyan edebilir. 12 yaş ve üzeri çocukların görüşü mahkemeler tarafından dikkate alınmaktadır.
Sonuç olarak, ortak velayet yalnızca hukuki bir karar değil, yaşamın her alanında devam edecek bir ebeveynlik iş birliğidir. Bu nedenle şartlar oluşmadan verilmiş her ortak velayet kararı, ileride uygulanması mümkün olmayan, çocuk için zararlı sonuçlar doğurabilecek bir uygulamaya dönüşebilir.,
Boşanma Davası Feragat Dilekçesi Örneği – 2025
Ortak Velayet Nasıl Talep Edilir?
Ortak velayet, boşanma sürecinde ya da boşanma sonrasında tarafların talebi ve hâkimin onayı ile karara bağlanabilir. Bu talep, genellikle anlaşmalı boşanma protokolü içinde yer alır. Ancak çekişmeli boşanmalarda da ortak velayet istenebilir; bu durumda, hâkim tarafların çocuğun üstün yararını birlikte koruyabileceklerini değerlendirirse, talebi kabul edebilir.
Anlaşmalı boşanma davasında ortak velayet talep edebilmek için şu adımlar izlenmelidir:
-
Protokolde açıkça belirtilmeli: Anlaşmalı boşanma protokolünde “Taraflar müşterek çocukları … hakkında ortak velayet talep etmektedir” şeklinde açık ve net bir ifade bulunmalıdır.
-
Duruşmada açık beyan gerekir: Hâkim önünde yapılan sözlü beyanlarda da her iki tarafın ortak velayeti kabul ettiğini teyit etmesi gerekir. Yazılı protokol tek başına yeterli değildir.
-
Mahkeme değerlendirmesi: Hâkim, tarafların beyanlarına ve protokole rağmen, ortak velayetin çocuğun üstün yararına olup olmadığını değerlendirir. Bu değerlendirme sırasında pedagog raporu, sosyal inceleme, gerekirse çocuğun görüşü de alınabilir.
Boşanma sonrasında ise, velayet hakkı bir ebeveynde kaldıysa, diğer taraf ortak velayet talebiyle velayet değişikliği davası açabilir. Bu durumda da mahkeme, ebeveynler arasındaki iletişim düzeyi, çocuğun psikososyal gelişimi ve ortak velayetin uygulanabilirliği gibi faktörleri dikkate alır.
Özetle, ortak velayet talebi, yalnızca bir tercih değil, ciddi şekilde gerekçelendirilmesi gereken bir hukuki süreçtir. Doğru hazırlanmış bir protokol ve güçlü bir hukuki temsil, talebin kabul edilme ihtimalini artırır.
Ortak Velayet Kararında Hakim Hangi Kriterleri Dikkate Alır?
Ortak velayet, salt ebeveynlerin talebiyle otomatik olarak verilen bir karar değildir. Mahkemeler, çocuğun üstün yararını korumak amacıyla, taraflar arasında ortak velayetin gerçekten uygulanabilir olup olmadığını detaylı biçimde değerlendirir. Bu nedenle hakim, tarafların beyanlarının ötesinde, sosyal, psikolojik ve hukuki birçok faktörü dikkate alır.
Hakimin ortak velayet kararı verirken değerlendirdiği başlıca kriterler şunlardır:
1. Ebeveynler Arasındaki İletişim ve İşbirliği
Ortak velayet, işbirliği içinde yürütülmesi gereken bir süreçtir. Bu nedenle hâkim, tarafların birbirleriyle sağlıklı iletişim kurup kuramadıklarını, geçmişte çocukla ilgili kararları birlikte alıp almadıklarını ve ortak karar alma kültürüne sahip olup olmadıklarını inceler. Sık sık kavga eden, iletişim kuramayan veya birbirine güvenmeyen ebeveynler açısından ortak velayet genellikle uygun görülmez.
