İdare Hukuku

İdari Yargıda Süreler – Tam Yargı Dava Açma Süresi

Güncel 2024

İdari Yargıda Süreler – Tam Yargı Dava Açma Süresi ; İdari yargıda süreler, vergi mahkemeleriyle idare mahkemeleri arasında farklı olacak şekilde düzenlenmiştir. Buna göre idare mahkemelerinde dava açma süresi 60 gün, vergi mahkemelerinde dava açma süresi ise 30 gündür. Dava açma süreleri, usulü kurallarla düzenlenmiş olduğundan esasa ilişkin sürelerden farklılık arz etmektedir. O nedenle idari yargıdaki dava açma sürelerinin hak düşürücü süre olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Hak düşürücü süreler niteliği itibariyle geçmesinin ardından dava açma hakkını ortadan kaldıran süreler olarak değerlendirilebilir. İşte idari yargılama hukukundaki dava açma süreleri de bu niteliklerinden kaynaklı sona ermelerinin ardından ilgililerinin dava açma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Dava açma sürelerinin idari yargıda bu kadar kısa tutulmuş olmasının sebebi, idarenin her işleminin keyfi olarak dava edilmesinin önüne geçilmesinin amaçlanmasıdır. Bununla beraber idari yargıda süreler, idari yargıda süreler ne zaman başlar, idari yargıda sürelerin durması, idari yargıda sürelerin kesilmesi ve idari yargıda zımni ret süresi gibi hususlar da merak edilmektedir.

İdari Yargıda Süreler - Tam Yargı Dava Açma Süresi
İdari Yargıda Süreler – Tam Yargı Dava Açma Süresi

İdari Yargılama Usul Kanunda Düzenlenen Süreler

2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’na göre dava açma süreleri aşağıdaki gibidir:

Danıştay ve İdare Mahkemelerinde: 60 gün
Vergi Mahkemelerinde: 30 gün
Bu ayrım dikkate alındığında düşünülmesi gereken husus şudur: İdari yargıda açılacak bir davanın dava açma süresi belirlenirken göreve göre değerlendirme yapılmalıdır. Diğer bir ifadeyle önce göreve ilişkin bir değerlendirme yapılmalı ondan sonra dava açma süresine ilişkin tespitler yürütülmelidir. Zira görev belirlemesine göre dava açma süreleri farklılık gösterecektir.

İdari yargıda açılacak davanın idari dava mı yoksa vergi davası mı olduğunun belirlenmesi göreve ilişkin bir durumdur. Diğer bir deyişle idari davalar İdare Mahkemeleri veyahut Danıştay’da, vergi davaları ise Vergi Mahkemelerinde açılacaktır. Bu belirlemenin nasıl yapılacağı ise somut uyuşmazlığın niteliğine göre değişmektedir. Şayet vergi borcu, faizi, ziyaı veya vergi hukukuna ilişkin diğer bir durum söz konusuysa somut uyuşmazlık vergi davasıdır ve görevli mahkeme Vergi Mahkemeleridir. Şayet idari bir işlem veya eylemden kaynaklanıp vergiyle alakası olmayan bir uyuşmazlık söz konusuysa o zaman görevli mahkeme duruma göre İdare Mahkemeleri veya Danıştay olacaktır.

İşte bu şekilde yapılacak belirleme sonucunda dava açma süresi netleştirilebilir. Eğer İdare Mahkemelerinde veya Danıştay’da açılacak bir dava söz konusuysa dava açma süresi 60 gün, Vergi Mahkemelerinde açılacak bir dava söz konusuysa dava açma süresi 30 gün olarak tespit edilmelidir.

İdari Yargıda Sürelerin  Başlaması

İdari yargıda sürelerin başlaması, 2577 sayılı İYUK m.7/2-3-4’teki hükümler uyarınca aşağıdaki şekilde belirlenebilir:

İdari davalar açısından dava açma süresi yazılı bildirimin yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu da idari işlemin niteliğine göre değişebilir. Bireysel bir idari işlem söz konusuysa ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren, düzenleyici bir idari işlem söz konusuysa yayım tarihinden itibaren dava açma süresi işlemeye başlar.
Vergi davalarında süreler:
Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın
Tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin
Tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin
Tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı
İdarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği
Günü izleyen günden itibaren işlemeye başlayacaktır. Vergi davalarındaki dava açma süreleri bakımından 5 farklı ihtimal bulunmaktadır. Ayrıca hem vergi davaları hem idari davalar açısından işlemin yapıldığı gün değil, o günü izleyen gün sürelerin başlayacağını gözetmek gerekir.

Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre, son ilan tarihini izleyen günden itibaren 15 gün sonra işlemeye başlar.
İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.

İdari Yargıda Sürelerin Durması

İdari yargılama hukuku bakımından idareye yapılan bazı başvurular dava açma süresini durdurmaktadır. İYUK m.11 kapsamında yapılacak başvurular ihtiyari başvuru olarak değerlendirilmektedir. Buna göre idarenin bir idari işlem tesis etmesinin ardından, o işlemin ilgilileri işlemi tesis eden idarenin üst makamına, şayet üst makam yoksa işlemi tesis eden idari makama, işlemin kaldırılması, geri alınması vb. amaçlarla başvuruda bulunabilirler. İşte ilgililerince yapılacak olan bu başvuru dava açma süresini durduracaktır. Ancak bunun için bazı şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. Buna göre bu başvuruyla dava açma süresinin durması için;

Başvuru, varsa üst makama, üst makam yoksa idari işlemi tesis eden makama yapılmalıdır: Üst makamdan anlaşılması gereken ise, hiyerarşik üst makamdır. İşlemi yapan makama başvurmak, ancak hiyerarşik üst makam yok ise dava açma süresini durduracaktır.
Başvuru idari dava açma süresi içinde yapılmış olmalıdır.
Başvuru hukuksal durumu etkileyecek belli istemlerle (kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi vb.)yapılmalıdır: Başvuru idari işlemin ya da yerine yeni bir işlemin yapılması istemiyle yapılmalıdır. Gerekçe sorulursa süre durmaz.
İdari başvuru yolu kapatılmamış olmalıdır.
Yukarıdaki şartların gerçekleşmesiyle beraber idari yargı açısından dava açma süresi duracaktır. Diğer bir ifadeyle açılacak idari dava açısından hak düşürücü süre olarak nitelediğimiz süre duracaktır. 3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.

İdari Yargıda Sürelerin Hesaplanması

İdari yargılama hukuku açısından geçecek sürelerin nasıl hesaplanacağı medeni yargılama hukukuyla aynıdır. Dolayısıyla sürelerin hafta, gün veya ay olarak hesaplanmasının farklılıkları medeni yargılama hukukuyla aynıdır ve aşağıdaki gibidir:

Sürenin Gün Olarak Belirtilmiş Olması: Gün olarak belirtilen sürelerde, bildirim günü sürenin hesabında dikkate alınmaz. Buna göre, bildirimin yapıldığının ertesi günü sürenin birinci günü olmak üzere hesaplanır ve sonuncu günü çalışma saati nin bitiminde sona erer.
Sürenin Hafta ya da Ay Olarak Belirtilmiş Olması: Hafta ya da ay olarak belirtilen süreler, son hafta ya da ayda bildirimin yapıldığı güne rastlayan günün çalışma saati nin sonunda biter. Böylece pazartesi günü yapılan bildirimde iki haftalık süre, ikinci haftanın pazartesi günü çalışma saatinin bitiminde sona erer. Şubat ayının birinci günü yapılan bildirimde üç aylık süre, mayıs ayının birinci günü çalışma saatinin sonunda biter. Ay sonunda yapılan bildirimde, sürenin bittiği ayda, aynı günün bulunmaması durumunda, süre o ayın son gününde biter.

