
Hukukta genel olarak; müşteki ne demek ? sorusuna, ceza muhakemesi hukukunda ilgili adli makama şikayette bulunarak derdini aktaran şahsi davacı şeklinde cevap verebiliriz. (Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü) Ancak; bu tanım genel bir tanımdır. Bu sebeple; hukukumuzdaki “müşteki” kavramını, tam olarak tanımlamaktadır. Ayrıca; Türk hukukundaki “müşteki” kavramını tüm yönleri ile açıklamak için yeterli değildir.
Çünkü; müştekinin soruşturma ve kovuşturma aşamasında farklı sıfatlara sahip olması mümkündür. Örneğin; müştekinin suç isnadı altında bulunan kişi de olması mümkündür. Bu durumda; “müşteki sanık” kavramı ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan; vatandaşın “müşteki” kavramını diğer ceza muhakemesi süjeleri kavramları ile sıkça karıştırdığını görmekteyiz. Özellikle; vatandaşın günlük hayatta “müşteki” ve “mağdur” kavramını birbirinin yerine kullandığını görmekteyiz.
Tüm bu sebeplerle; bu yazımızda müşteki ne demek? sorusunu tüm yönleri ile yanıtlama çalışacağız. Bu doğrultuda; müştekinin ceza muhakemesindeki diğer sıfatları olan; davacı, müşteki sanık, müşteki vekili, katılan (müdahil), veya mağdur ne demek sorularını yanıtlayacağız? Ayrıca; söz konusu kavramlar arasındaki farkı açıkça ortaya koyacağız. Tüm bunlara ek olarak; müşteki hakkında vatandaşın merak ettiği soruları yanıtlayacağız. Bu kapsamda; müşteki sanık ceza alır mı?, müştekinin hakları nelerdir?, müşteki, şikayetini ne kadar sürede yapmalıdır?, müştekinin farklı bir ilde olması halinde müşteki duruşmaya nasıl katılır? sorularını yanıtlayacağız.
Müşteki Ne Demek?
TDK’a göre; müşteki ne demek ? sorusunun cevabı “şikayetçi” anlamına gelen Arapça kökenli bir kelime olduğudur. (TDK Güncel Türkçe Sözlük) Ancak; “müşteki” kelimesi günlük kullanımının yanında hukuk kavramları içerisinde de yer almaktadır. Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe müşteki ne demek ? sorunun cevabını vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu durumda; müşteki ne demek ? sorunun Türk hukukundaki cevabını bulmak için, bakmamız gereken ilk kaynak mevzuattır. Çünkü; mevzuat hukukumuzda birincil nitelikli yazılı kaynaktır. Bu sebeple; kanun koyucunun “müşteki” kavramını mevzuatta tamamlayıp tamamlamadığını, kontrol etmemiz gerekmektedir. Ancak; mevzuatta baktığımızda; doğrudan müşteki ne demek ? sorunun bir cevabı yoktur. Çünkü; kanun koyucu “müşteki” kavramını mevzuatta kullanmış olmasına rağmen, bu kavramı doğrudan tanımlanmamıştır. Bu sebeple; hukukçular müşteki ne demek ? sorusunun cevabını “müşteki” kavramının mevzuattaki ve Yargıtay kararlarındaki kullanımından yola çıkarak öğreti (doktirinde) cevaplamıştır.
Buna göre; yazımızın girişinde genel olarak cevapladığımız müşteki ne demek? sorusunun hukuk literatüründe yanıtı tam yanıtı, kanun koyucunun Türk ceza mevzuatında düzenlediği suçlardan zarar gören veya mağdur olan şikayetçidir. Bu doğrultuda; türk ceza muhakemesi hukukunda müşteki kavramının diğer bir adının da “şikayetçi” olduğunu söylemek gerekmektedir. Bu sebeple; müşteki (şikayetçi) aynı zamanda; şikayet hakkının kullanan kişidir. Bu sebeple; “müşteki” kavramı hukukumuzda hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında da söz konusudur.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere; ceza yargılamasında suçtan zarar gören veya mağdur, müşteki (şikayetçi) olabilmektedir. Dolayısıyla; müşteki kavramı, “suçtan zarar gören” ve “mağdur” ceza muhakemesi öznelerini de kapsayan bir ceza muhakemesi sıfatıdır. Yani; müşteki, “suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarını da içerisine alan bir üst kavramdır.