2. Çocuğun Yaşı, Gelişim Durumu ve Görüşü
Çocuğun yaşı ve gelişim düzeyi, ortak velayetin uygulanabilirliğini doğrudan etkiler. Özellikle 12 yaş ve üzeri çocukların kendi görüşlerini beyan etmeleri mümkündür ve hâkim bu görüşü dikkate almak zorundadır. Çocuğun annesi veya babası ile olan ilişkisi, duygusal bağı da bu kapsamda değerlendirilir.
3. Tarafların Maddi ve Sosyal Koşulları
Hakim, ortak velayetin uygulanabilirliğini değerlendirirken, tarafların yaşam koşullarına da bakar. Taraflardan birinin çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olması, ya da sık sık şehir/ülke değiştirmesi gibi durumlar, ortak velayeti zorlaştırabilir. Ayrıca ebeveynlerin çocukla ne sıklıkla vakit geçirebildiği de dikkate alınır.
4. Pedagog veya Sosyal İnceleme Raporları
Mahkeme, taraflar arasındaki ebeveynlik becerilerini ve çocuğun psikolojik durumunu tespit etmek amacıyla genellikle sosyal hizmet uzmanı veya pedagog görevlendirir. Hazırlanan raporlar, hakimin ortak velayet konusunda daha sağlıklı bir karar vermesini sağlar.
Sonuç olarak, ortak velayet kararı, şekli değil özlü bir karardır. Hakimin bu konuda geniş bir takdir yetkisi vardır; ancak bu yetki çocuğun üstün yararıyla sınırlıdır. Bu nedenle, talep edilen her ortak velayet kararı kabul edilmez; tüm somut koşullar titizlikle değerlendirilir.
Ortak Velayet Hangi Durumlarda Reddedilir?
Ortak velayet, her ne kadar çocuk açısından ideal koşullarda sağlıklı bir çözüm gibi görünse de, her aile yapısına uygun olmayabilir. Türk hukukunda ortak velayet, ancak çocuğun üstün yararına hizmet ettiği sürece uygulanabilir. Mahkemeler, ebeveynlerin ortak karar alma ve iş birliği yapabilme kapasitesine sahip olmaması durumunda bu talebi reddetme hakkına sahiptir.
İşte mahkemelerin ortak velayet talebini reddettiği başlıca durumlar:
1. Ebeveynler Arasında Sürekli Çatışma ve İletişim Sorunu
Ortak velayet, kararların birlikte alınmasını gerektirir. Ancak ebeveynler arasında ciddi seviyede iletişim bozukluğu varsa; örneğin geçmişte şiddetli geçimsizlik, hakaret, tehdit veya fiziki şiddet söz konusu olmuşsa, hâkim ortak velayet talebini uygun görmez. Sürekli dava açan, birbirini şikayet eden ya da çocuk üzerinden çatışan taraflarda bu modelin uygulanması mümkün değildir.
2. Ebeveynlerden Birinin Çocuğa Uzaklaştırma Kararı Veya Ceza Geçmişi Olması
Taraflardan biri hakkında çocuğa ya da diğer ebeveyne yönelik koruma/uzaklaştırma kararı, ceza yargılaması, velayet hakkını kötüye kullanma gibi durumlar varsa, ortak velayet hukuken mümkün değildir. Bu gibi durumlarda mahkemeler çocuğun güvenliği açısından tek ebeveyne velayet verilmesini tercih eder.
3. Ortak Velayetin Çocuğun Yararına Olmaması
Her olayda çocuğun psikolojik ve sosyal durumu değerlendirilir. Örneğin çocuk bir ebeveyn ile güçlü bir bağ kurmuş ve diğer ebeveyni görmeyi reddediyorsa, ortak velayet kararının çocuğun ruhsal bütünlüğünü zedeleyeceği değerlendirilerek talep reddedilebilir. Ayrıca çocuğun düzeninin sık sık bozulacağı, eğitim hayatının etkileneceği gibi faktörler de dikkate alınır.
4. Tarafların Ortak Velayeti Talep Etmemesi
Türk yargı pratiğinde hâkim, tarafların istemediği bir ortak velayet kararını re’sen veremez. Yani taraflar bu konuda yazılı bir mutabakat ortaya koymamışsa ya da protokolde açıkça bu yönde bir talep bulunmuyorsa, hâkim ortak velayet kararı tesis edemez.