İdari Yargıda Zımni Ret Süresi

İdari yargılama hukuku bakımından zımni ret süresi bulunmaktadır. Buna göre idareye yapılan başvurularda, içeriği fark etmeksizin şayet başvuru yapılan idare belli bir süre sessiz kalmışsa yapılan başvuru örtülü olarak reddedilmiş sayılır. Burada amaçlanan idarelerin keyfi olarak sessiz kalmaları ve ilgililerin dava açmalarına engel olmalarının önüne geçmektir. Özellikle de zorunlu idari başvuru öngörülen durumlarda bu husus önem arz etmektedir. Şöyle ki; idari yargılama hukukunda bazı davaların açılabilmesi için idareye yapılması gereken zorunlu başvurular mevcuttur. Bu başvuruların yapılmaması halinde dava yoluna gidilememektedir. İşte idarelere zımni ret açısından böyle bir süre öngörülmemiş olsa idareler uzun süre yapılan başvurulara sessiz kalabilir ve bu sayede ilgililerin dava açmalarının önüne geçilebilir. Bu da mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğindedir. Bu nedenle idarelerin yapılan başvurulara belli bir süre sessiz kalmaları zımni ret olarak değerlendirilmektedir.

Hem zorunlu hem de ihtiyari olarak yapılan başvurular bakımından idarelerin zımni ret süresi 30 gündür. 30 gün içinde idarenin yapılan başvuruya cevap vermemesi durumunda başvuru zımni olarak reddedilmiş sayılır. Bu zımni reddin ardından hem durmuş olan dava açma süresi yeniden işlemeye başlar hem de ilgililer dava açma hakkını elde etmiş olur. Pek tabii ki ihtiyari olarak yapılan başvurularda ilgililerin bu zımni ret süresini beklemeden dava açabilecek olmalarının da kabul edilmesi gerekir.

Tam Yargı Davlarında Süreler

İdari yargılama hukukunda tam yargı davaları idari işlemlere veya idari eylemlere karşı açılabilmektedir. İdari eylemlere karşı açılacak tam yargı davalarında ilgililerin ön karar almaları gerekmektedir. Bu ön karar tam yargı davasının açılabilmesi açısından bir ön şart olarak da değerlendirilebilir. Buna göre idari eylemden dolayı hakları ihlal edilenler; hak ihlallerini öğrenmelerinin ardından 1 yıl ve her durumda hak ihlaline neden olan eylemin gerçekleşmesinin ardından 5 yıl içinde idareye başvuru yaparak hak ihlalinin ortadan kaldırılmasını talep edebilir. Bu şekilde talep edilen hak ihlalleri sonucunda kişiler bir ön karar almış olurlar. Bu ön kararın ardından da yine 60 günlük dava açma süresi içinde tam yargı davası açabilirler.

İdari işlemlerden kaynaklı açılan tam yargı davalarında ise iptal davasının sonuçlanmasının ardından tam yargı davası açılabileceği gibi direkt olarak tam yargı davası da açılabilir. Ancak iptal davasıyla beraber idari işlemin iptal ettirilmesinin ardından tam yargı davası açılması daha sağlam temelli olur. Zira idari işlemin iptal edilmesi hukuka aykırı olduğunu gösterir. Bu sayede de tam yargı davası açısından dayanak sağlanmış olur. Ancak iptal davasının reddedilmiş olması tam yargı davasının açılmasında önemsizdir.

Sıradaki Makelemiz : Ankara Ceza Avukatı

Reform Avukatlık Bürosu

Avukat Nalan KURU ve Av. Gökhan Yılmaz tarafından 2015 yılında kurulmuş olup, Çankaya/Ankara’da bulunan avukatlık ofisinde faaliyet göstermektedir. Reform Ankara Hukuk Bürosu özellikle kamu hukuku ve özel hukuk alanında tecrübeli kadrosuyla hukuki ihtilafların çözümü noktasında hizmet vermektedir. Mesleğimizi yapmaktayken ön yargısız bir şekilde, dürüst , şeffaf , hızlı , iletişim halinde ve sonuç odaklı hareket etmekteyiz. Reform Hukuk ve Danısmanlık Bürosu Ankara , uzun yıllara dayanan tecrübesi ile gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyet gösteren müvekkillerine hukukun birçok farklı alanında danısmanlık ve dava takibi hizmetleri veren bir hukuk bürosudur. Büromuz farklı uzmanlık alanlarında akademik basarı göstermis profesyonel avukatlardan olusmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
ARAYIN