Bu doğrultuda; müşteki kavramını tam olarak kavrayabilmek için mağdur ne demek? ve suçtan zarar gören ne demek ? sorunu cevaplarını vermemiz gerekmektedir. Mağdur, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişilerdir. Mağdur ne demek? sorusunun cevabı aşağıda “Mağdur Ve Müşteki Farkı Nedir?” alt başlığında detaylıca bahsettiğimiz için burada üzerinde durmayacağız. Suçtan zarar gören ise, işlenen fiille hukuken korunan hakları ihlal edilip zarar gören kişilerdir. Örneğin; tüzel kişinin parasını emanet ettiği kişiden tehdit ederek ve zorla tüzel kişinin parasının alındığı durumda mağdur, paranın tehdit ve zorla alındığı kişi, suçtan zarar gören ise tüzel kişidir. [Doç. Dr. Akbulut, Berrin (Ocak, 2016) “Ceza Hukuku Genel Hükümler”, 2. Baskı, Ankara, s. 331] Verdiğimiz örnekten de anlaşılacağı üzere; müştekinin gerçek veya tüzel kişi olması mümkündür. Çünkü; gerçek kişi dışında tüzel kişi de suçtan zarar göreni olması mümkündür. Bu yüzden; hem gerçek kişilerin hem de tüzel kişilerin şikayet hakkı bulunmaktadır.
Ancak; müşteki gerçek ve tüzel kişinin şikayet hakkının kullanması konusunda farlılıklar vardır. Bunun sebebi gerçek kişi ve tüzel kişinin doğasından doğasından kaynaklanan farklılıklardır. Bu hususa, aşağıdaki “Müştekinin Hakları Nelerdir?” başlığında detaylı olarak değineceğiz.
Sanık Ne Demek?
TDK’a göre; sanık ne demek ? sorusunun cevabı “suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş kimse; maznun” anlamına gelen Türkçe kökenli bir kelime olduğudur. (TDK Güncel Türkçe Sözlük) Ancak; bu cevap, hukuk literatüründeki sanık kavramını tanımlamak için yetersizdir. Bu doğrultuda; hukukta genel olarak; sanık suç işlediği sanılan kişidir. (Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü)
Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe sanık ne demek ? sorunun cevabını tam olarak vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu durumda; sanık ne demek ? sorunun Türk hukukundaki cevabını bulmak için bakmamız gereken ilk kaynak mevzuattır. Çünkü; mevzuat hukukumuzda birincil nitelikli yazılı kaynaktır. Bu doğrultuda; kanun koyucu, sanığı mevzuatta tam olarak, kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar suç şüphesi altında bulunan kişi olarak tanımlanmıştır. (CMK m. 2/1,b)
Bu kapsamda; sanık, tam ve açık ifadeyle doktirinde kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişiyi olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla; ilgili cumhuriyet savcılığının yürüttüğü soruşturma neticesinde şüpheli hakkında kamu davası açmayı gerektirecek kadar yeterli suç şüphesinin varlığında ve suçun işlendiğini gösterir somut delil toplandığında savcılık tarafından iddianame düzenlenmektedir. Böylece; ceza mahkemesinde sanık aleyhine kamu davası açılmaktadır. Bu yüzden; soruşturma aşamasında “şüpheli” ceza mahkemesinde kamu davası açıldıktan sonra “sanık” sıfatını kazanmaktadır.
Müşteki Sanık Ne Demek?
Yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda; müşteki sanık kavramını ilgili ceza muhakemesi öznesinin birleştiği kişi olarak tanımlayabiliriz. Dolayısıyla; hukukta genel olarak; müşteki sanık ne demek? sorusuna, “bir ceza davasında kişi hem işlediği iddia olunan suçtan dolayı sanık, hem de kendisinden şikayetçi olan kişiden şikayetçi ise bu kişiye verilen sıfat” şeklinde cevap verebiliriz. (Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü)
Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe müşteki sanık ne demek ? sorunun tam ve açık cevabını vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu durumda; müşteki sanık ne demek ? sorunun Türk hukukundaki cevabını bulmak için bakmamız gereken ilk kaynak mevzuattır. Çünkü; mevzuat hukukumuzda birincil nitelikli yazılı kaynaktır. Bu sebeple; kanun koyucunun “müşteki” kavramını mevzuatta tamamlayıp tamamlamadığını kontrol etmemiz gerekmektedir. Ancak; mevzuatta baktığımızda müşteki kavramında da olduğu gibi; kanun koyucu mevzuatta doğrudan müşteki sanık ne demek ? sorunun bir cevabını vermemiştir. Çünkü; “müşteki sanık” kavramını ceza yargılamasında pek çok kere kullanılan bir kavram olmasına rağmen, bu kavramı doğrudan tanımlanmamıştır. Bu sebeple; hukukçular müşteki sanık ne demek ? sorusunun cevabını “müşteki sanık” kavramının yargıtay kararlarındaki kullanımından yola çıkarak öğreti (doktirinde) cevaplamıştır.