Ortak Velayetin Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?
Ortak velayet, boşanma sonrası çocuğun her iki ebeveyniyle de dengeli ilişki kurmasını sağlayan bir çözüm modeli olarak ön plana çıkar. Ancak bu sistemin faydaları kadar zorlukları da bulunmaktadır. Ortak velayet kararı, hem çocuk hem ebeveynler hem de sosyal çevre açısından önemli etkiler yaratır. Bu nedenle, tarafların karar vermeden önce hem avantajları hem de olası dezavantajları dikkate alması gerekir. Detaylı bilgi için Ankara boşanma avukatımızla lütfen iletişime geçiniz.
Ortak Velayetin Avantajları
-
Çocuğun Her İki Ebeveynle İlişkisinin Devam Etmesi:
Ortak velayet sayesinde çocuk, yalnızca bir ebeveynle değil, hem anne hem babayla düzenli ve dengeli bir ilişki içinde büyür. Bu da duygusal gelişim, güven duygusu ve sosyal beceriler açısından olumlu katkı sağlar. -
Ebeveynlik Sorumluluğunun Paylaşılması:
Tek taraflı velayetin yükünü hafifletir. Okul, sağlık, sosyal etkinlikler gibi sorumluluklar iki ebeveyn arasında paylaşılır. Bu da ebeveynlerden birinin tükenmişlik yaşamasının önüne geçebilir. -
Çocuğun Karar Süreçlerine Aktif Katılımı:
Ortak karar alma süreçlerinde çocuk daha çok dinlenir, daha fazla dikkate alınır. Bu da çocukta kendisine değer verildiği duygusunu geliştirir. -
Çatışmanın Azalması (uygulanabilir durumlarda):
Ebeveynler arasında iletişim ve işbirliği varsa, ortak velayet çatışmayı azaltır. Çünkü çocukla ilgili konularda mahkeme yerine ebeveynler birlikte karar alır.
Ortak Velayetin Dezavantajları
-
Yüksek İletişim Gereksinimi:
Ortak velayet, taraflar arasında sürekli iletişim gerektirir. Düşük seviyede iletişim becerisi ya da yüksek çatışma varsa, bu sistem çocuk üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. -
Coğrafi Uzaklık Problemi:
Taraflar farklı şehirlerde ya da ülkelerde yaşıyorsa, ortak kararlar almak, birlikte hareket etmek neredeyse imkânsız hale gelir. Bu durumda çocuğun günlük düzeni sekteye uğrayabilir. -
Farklı Ebeveynlik Anlayışları:
Anne ve babanın eğitim, disiplin, dini inanç veya yaşam tarzı gibi konularda çok farklı yaklaşımları varsa, çocuk bu çelişkilerden olumsuz etkilenebilir. -
Sorumluluktan Kaçma veya Baskınlık Kurma Riski:
Bazen ebeveynlerden biri ortak velayeti sadece karşı tarafı kontrol etmek için kullanabilir. Veya bazı ebeveynler, sorumlulukları diğer tarafa yüklemeye çalışabilir. Bu gibi durumlar sistemin işlemesini engeller.
Ortak Velayet Kararı Sonradan Kaldırılabilir mi?
Evet, ortak velayet kararı hukuki olarak kesin ve değiştirilemez bir durum değildir. Her ne kadar mahkeme tarafından çocuğun üstün yararı gözetilerek verilmiş olsa da, zaman içinde şartlar değişebilir. Bu durumda, ortak velayet kararının iptali veya tek ebeveyne devri için yeniden mahkemeye başvurmak mümkündür. Hukuk sistemimizde bu sürece, velayetin değiştirilmesi davası denir.
Ortak velayetin kaldırılması talebi, şu hallerde gündeme gelebilir:
1. Ebeveynler Arasında Ciddi Uyuşmazlık Başlaması
Ortak velayet, işbirliği gerektirir. Ancak ebeveynler arasında şiddetli geçimsizlik, tehdit, hakaret gibi durumlar ortaya çıkarsa, ortak velayetin sürdürülebilirliği ortadan kalkar. Bu durumda velayetin bir tarafa bırakılması gündeme gelir.
