Aile HukukuUluslararası Hukuk

Tanıma ve Tenfiz Davası Nedir? Şartları Nelerdir – 2025

Tanıma ve Tenfiz

Tanıma ve tenfiz, yabancı bir ülkede verilmiş mahkeme kararlarının Türkiye’de de hukuki geçerlilik kazanmasını sağlayan iki ayrı ama birbiriyle bağlantılı hukuki işlemdir. Tanıma, bir yabancı mahkeme kararının Türkiye’de bir kesin hüküm ve kesin delil olarak kabul edilmesini ifade eder. Örneğin; bir Almanya mahkemesinin vermiş olduğu boşanma kararı, Türkiye’de tanındığında tıpkı bir Türk mahkemesi kararı gibi sonuç doğurur. Ancak icra edilebilirlik söz konusu olduğunda yalnızca tanıma yeterli olmaz.

Buna karşın tenfiz, yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de icra edilebilmesini, yani infaz edilebilir hale gelmesini sağlar. Örneğin; nafaka ödemesine ilişkin bir kararın sadece tanınması, Türkiye’de icra daireleri aracılığıyla takibini sağlamaz. Bu gibi kararlar için mutlaka tenfiz davası açılması gerekir. Dolayısıyla tanıma ve tenfiz arasındaki temel fark, tanımanın yalnızca hüküm ve sonuç doğurması; tenfizin ise bunun yanında fiilen icra edilebilmesi imkânını da sağlamasıdır.

Tanıma ve Tenfizin Farkı

Tanıma ve tenfiz, çoğu zaman birlikte anılsa da hukuki sonuçları bakımından birbirinden farklı kavramlardır. En temel fark, tanıma ile yabancı mahkeme kararının yalnızca hukuki sonuç doğurması, tenfiz ile ise aynı kararın zorla icra edilebilir hale gelmesidir. Örneğin Almanya’da verilen boşanma kararının Türkiye’de geçerli olabilmesi için tanıma yeterlidir; ancak aynı karar içinde nafaka ödemesi gibi bir hüküm varsa, bunun tahsili için ayrıca tenfiz gerekir.

Bir başka örnekle açıklarsak: Yabancı bir mahkemede verilen velayet kararının, Türk makamları nezdinde geçerli olabilmesi için tanıma kararı alınması gereklidir. Ancak, bu velayet kararına dayalı bir çocuk teslimi işlemi yapılacaksa, bu kez tenfiz davası açılması şarttır. Çünkü çocuk teslimi, doğrudan infazı gereken bir hükümdür. Özetle, tanıma bir tür “hukuki kabul” iken, tenfiz “icra yetkisi” verir.

Tanıma ve Tenfiz Davasının Şartları Nelerdir
Tanıma ve Tenfiz Davasının Şartları Nelerdir

Tanıma ve Tenfiz Davasının Şartları Nelerdir?

Tanıma ve tenfiz davası açılmadan önce, 5718 sayılı MÖHUK’ta belirtilen bazı zorunlu koşulların sağlanmış olması gerekir. Bu şartlar, Türk hukukunun temel prensipleriyle yabancı kararın uyumluluğunu güvence altına almayı amaçlar. Öncelikle, ilgili mahkeme kararının kesinleşmiş olması gerekir. Yani kararın artık değiştirilemeyecek bir hale gelmiş olması ve tüm itiraz yollarının tüketilmiş bulunması aranır. Kesinleşmeyen kararlar tanınamaz ve tenfiz edilemez.

Bir diğer önemli şart ise kararın verildiği yabancı ülkede adil bir yargılama yapılmış olmasıdır. Eğer karar, taraflara savunma hakkı tanınmadan verilmişse ya da karşı tarafa tebligat yapılmamışsa, Türk mahkemesi bu kararı tanımayabilir. Ayrıca, kararın içeriği Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamalıdır. Örneğin, çok eşliliği kabul eden bir mahkeme kararı Türkiye’de tanınmaz. Son olarak, kararın verildiği ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) ilişkisi bulunmalıdır. Yani Türk mahkeme kararları da o ülkede tanınıp tenfiz edilebiliyorsa bu şart sağlanmış sayılır.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tanıma tenfiz görevli mahkeme kural olarak asliye hukuk mahkemesidir. Boşanma ve aile hukukuna ilişkin tanıma ve tenfizde aile mahkemesi görevlidir. Yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yeri, davalının Türkiye’de bir yerleşim yerinin bulunmaması halinde ise Ankara, İstanbul ve İzmir mahkemeleridir.