Bu kapsamda; müşteki sanık tam ve açık ifadeyle doktirinde, kovuşturma aşamasında bulunan bir dosyada katılma talebinin bulunmaması sebebiyle katılan/müdahil sıfatı bulunmayan kişi olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla; müşteki, şikayette bulunmamış veya şikayetinden vazgeçmiş ise, yani davaya katılma talebi bulunmuyor ise, ve hem suç teşkil eden eylemden dolayı mağdur veya zarar gören hem de suç isnadı altında ise müşteki sanık sıfatını alacaktır Yukarıda “Müşteki Ne Demek?” alt başlığında da “müşteki” kavramına ilişkin detaylıca açıklamalarımızı da dikkate alırsak; müşteki sanık, bir suçtan dolayı yargılanan kişinin aynı zamanda başka bir suçtan dolayı şikayetçi olması durumudur. Ancak; müşteki sanık olabilmek için, sanığın mağdur olduğunu ve haklı sebepleri olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Örneğin; Ali, Veliye hakaret ettiği için yargılanırken, Veli, Ali’yi darp ettiğini iddia edip şikayetçi olması durumunda, Ali, müşteki-sanık sıfatını kazanmaktadır. Bu durumda, Ali hem sanık hem de müşteki olarak davada yer almaktadır.

Mağdur ve Müşteki Farkı Nedir?
Mağdur ve müşteki kavramlarını arasındaki farkı açıklamak için öncelikle mağdur ne demek ? ve müşteki ne demek ? sorularının cevabını vermemiz gerekmektedir. Çünkü; söz konusu kavramlar arasındaki farkı ancak, bu sorulara cevap vererek tespit edebiliriz. Müşteki ne demek ? sorusunun cevabını yukarıda detaylıca açıkladık. Peki; mağdur ne demek ? TDK’a göre; mağdur, “haksızlığa uğramış (kimse); kıygın” anlamına gelen Arapça kökenli bir kelimedir. (TDK Güncel Türkçe Sözlük) Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe mağdur ne demek ? sorunun cevabını vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu doğrultuda; hukukta genel olarak; mağdur ne demek? sorusuna, haksızlığa uğrayan şeklinde cevap verebiliriz. (Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü) Ceza hukukumuzda mağdur tüzel kişi olamaz. [Doç. Dr. Akbulut, Berrin (Ocak, 2016) “Ceza Hukuku Genel Hükümler”, 2. Baskı, Ankara, s. 330]
Bu tanımlardan yola çıkarak; mağdur ve müşteki arasındaki farkları şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Müşteki, Mağdura Göre Daha Kapsayıcıdır
Yukarıda müşteki ne demek ? sorusuna ilişkin tanımımızdan ve açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere; müşteki ceza yargılamasında, suçtan zarar gören veya mağdur müşteki (şikayetçi) olabilmektedir. Dolayısıyla; müşteki kavramı, “mağdur” ceza muhakemesi öznesi de kapsayan bir ceza muhakemesi sıfatıdır. Yani; müşteki, “mağdur” kavramını da içerisine alan bir üst kavramdır. Dolayısıyla; müşteki aynı zamanda suçun mağduru olabilir. Aynı zamanda; suçun mağduru olmasa dahi, kişi “suçtan zarar gören” sıfatı ile müşteki olabilmektedir.
2. Tüzel Kişiler Müşteki Olabilir Ama Mağdur Olamaz
Müşteki suçtan zarar gören kavramını da içerisine aldığı için, müşteki tüzel kişi de olabilmektedir. Yukarıda belirttiğimiz üzere; kanun koyucunun kabul ettiği suç teorisi sebebiyle mağdur tüzel kişi olamaz.
3. Mağdurun Şikayetçi Olma Zorunluluğu Yoktur Ama Müştekinin Vardır
Yukarıda müşteki ne demek ? sorusuna ilişkin açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere; müşteki aynı zamanda şikayetçi demektir. Bu sebeple; müşteki mağdur ise aynı zamanda şikayet hakkını kullanmış kişidir. Ama mağdur; şikayet hakkını kullanmaz ise de, mağdur sıfatını korumaktadır. Mağdur sıfatını kullanmak için şikayet hakkının kullanılmasına gerek yoktur. Örneğin; hukukumuza şikayet tabi olmayan suçlar da olup, bu suçlarda mağdur şikayet hakkını kullanmaz ise de, suçun mağduru sayılmaktadır.
