Velayet Davası-Velayetin Değiştirilmesi ; Velayet davası, velayet hakkı tarafına tevdi edilmemiş olan eş tarafından müşterek çocuk veya çocukların velayet hakkına sahip olan eşe karşı açılan bir tür aile hukuku davasıdır. Evlilik birliği içerisinde olan ebeveynler çocukların velayet hakkına beraberce sahip olurlar ve velayet hakkını beraberce kullanırlar. Ancak boşandıktan veya ayrıldıktan sonra mahkeme müşterek çocuğun velayetini ebeveynlerden birine tevdi eder. Mahkeme velayeti tevdi edeceği tarafı seçerken müşterek çocuğun üstün yararını gözeterek karar verir. Yani velayetin hangi ebeveynde olacağına karar verirken mahkemenin asli amacı çocuğun en uygun şartlarda hayatını idame ettirmesini sağlamaktır.
Çocuğun üstün yararı gözetilerek tarafına velayet tevdi edilen ebeveyn zamanla çocuğun üstün yararını sağlayabilme yetisinden yoksun kalabilir ya da çocuğun bakımı için gerekli özveriyi göstermediği ortaya çıkabilir. Bu noktada çocuğun velayet hakkının kendisine verilmesi gerektiğini elzem gören diğer ebeveyn “Velayet Davası” açarak velayetin değiştirilmesini veya kaldırılmasını talep edebilir.

Boşanmada Çocuğun Velayeti
Yukarıda da değindiğimiz üzere mahkeme velayet hakkını eşlerden birine verirken asıl olarak çocuğun menfaatini gözetir. Velayet hakkının kime verileceği konusu kamu düzenine ilişkin bir husus olduğundan mahkeme bu süreçte çocuğun üstün yararını sağlamak durumundadır. Mahkeme çocuğun üstün yararını belirlerken çocuğun yaşı, çocuğun tercihi ve hangi ebeveynin ona daha iyi gelecek sunabileceği konusunu değerlendirir.
Sonuç olarak “Boşanınca çocuğun velayeti kimde kalacak?” sorusunun cevabını vermek gerekirse: Mahkeme çocuğun yaşı ve tercihini göz önünde bulundurduktan sonra hangi tarafın çocuğun menfaatine daha çok hizmet edeceğini öngördüyse çocuğun velayeti onda kalacaktır.
Velayet Davasında Çocuğun Dinlenmesi
Velayet davasında çocuğun menfaatini gözetirken -eğer çocuk dinlenmeye uygunsa- çocuğun dinlenmesi önemlidir. Ancak çocuğun mahkeme huzurunda dinlenebilmesi için idrak yeteneğine sahip olması, belli bir olgunluğa ulaşmışmış olması gerekmektedir. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde bu yaşın 12 olarak belirlenmesine karşın Türk hukuk sisteminde çocuğun dinlenebilmesi için uygun olarak kabul edilen yaşın 8 olduğuna hükmedilmiştir.
Velayet Davasında Çocuğun Yaşı ve Cinsiyeti
Velayet davasında velayetin kime verileceğinin kararlaştırılması süresince çocuğun yaşı mutlaka göz önünde bulundurulur. Özellikle 0-3 yaş arası çocukların anne şefkatine olan ihtiyacı ve anne bakımının bu yaş aralığı çocuklar için çok önemli olması sebebiyle velayet hakkına sahip olan taraf genellikle anne olur. 3-6 yaş arası çocuklar için de anne bakımının mecburiyeti her ne kadar azalmış olsa da bu yaş grubunda anne ihtiyacı hala hatırı sayılır derecede fazla olduğu için genelde velayet hakkına sahip olan taraf yine anne olur. 6-12 yaş grubunda ise anneye olan mecburiyet iyice azalmış ve çocuğun hayatına eğitim gibi bir müessese ciddi anlamda girmiş olduğu için çocuğun menfaati gözetilirken maddi imkanlar da önemli ölçüde değerlendirilir. Bu yaş grubunda çocuğun tercihi de kararda belirleyici olabilir. 12 ve üstü yaş grubu için ise genellikle çocuğun tercih ettiği tarafa velayet tevdi edilir.
Mevzuatımızda velayet hakkına sahip olacak olan taraf seçilirken çocuğun cinsiyetinin bir kriter olarak değerlendirileceğine dair herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Kısaca velayet hakkına sahip olacak taraf seçilirken çocuğun cinsiyeti önem arz etmez.
Velayetin Değiştirilmesi
Mahkeme müşterek çocuğun velayetine hangi tarafın sahip olacağına dair karar verdikten sonra velayet tarafına tevdi edilmiş olan ebeveyn çocuğun menfaatini göz ardı edip çocuğun bakımı ve ruhsal veya fiziksel gelişimi için gerekli özeni göstermiyorsa, velayet hakkını kötüye kullanarak çocuğu diğer ebeveyne göstermemek gibi davranışlar sergiliyorsa velayet hakkına sahip olmayan taraf velayetin değiştirilmesi istemi ile mahkemeye başvurabilir.
Ebeveynlerden birine tevdi edilen velayet hakkının yegâne amacı çocuğun menfaatini gözetmek ve gelişimini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmesini sağlamak olduğu için çocuğun menfaatinin zedelenme tehlikesinin bulunduğu her koşulda velayetin değiştirilmesi istemiyle velayet davası açılabilir. Mevzuatımızda velayet davası için bir süre sınırlaması mevcut değildir. Çocuğun velayet hakkını konu alan davalarda herhangi bir zamanaşımı süresi bulunmaz.