Tanıma ve Tenfiz Davasında İzlenecek Usul

Tanıma ve tenfiz davası, özel bir yargılama usulüne tabi olup, genellikle yazılı yargılama usulüyle yürütülür. Davacı taraf, dava dilekçesinde; tanıma veya tenfiz talebinde bulunduğunu açıkça belirtmeli, yabancı mahkeme kararının onaylı bir suretini, kararın kesinleştiğine dair belgeyi, varsa yeminli tercümesini ve apostil şerhini eklemelidir. Bu belgeler, MÖHUK m.52 gereği dava şartı niteliğindedir. Belgelerin eksik sunulması halinde dava reddedilebilir ya da durma kararı verilebilir.

Dava açıldıktan sonra mahkeme, hem şekli hem de esas yönünden inceleme yapar. Mahkeme, kararın Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığını, taraflara usulüne uygun tebligat yapılıp yapılmadığını, kararın kesinleşip kesinleşmediğini ve karşılıklılık ilkesinin uygulanabilirliğini değerlendirir. Gerekli şartlar sağlanmışsa tanıma veya tenfize karar verilir. Duruşmalar genellikle kısa sürer ve çoğunlukla tek celsede sonuçlanır. Ancak karşı taraf davaya itiraz ederse süreç uzayabilir.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Gerekli Belgeler

Tanıma ve tenfiz davası açılırken mahkemeye sunulması gereken belgeler oldukça kritiktir. Davanın usulden reddedilmemesi ve doğrudan esasa girilmesi için başvuru dilekçesine aşağıdaki belgelerin eksiksiz şekilde eklenmesi gerekir. İlk olarak, yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı sureti sunulmalıdır. Bu kararın kesinleştiğini gösteren şerh veya belge mutlaka olmalıdır; çünkü MÖHUK’a göre kesinleşmemiş kararlar tanınamaz ya da tenfiz edilemez.

Ayrıca, karar ve kesinleşme şerhi yeminli tercüman tarafından yapılmış Türkçe çevirisiyle birlikte sunulmalıdır. Belgelerin apostil şerhiyle onaylanmış olması da gerekmektedir. Apostil, Lahey Sözleşmesi’ne taraf ülkelerce verilen bir tür uluslararası onaylama sistemidir. Eğer kararın verildiği ülke Lahey Sözleşmesi’ne taraf değilse, bu durumda Türk Konsolosluğu tarafından onaylama yapılmalıdır. Bu belgeler dışında davacının kimlik fotokopisi ve vekâletname (varsa avukatı aracılığıyla dava açılıyorsa) da dosyada bulunmalıdır.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Sunulması Gereken Belgeler (Özet Liste)

  • Yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı sureti

  • Kararın kesinleştiğini gösterir belge

  • Apostil şerhi (veya konsolosluk onayı)

  • Yeminli tercüman tarafından yapılmış Türkçe çeviri

  • Davacının kimliği

  • Avukat varsa noter onaylı vekâletname

Boşanma Kararının Tanınması ve Tenfizi

Yurt dışında alınan boşanma kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi için tanıma ve tenfiz sürecinden geçmesi gerekir. Zira bir kişi Almanya, Fransa, Hollanda, ABD gibi bir ülkede boşanmış olsa bile, bu karar nüfus müdürlüğünde işlenmediği sürece Türkiye’de hâlâ evli görünür. Bu da yeniden evlenmek, mal paylaşımı yapmak veya velayet gibi konularda ciddi hukuki sorunlara yol açar. İşte bu nedenle boşanma kararının tanınması, kişinin medeni halinin Türkiye’de de resmen değişmesini sağlar.