2. Çocuğun Olumsuz Etkilenmesi
Çocuk psikolojik olarak baskı altına giriyor, taraflar arasındaki çatışmalar sebebiyle ruhsal zarar görüyor veya eğitim/sağlık süreçlerinde aksamalar yaşıyorsa, velayetin yeniden düzenlenmesi gerekebilir. Bu durumda pedagog veya sosyal hizmet uzmanı raporu önemli delil olacaktır.
3. Taraflardan Birinin Ortak Velayet Yükümlülüklerini İhmal Etmesi
Ortak velayet sorumluluk paylaşımı demektir. Ancak taraflardan biri çocuğa karşı ilgisizse, ortak karar almayı reddediyorsa veya sorumlulukları yerine getirmiyorsa, diğer taraf ortak velayet kaldırılması davası açabilir.
4. Ebeveynlerden Birinin Şehir veya Ülke Değiştirmesi
Coğrafi uzaklık, ortak velayet uygulamasını imkânsızlaştırabilir. Bu tür durumlarda hâkim, değişen koşulları değerlendirerek ortak velayetin tek tarafa devrine karar verebilir.
Hukuki Süreç Nasıl İşler?
Ortak velayetin kaldırılması için görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Dava, velayet kararının verildiği yerde veya çocuğun yerleşim yerindeki aile mahkemesinde açılır. Mahkeme, çocuğun menfaatini esas alarak, gerekirse uzman görüşü alarak karar verir. Velayetin değiştirilmesi davası, her zaman açılabilir; belirli bir süre şartı aranmaz.
Ortak Velayet Kararı Yurt Dışında Geçerli mi?
Ortak velayet kararlarının yurt dışında geçerliliği, kararın verildiği ülke ile uygulanacağı ülke arasındaki hukuki iş birliği, tanıma ve tenfiz kuralları ve uluslararası sözleşmeler kapsamında değerlendirilir. Türkiye’de verilen bir ortak velayet kararının, başka bir ülkede geçerli sayılabilmesi için o ülke mahkemeleri tarafından tanınması ve gerekirse tenfizi gerekir.
1. Tanıma ve Tenfiz Süreci
Eğer ortak velayet kararı, Avrupa’da veya Türk vatandaşlarının yoğun yaşadığı ülkelerde uygulanmak isteniyorsa, bu durumda tanıma ve tenfiz davası açılması gerekir. Türkiye’de verilen boşanma ve velayet kararları, örneğin Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde doğrudan geçerli olmaz. Bu ülkelerde, yerel mahkemelere başvurarak Türk mahkemesi kararının tanınması talep edilir. Bu süreçte taraflar arasında itiraz yoksa genellikle hızlı sonuç alınır.
2. Lahey Sözleşmesi ve Uluslararası Çocuk Hukuku
Türkiye, Çocukların Korunmasına Dair Lahey Sözleşmesi‘ne taraf ülkelerden biridir. Bu sözleşme kapsamında, çocukla ilgili yargı kararlarının sınır ötesinde uygulanabilmesi mümkündür. Ancak bu uygulama için, kararın çocuğun üstün yararına olduğu ve kamu düzenine aykırı bulunmadığı değerlendirilir. Yani her ortak velayet kararı, başka bir ülkede otomatik olarak kabul edilmez.
3. Velayet Hakkının Kullanımı ve Fiilî Uygulama
Yurt dışında yaşayan ebeveyn, Türkiye’deki ortak velayet kararına dayanarak çocuğun eğitimi, sağlığı gibi konularda karar alma hakkına sahip olabilir. Ancak diğer ebeveyn o ülkede yaşıyorsa ve karara uymuyorsa, sorunlar çıkabilir. Bu noktada yerel hukuk devreye girer. Her ülkenin velayet konusunda farklı uygulamaları olduğundan, kararın uygulanabilirliği ülkeden ülkeye değişir.