Müşteki Sanık Ceza Alır Mı?
Yukarıda açıkladığımız üzere; müşteki sanık, ceza yargılamasında hem müşteki hem de suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade etmektedir. Müşteki sanık, ceza alabilir. Ancak ceza alıp almaması, suçun türüne, müştekinin şikayetçi olup olmamasına, sanıkla uzlaşıp uzlaşmamasına ve diğer delillere bağlı olarak değerlendirilmektedir.
Ayrıca; Yargıtay kararları da, müşteki sanıkla ilgili yasal düzenlemelerin yorumlanması ve uygulanması konusunda önemli bir kaynaktır. Örneğin, Yargıtay ilk haksız hareketin kimden geldiği belirlenemeyen ve karşılıklı çatışma şeklinde gerçekleşen olayda, mağdur sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluştuğu ve hakkında azami oranda indirim yapılması gerektiği ifade edilmiştir. (CGK 2017/180 E., 2021/410 K., 21.09.2021 T.)
Ancak; ceza hukuku, karmaşık bir alandır ve her olayın kendine özgü koşulları vardır. Bu sebeple, müşteki sanık olan bir kişinin ceza alıp almayacağı, olayın tüm detaylarının incelenmesi ve ilgili yasal düzenlemelerin uygulanması ile belirlenebilir. Bu konuda hukuki destek almak, hak kayıplarını önlemek ve doğru bir şekilde hareket etmek için önemlidir.
Müşteki İle Davacı Arasındaki Farklar Nelerdir?
TDK’a göre; davacı ne demek ? sorusunun cevabı “dava eden kimse; savlayıcı” anlamına gelen bir kelime olduğudur. (TDK Güncel Türkçe Sözlük) Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe davacı ne demek ? sorunun cevabını vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu doğrultuda; hukukta genel olarak; davacı, bir hakkının ihlal edildiğini iddia eden ve bu hak ihlali sebebiyle uğramış olduğu zararı talep eden veya bu hakkının iade edilmesini talep eden taraftır.
Bu doğrultuda; yukarıdaki “Müşteki Ne Demek?” başlığındaki müşteki kavramına tanım ve açıkamalarımızı “davacı” kavramı birlikte alındığında; müşteki ve davacı arasındaki farklar aşağıdaki gibidir:
1. Davacı Müştekiye Göre Daha Geniş Kapsamlıdır
Davacı kavramı, hukuk sisteminde müştekiye kıyasla daha geniş bir kapsama sahiptir çünkü özel hukuk uyuşmazlıklarında geniş bir alanda kullanılan bir terimdir. Bir kişi, medeni hukuk, ticaret hukuku veya iş hukuku gibi farklı alanlardaki haklarını korumak veya ihlal edilen haklarını geri kazanmak için dava açtığında davacı sıfatını alır. Öte yandan; müşteki yalnızca ceza yargılamasına özgü olup, suç teşkil eden bir fiil nedeniyle mağdur olan veya zarar gören kişinin şikâyetçi sıfatıyla savcılığa başvurmasıyla ortaya çıkmaktadır.
2.Müşteki Ceza Yargılamasında Söz Konusuyken Davacı Hukuk Davalarında Söz Konusudur
Müşteki tabiri daha çok ve yargılama bakımından daha çok ceza yargılamasında kullanılan bir terimdir. Hukuk yargılamasında ise, müşteki tabiri kullanılmamakta olup, bu tabir yerine “davacı” terimi kullanılmaktadır. Yani; müşteki daha çok ceza yargılamasına özgü bir terimdir. Ceza yargılaması ise, iddia makamı olan Cumhuriyet savcısının kamu davası açılmasında yetkili olduğu bir alan olup, bazı hallerde kamu davası açılmasında müştekinin başvurusu gereklidir. Yani; müşteki, kamu davası açılması bakımından ceza yargılamasında davacı olandır. Ancak; davacı terimi hukuk sistemimizde özel hukuk alanında kullanılan bir tabirdir.
3.Müşteki Kanuni Şartlar Oluştuğunda Suç Fiilinde Bulunan Kişiye Ayrıca Davacı Olabilmektedir.
Müşteki; hukuk mahkemelerinde şartlar oluştuğunda dava açabilir ve davacı olabilir. Örneğin; kasten yaralama suçu sonucunda yaralanan ve acı çeken müşteki, suç fiilini gerçekleştiren faile karşı hukuk mahkemesinde tazminat davası açabilmektedir.
Müşteki Sanık ve Sanık Arasındaki Fark Nedir?