Ancak bazı boşanma kararlarında sadece boşanmaya değil, nafaka, velayet, mal paylaşımı, çocuk teslimi gibi konulara da hükmedilmiş olabilir. Bu durumda tanıma tek başına yeterli olmaz. Çünkü bu kararların Türkiye’de icra edilebilmesi için tenfiz gerekir. Örneğin eşe aylık nafaka ödenmesine karar verilmişse, bu hükmün Türkiye’de uygulanabilmesi için mutlaka tenfiz davası açılmalıdır. Dolayısıyla, boşanma kararlarında tanıma ve tenfiz genellikle birlikte yürütülür.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Karşı Tarafın Türkiye’de Olmaması

Tanıma ve tenfiz davasında karşı tarafın Türkiye’de ikamet etmemesi, davanın açılmasına engel değildir. Yani davalının Türkiye’de adresi, ikameti ya da nüfusa kayıtlı bir yeri olmasa bile bu dava açılabilir ve sonuçlandırılabilir. Bu gibi durumlarda 5718 sayılı MÖHUK m.51 uyarınca davacı, Ankara, İstanbul veya İzmir asliye hukuk mahkemelerinden birinde davayı açma hakkına sahiptir. Bu yetki, davacının dava açmasını kolaylaştırmak amacıyla düzenlenmiştir.

Ancak karşı taraf Türkiye’de değilse, mahkeme sürecinde yurtdışına tebligat yapılması gerekecektir. Bu durum davanın süresini uzatabilir. Tebligat işlemleri, ilgili ülke ile Türkiye arasında hukuki iş birliği anlaşmaları kapsamında yapılır. Eğer ilgili ülke Lahey Tebligat Sözleşmesi’ne tarafsa, tebligat doğrudan adli makamlar aracılığıyla gönderilebilir. Aksi takdirde bu işlem Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla yapılır. Tebligat usulüne uygun yapılmazsa dava reddedilebilir ya da karşı taraf savunma hakkını kullanamaz.

Tanıma ve Tenfiz Davasının Reddedilme Nedenleri

Her ne kadar usulüne uygun başvuru yapılmış olsa da bazı durumlarda tanıma ve tenfiz davası mahkeme tarafından reddedilebilir. Bu nedenle davacı tarafın hem belge hazırlığında hem de usule uygunlukta son derece dikkatli davranması gerekir. En sık karşılaşılan ret nedeni, yabancı mahkeme kararının kesinleşmemiş olmasıdır. Kesinleşmeyen kararlar, Türkiye’de tanınamaz ve tenfiz edilemez. Ayrıca kararın kamu düzenine açıkça aykırı olması da mahkeme tarafından reddedilme gerekçesi yapılır.

Bir diğer önemli neden ise kararın verildiği ülkede Türk vatandaşlarına tanıma ve tenfiz hakkının tanınmamasıdır. Bu, karşılıklılık (mütekabiliyet) ilkesine aykırıdır. Ayrıca, taraflara savunma hakkı tanınmadan, yani haber verilmeden alınmış kararlar da tanınmaz. Örneğin, boşanma kararının alındığı mahkemede Türk eşe usulüne uygun tebligat yapılmamışsa, bu durum tanıma ve tenfize engel olur. Son olarak, belgelerin eksik veya usulüne uygun düzenlenmemiş olması da davanın reddine yol açar. Özellikle apostil şerhi olmayan belgeler sıkça bu soruna neden olmaktadır.

Tanıma ve Tenfiz Dava Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?

Tanıma ve tenfiz dava dilekçesi, davanın başarılı bir şekilde sonuçlanmasında kilit rol oynar. Bu dilekçede öncelikle davanın konusu açık ve net şekilde belirtilmelidir. Davacı, hangi yabancı mahkeme kararının Türkiye’de hukuki geçerlilik kazanmasını (tanıma) ve/veya icra edilebilir hale gelmesini (tenfiz) talep ettiğini ayrıntılı şekilde ifade etmelidir. Ayrıca kararın hangi ülke mahkemesinden çıktığı, kararın kesinleştiği, karşı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı gibi hususlar da mutlaka açıklanmalıdır.