Türkiye’de verilen ortak velayet kararları, yurt dışında doğrudan geçerli olmaz. Bu tür kararların uygulanabilmesi için öncelikle ilgili ülkenin hukuk sistemine göre tanıma ve gerekirse tenfiz sürecinin tamamlanması gerekir. Bu nedenle, çocuğun farklı bir ülkede yaşaması söz konusuysa, karar verilmeden önce uluslararası geçerlilik mutlaka dikkate alınmalıdır.
Ortak Velayet ve Nafaka İlişkisi
Ortak velayet, anne ve babanın çocuğa ilişkin kararları birlikte almasını sağlar; ancak bu durum nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Türk hukuk sisteminde velayet hakkının ortak olması, çocuğun ihtiyaçlarının da ortak karşılanacağı anlamına gelmez. Yani ortak velayet verilmiş olsa bile, hâkim, çocuğun bakım, eğitim ve sağlık gibi giderlerini karşılamak üzere bir tarafa iştirak nafakası yükümlülüğü getirebilir.
1. İştirak Nafakası Ortak Velayette Devam Eder mi?
Evet. Velayet ortak olsa bile, çocuğun fiilen hangi ebeveynin yanında kaldığı, günlük bakım ve eğitim sorumluluğunu kimin üstlendiği hâkim tarafından değerlendirilir. Çocuk çoğunlukla annenin yanında kalıyorsa, baba iştirak nafakası ödemekle yükümlü olabilir. Aynı şekilde, çocuk babada kalıyorsa, nafaka yükümlüsü anne de olabilir.
Hâkim, nafaka miktarını belirlerken şu kriterleri dikkate alır:
-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumu,
-
Çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve eğitim durumu,
-
Ortak velayet olsa bile fiilî bakım kimin tarafından sağlanacağı.
2. Taraflar Arasında Özel Anlaşma Mümkün mü?
Taraflar, ortak velayet protokolü içerisinde nafaka konusunu düzenleyebilirler. Örneğin her iki taraf, çocuğun okul, sağlık ve giyim masraflarını yüzde 50 oranında paylaşacaklarına dair bir anlaşma yapabilir. Ancak hâkim, bu anlaşmayı çocuğun menfaatine uygun bulmazsa resen müdahale ederek nafaka yükümlülüğü koyabilir.
3. Ortak Velayet, Nafaka Ödemekten Kaçınmak İçin Kullanılamaz
Uygulamada zaman zaman bazı ebeveynlerin, nafaka ödememek amacıyla ortak velayet talep ettiği görülmektedir. Ancak hâkim, bu tür taleplerin samimiyetini, çocuğun üstün yararı çerçevesinde değerlendirir. Eğer ortak velayet, sadece nafaka yükümlülüğünden kaçınmak için talep edilmişse ve çocuğun menfaatine değilse, hem ortak velayet hem de nafaka düzenlemesi reddedilebilir.
Ortak Velayette Çocuğun Eğitim, Sağlık ve İkamet Kararları Nasıl Alınır?
Ortak velayet, sadece hukuki bir statü değil; aynı zamanda günlük yaşamda çocuğa dair önemli kararların ortak alınmasını gerektiren bir yükümlülüktür. Boşanmış ya da ayrı yaşayan ebeveynler, ortak velayet kararıyla birlikte çocuğun eğitim, sağlık ve ikamet gibi temel yaşam kararlarını birlikte alma zorunluluğu altına girerler. Bu sorumluluk hem hukuki hem pratik anlamda dikkatli yürütülmelidir.
1. Eğitim Kararları Nasıl Alınır?
Ortak velayet kapsamında çocuğun;
-
Hangi okula gideceği,
-
Özel okul ya da devlet okulu tercihi,
-
Dini veya dil eğitimi alıp almayacağı gibi konularda iki ebeveynin ortak onayı gerekir.
Taraflardan biri diğerinin rızasını almadan okul değişikliği yaparsa, bu durum velayet hakkının ihlali anlamına gelir ve mahkeme müdahalesine sebep olabilir. Eğitimle ilgili kararlar alınırken çocuğun yetenekleri, ilgi alanları ve sosyal çevresi de dikkate alınmalıdır.