Velayetin Değiştirilmesi Şartları
1.Anne veya babanın başkasıyla evlenmesi: Anne veya babanın evlenmesi sonucunda müşterek çocuğun menfaatinin zedelenmesi tehlikesi doğabilir. Ancak anne veya babanın evlenmesi müşterek çocuğun menfaatinin zedelenmesi sonucunu doğurmayacaksa tek başına velayetin değiştirilmesine sebep olamaz.
2.Velayet hakkına sahip olan eşin başka bir yere gitmesi: Velayet hakkına sahip olan eş çocuğun bakım ihtiyacını göz ardı edip çocuğu terk ettiyse velayetin değiştirilmesine sebep olabilir.
3.Velayet hakkına sahip olan eşin ölmesi
4.Velayet hakkının kötüye kullanılması
Velayetin Kaldırılması
Hukuk düzenimiz eşlerin velayet hakkına müşterek veya ayrı ayrı sahip olduğu durumlar fark etmeksizin çocuğun menfaati ve gelişimi tehlikeye düştüğü takdirde, çocuğun menfaatini gözeterek bazı tedbirler düzenlemiştir.
TMK.m.347’sinin 1. ve 2. fıkralarında düzenlendiği üzere: “Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş hâlde kalırsa hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir.”, “Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hâkim aynı önlemleri alabilir.”. İlgili maddede düzenlenen tedbirlerin alınması faydasız olmuş veya faydasız olacağı öngörülebilmiş ise hâkim velayetin kaldırılmasına karar verebilir.
Velayetin kaldırılması için tedbirler alınmasının faydasız olması ve faydasız olacağının öngörülmesi dışında oluşması gereken bazı haller vardır:
Velayetin kaldırılması için tedbirler alınmasının faydasız olması ve faydasız olacağının öngörülmesi dışında oluşması gereken bazı haller vardır:
- Anne ve babanın hastalığı, engelli olması, deneyimsizliği gibi sebeplerle velayet hakkının gerekliliklerini yerine
- Anne ve babanın çocuğa karşı yeterince ilgili olmayıp çocuğun bakımı ve eğitimiyle ilgili ihtiyaçlarını göz ardı ederek yerine
- Çocuğun menfaatinin korunması için tedbir alınmasının ardından tedbirlerin faydasız olduğunun veya faydasız olacağının gözükmesi sonucunda bu 2 halden biri de oluşursa hâkim velayetin kaldırılmasına karar verir.
- Velayetin anne ve babanın ikisinden de kaldırıldığı durumlarda çocuğa mahkeme tarafından vasi atanır. Velayetin kaldırılması sonucu anne ve babanın çocuğun masraflarını karşılama yükümlülüğü sona ermez. Ancak çocuğun masraflarını karşılama güçleri yoksa bu giderler Devlet tarafından karşılanır.
- Mahkeme kararında aksi açıkça belirtilmediği sürece velayetin kaldırılmasının sonuçları mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar. Velayetin kaldırılmasını gerektiren haller sona ererse mahkeme anne ve babanın istemi üzerine veya re’sen velayeti geri verebilir.
Kusurlu Eşe Velayet Verilir Mi?
Mahkeme müşterek çocuğun velayetini hangi eşe vereceğine karar verirken kimin kusurlu olup olmadığına veya kimin daha az kusurlu olduğuna bakmaz. Mahkeme çocuğun menfaatini ve ruhsal veya fiziksel gelişiminin sağlığını göz önünde bulundurduğu için boşanma davasında daha kusurlu olduğu saptanan eşe çocuğun geleceği için daha iyi olacaksa velayet verilebilir.
Evlilik Dışı Çocuğun Velayeti
Evlilik dışı çocuğun velayeti, anne ile çocuk arasında soy bağı ilişkisinin kurulması için doğumun yeterli olması sebebiyle anneye aittir. Ancak anne kısıtlı, küçük veya ölmüşse ya da annenin velayet hakkı kaldırılmışsa çocuğun velayeti babaya veya vasiye verilebilir.
Yukarıdaki durumlar oluşmasa dahi çocuğun velayetinin babada olması çocuğun menfaatine daha çok hizmet ediyor ise başvuru üzerine velayet hakkı babaya devredilebilir.
Ortak Velayet
Ortak velayet anne ve babanın boşanmış veya ayrılmış olmasına rağmen velayet hakkının verdiği yetkileri ve yüklediği yükümlülükleri müşterek üstlenmelerini düzenleyen bir velayet türüdür. Eşler arasında velayet konusunda çekişmenin olmaması, çocuğun üstün yararının olması ve çocuğun iradesinin farklı yönde olmaması şartları ile mahkeme ortak velayete karar verebilir.
Ortak velayet konusu Yargıtay tarafından “Türk kamu düzenine aykırı” olarak görülmekteydi. Ancak BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin “çocuğun yüksek yararı” ilkesi vasıtasıyla Yargıtay bu kararından döndü ve Türk hukuk sistemine de “ortak velayet” kavramı yerleşti.
Anlaşmalı Boşanmada Çocuğun Velayeti
Anlaşmalı boşanma davası sonucu boşanan çiftler yaptıkları anlaşmada çocuğun velayetinin kimde olacağına da karar verebilirler. Ancak her ne kadar anlaşmalı boşanma davasında hâkimin takdir yetkisi çekişmeli boşanma davasına göre daha kısıtlı olsa da müşterek çocuğun velayeti konusunda takdir yetkisi vardır. Çiftlerin aralarında yaptığı anlaşmadaki velayetle ilgili hükümleri çocuğun üstün yararını sağlayabilmek için değiştirebilir veya kaldırabilir. Müşterek çocuğun velayeti konusu kamu düzenine ilişkin olduğu için hâkime böyle bir takdir yetkisi verilmiştir.
Velayet Davasında Görevli Mahkeme
Velayet davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Sıradaki Makelemiz : Ankara Kira Avukatı