Dilekçeye ek olarak sunulması gereken belgeler de eksiksiz ve doğru şekilde dosyalanmalıdır. Özellikle kararın onaylı sureti, kesinleşme şerhi, apostil şerhi, Türkçe tercümesi, nüfus kayıt örneği ve varsa vekâletname gibi belgeler dilekçeyle birlikte mahkemeye sunulmalıdır. Dava dilekçesi sade, anlaşılır ve hukuki dayanaklarla desteklenmiş bir dille kaleme alınmalı; 5718 sayılı MÖHUK hükümlerine atıf yapılmalıdır. Dilekçenin sonunda, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkemede tanıma ve/veya tenfiz kararı verilmesi talep edilir.

Tanıma ve Tenfiz Kararı Alındıktan Sonra Ne Yapılmalı?

Mahkeme tarafından verilen tanıma ve tenfiz kararı, yalnızca hükümle kalmaz; belirli işlemlerin yapılmasını da zorunlu kılar. Örneğin bir boşanma kararının tanınması sonrası, bu kararın Türkiye’deki nüfus kayıtlarına işlenmesi gerekir. Bunun için mahkeme ilamı ile birlikte nüfus müdürlüğüne başvurulmalıdır. Eğer bu işlem yapılmazsa kişi hâlen evli görünmeye devam eder ve yeniden evlenmek gibi haklarını kullanamaz. Bu nedenle karar alındıktan sonra ilgili kamu kurumlarında gerekli bildirimlerin yapılması önemlidir.

Tenfiz kararı alındıysa ve karar nafaka, çocuk teslimi, mal paylaşımı gibi icrai nitelikte hükümler içeriyorsa, bu durumda icra takibi başlatılabilir. Tenfiz kararı, tıpkı bir Türk mahkemesi kararı gibi ilamlı icra takibine konu edilebilir. Kararın infazı, ilgili icra dairesinde başlatılır ve karşı taraf hakkında haciz, çocuk teslimi veya tahsil işlemleri uygulanabilir. Yani tanıma ve tenfiz yalnızca hukuki bir onay değil, fiili sonuçları olan bir süreçtir.

Sıkça Sorulan Sorular – Tanıma ve Tenfiz

Tanıma ve tenfiz nedir, ne işe yarar?

Tanıma ve tenfiz, yabancı mahkemelerde verilen kararların Türkiye’de geçerli ve/veya icra edilebilir hale gelmesini sağlar. Tanıma, kararın hukuki sonuç doğurmasını; tenfiz ise kararın Türkiye’de uygulanabilmesini ifade eder.

Tanıma ve tenfiz davası hangi mahkemede açılır?

Davalar, asliye hukuk mahkemesinde açılır. Davalının Türkiye’de adresi yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir’de dava açılabilir. Boşanma davasının tanınması ve tenfizi Aile Mahkemesinde açılacak dava ile yapılır.

Hangi kararlar tanınır, hangileri tenfiz edilmelidir?

Boşanma gibi statüye ilişkin kararlar tanıma ile geçerli olur. Nafaka, çocuk teslimi, maddi tazminat gibi icra gerektiren kararlar ise tenfize tabidir.

Benzer Makaleler :

Askeri Hukuk 

Reddi Miras Nedir ?

Reform Avukatlık Bürosu

Ankara Avukat - Avukat Nalan KURU ve Av. Gökhan Yılmaz tarafından kurulmuş olup, Çankaya/Ankara’da bulunan avukatlık ofisinde faaliyet göstermektedir. Reform Ankara Hukuk Bürosu özellikle kamu hukuku ve özel hukuk alanında tecrübeli kadrosuyla hukuki ihtilafların çözümü noktasında hizmet vermektedir. Mesleğimizi yapmaktayken ön yargısız bir şekilde, dürüst , şeffaf , hızlı , iletişim halinde ve sonuç odaklı hareket etmekteyiz. Reform Hukuk ve Danışmanlık Bürosu Ankara , uzun yıllara dayanan tecrübesi ile gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyet gösteren müvekkillerine hukukun birçok farklı alanında danışmanlık ve dava takibi hizmetleri veren bir hukuk bürosudur. Büromuz farklı uzmanlık alanlarında başarı göstermiş avukatlardan oluşmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
ARAYIN