2. Sağlık Kararları Nasıl Verilir?
Çocuğun;
-
Hastaneye götürülmesi,
-
Cerrahi müdahaleler,
-
Psikolojik destek ya da özel tedavi süreçleri gibi sağlıkla ilgili kritik konularda ortak karar gereklidir.
Acil durumlar hariç, ebeveynlerin rızası olmadan ciddi tıbbi işlemler yapılması ortak velayet hükümlerine aykırıdır. Bu gibi durumlarda, çocuğun üstün yararı ile aciliyet derecesi arasında bir denge kurularak hareket edilmelidir.
3. İkamet (Yerleşim Yeri) Kararları Nasıl Alınır?
Ortak velayet verilen çocuk, fiilen bir ebeveynin yanında yaşasa bile, çocuğun ikametgâhının değişmesi ciddi bir karar sayılır. Örneğin:
-
Başka bir şehir veya ülkeye taşınma,
-
Okul ve sosyal çevresini değiştirme gibi durumlarda her iki ebeveynin rızası gerekir.
Ebeveynlerden biri, diğerinin onayı olmadan çocuğun yerleşim yerini değiştirirse, bu durum ortak velayet hakkının ihlali sayılır ve velayetin yeniden değerlendirilmesine neden olabilir. Bu nedenle ikamet değişikliklerinde mutlaka yazılı mutabakat ya da mahkeme kararı aranmalıdır.
Yargıtay ve AİHM Kararlarında Ortak Velayet
Ortak velayet, Türk hukuk sisteminde uzun süre açık bir düzenleme bulunmayan ancak zamanla içtihatlarla şekillenen bir konudur. Bu gelişimde hem Yargıtay kararları hem de Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler kapsamında verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları belirleyici rol oynamıştır. Bugün artık mahkemeler, bu içtihatlar doğrultusunda ortak velayeti kabul edebilmektedir.
1. Yargıtay’ın Ortak Velayet Konusundaki İçtihadı
Türk Medeni Kanunu‘nda açıkça ortak velayet düzenlemesi yer almasa da, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2017/1737 K. sayılı kararı, bu konuda milat kabul edilir. Bu kararda Yargıtay şu vurguyu yapmıştır:
“…boşanma sonrasında da ortak velayet düzenlemesine, tarafların iradesi ve çocuğun üstün yararı gözetilerek karar verilebilir…”
Bu karar, anlaşmalı boşanma protokolünde ortak velayet talep edilmesi ve bu talebin çocuğun menfaatine uygun olması şartıyla mahkemelerin bu yönde hüküm verebileceğini açıkça ortaya koymuştur. Bu tarihten sonra birçok ilk derece mahkemesi, Yargıtay’ın bu kararına atıfla ortak velayet taleplerini kabul etmiştir.
2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararları
Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olduğundan, AİHM içtihatları da bağlayıcıdır. AİHM, ortak velayet konusunda çocuğun üstün yararı, aile hayatına saygı hakkı (madde 8) ve ayrımcılık yasağı (madde 14) çerçevesinde birçok karar vermiştir. Bu kararlarda, tek ebeveyne verilen velayet nedeniyle diğer ebeveynin çocukla olan ilişkisinin zedelendiği durumlarda, ihlal kararları verilmiştir.
Özellikle şu prensipler öne çıkar:
-
Ortak velayet, çocuğun iki ebeveyniyle de dengeli ilişki kurmasını sağlar.
-
Taraflar eşit haklara sahip olmalı; keyfi kısıtlamalar çocuk üzerinde olumsuz etki doğurur.
-
Devletin görevi, ebeveynler arasında denge kurmak ve çocuğun menfaatini korumaktır.
Bu içtihatlar, Türk mahkemelerinin ortak velayet talebiyle ilgili değerlendirmelerinde uluslararası insan hakları standartlarına uygun hareket etmelerini zorunlu kılar.
Ortak velayet, boşanma sonrası ebeveynler arasında çocukla ilgili ortak sorumluluk bilincini koruyan ve çocuğun iki ebeveyniyle de dengeli bir ilişki kurmasına olanak tanıyan önemli bir hukuki enstrümandır. Ancak bu uygulamanın verimli ve sürdürülebilir olabilmesi, tarafların iletişim düzeyi, iş birliği yeteneği ve çocuğun üstün yararıyla doğrudan ilişkilidir.
Her ortak velayet talebi kabul edilmeyebilir. Mahkemeler bu konuda geniş takdir yetkisine sahiptir ve özellikle çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimini öncelikli olarak değerlendirir. Ayrıca ortak velayet kararı verilmiş olsa bile, şartlar değiştiğinde bu karar sonradan kaldırılabilir ya da yeniden düzenlenebilir.
Sonuç olarak, ortak velayet, sadece bir hak değil; aynı zamanda sorumluluğu, dengeyi ve bilinçli ebeveynliği gerektiren bir sistemdir. Bu alandaki hukuki süreci sağlıklı yürütebilmek için profesyonel destek alınması, gerek yargı önünde gerek uygulamada hak kayıplarının önüne geçilmesini sağlayacaktır.
Sıkça Sorulan Sorular (Ortak Velayet)
❓ Ortak velayet nedir?
Cevap:
Ortak velayet, boşanmış ya da ayrı yaşayan anne ve babanın, çocuklarına ilişkin kararları birlikte almaya devam etmelerini sağlayan bir hukuki düzenlemedir. Taraflar eğitim, sağlık, ikamet gibi temel konularda eşit sorumluluk taşır.
❓ Ortak velayet Türkiye’de yasal mı?
Cevap:
Türk Medeni Kanunu’nda açıkça düzenlenmemiş olsa da, Yargıtay’ın 2017 tarihli kararı doğrultusunda, anlaşmalı boşanmalarda tarafların talebi ve çocuğun üstün yararı şartıyla ortak velayet mümkündür.
❓ Ortak velayet nasıl talep edilir?
Cevap:
Ortak velayet talebi, anlaşmalı boşanma protokolünde açıkça belirtilmeli ve taraflar bu hususta hâkim huzurunda beyanda bulunmalıdır. Gerekirse velayet değişikliği davası açılarak da ortak velayet istenebilir.
❓ Ortak velayet verilmesi için hangi şartlar aranır?
Cevap:
Taraflar arasında iletişim ve iş birliği, çocuğun menfaati, ebeveynlerin sosyoekonomik durumu ve gerekirse çocuğun görüşü dikkate alınır. Hâkim bu şartları değerlendirerek karar verir.
❓ Ortak velayet verilen bir çocukta nafaka kaldırılır mı?
Cevap:
Hayır. Ortak velayet verilmiş olsa da, çocuğun fiilen kimle kaldığına ve tarafların gelir durumuna göre iştirak nafakası kararı verilmeye devam eder.
❓ Ortak velayet sonradan iptal edilebilir mi?
Cevap:
Evet. Ortak velayet kararından sonra taraflar arasında anlaşmazlık, iletişim bozukluğu veya çocuğun zarar görmesi söz konusu olursa, aile mahkemesine başvurarak velayetin değiştirilmesi talep edilebilir.
❓ Ortak velayet yurtdışında geçerli mi?
Cevap:
Türkiye’de verilen ortak velayet kararlarının yurtdışında geçerli olabilmesi için ilgili ülkede tanıma ve gerekirse tenfiz davası açılması gerekir. Lahey Sözleşmesi kapsamındaki ülkelerde bu süreç daha hızlı işler.
❓ Ortak velayet çocuğun ikametgâhını değiştirme hakkı verir mi?
Cevap:
Hayır. Ortak velayette çocuğun ikamet adresi değiştirilecekse diğer ebeveynin onayı gerekir. Aksi durumda bu durum velayet hakkının ihlali sayılır ve mahkemeye taşınabilir. Detaylı Bilgi İçin Lütfen Hukuk Büromuzla İletişime Geçiniz.
BENZER MAKALELER :
1-İddet Süresi Nedir?- İddet Süresinin Kaldırılması Davası 2025
2-Firar Suçu Zamanaşımı Nedir?- Emsal Karar İncelemesi