Yukarıda “Müşteki Sanık Ne Demek?” ve “Sanık Ne Demek?” başlıklarında “müşteki sanık” ve “sanık” kavramlarını detaylı olarak açıkladık. Bu doğrultuda; söz konusu 2 kavram arasındaki farklar aşağıdaki gibidir:
1.Müşteki Sanık, Hem Sanık Hem de Müşteki Sıfatına Sahiptir
Müşteki sanık aynı davada hem sanık hem de müşteki sıfatına sahip kişidir. Bu sebeple; sanık gibi hakkında kamu davası açılan ve suç isnadı altında bulunan kişi olmakla beraber şikayetçi olan kişidir de. Yani; müşteki sanık suç isnat edilen suçun mağduru veya suçtan zarar gören kişidir. Sanık için böyle bir durum yoktur.
2. Müşteki Sanık, Hem Şikayet Hem de Savunma Hakkına Sahiptir
Müşteki sanık hem kendisini savunabilir hem de karşı tarafın cezalandırılmasını talep edebilmektedir. Ancak; sanık kendi savunmasını yapmaktadır. Böylece; isnat edilen suçtan beraat etmeye çalışmaktadır.
3.Müşteki Sanık şikayet Hakkını Kullanarak Müşteki Sanık Sıfatını Kazanır
Müşteki sanık kendisine yöneltilen suç isnadının yanı sıra, karşı taraf hakkında da şikayette bulunması durumunda, müşteki sanık olmaktadır. Ancak; sanık, hakkında şikâyet bulunan veya savcılık tarafından iddianame düzenlenen kişidir. Bu sebeple; iddianamenin kabulüyle sanık sıfatını almaktadır.
Tanık Ne Demek?
TDK’a göre; tanık ne demek ? sorusunun cevabı “gördüğünü ve bildiğini anlatan, bilgi veren kimse; şahit” anlamına gelen bir kelime olduğudur. (TDK Güncel Türkçe Sözlük) Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe tanık ne demek ? sorunun cevabını vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu doğrultuda; hukukta genel olarak; tanık ne demek? sorusuna,“duruşmada bilgisine, görgüsüne başvurulan kimse, şahit” şeklinde cevap verebiliriz. (Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü)
Bu sebeple; hukukumuza tanık, bir davada olayları doğrudan gözlemlemiş veya dolaylı olarak bilgi sahibi olmuş kişilerin, mahkeme huzurunda bildiklerini aktarması için başvurulan bir delil kaynağıdır. Bu yüzden; tanık hem ceza hem de hukuk davalarında söz konusudur. Bu sebeple; mahkeme tarafından tanığın ifadelerine başvurulabilmektedir. Çünkü; tanık, herhangi bir davada taraflardan bağımsız olarak, yalnızca gerçeği ortaya çıkarmaya yardımcı olacak bilgileri sunmaktadır. Dolayısıyla; delil elde etme sürecinin önemli bir parçasıdır
Dolayısıyla; tanıklık yapmak, hukukumuzda yasal bir zorunluluktur. Bu yüzden, tanık olarak gösterilen kişi, Cumhuriyet savcısına, hakime veya mahkemeye gelmek, bildiklerini anlatmak ve doğru söylediğine dair yemin etmek zorundadır. Ancak, bazı istisnai durumlarda tanıklıktan çekinme söz konusu olabilmektedir. Örneğin, kişinin bir yakınını zor durumda bırakacak bir olayda tanıklık yapması gerekmiyorsa veya kanun gereği sır olarak korunması gereken bilgiler söz konusu ise, tanıklıktan çekinebilir. Bu yüzden, hukukumuza kişinin nişanlısının, eşinin veya çocuğunun taraf olduğu bir davada da kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinebilmektedir.
Katılan Ne Demek?
TDK’a göre; katılan ne demek ? sorusunun cevabı “müdahil” anlamına gelen bir kelime olduğudur. (TDK Güncel Türkçe Sözlük) Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe katılan ne demek ? sorunun cevabını vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu doğrultuda; hukukta genel olarak; katılan ne demek? sorusuna, “verilecek karar sonrasında itiraz ve diğer hakları talep eden müşteki veya mağdur” şeklinde cevap verebiliriz. (Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü)
Bu yönde; soruşturma aşaması bittikten sonra, kovuşturma aşamasında kamu davasının açılmasından sonra mahkeme katılma yani, davaya müdahil olma talebinin bulunup bulunmadığının sorulmaktadır. Eğer ki; davaya katılma talebinin bulunulduğunu beyan edilirse “katılan (müdahil)” sıfatı alınmaktadır. Böylece; mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle, “katılan (müdahil)” sıfatı alınmaktadır. Ancak; müşteki sanık davaya katılırsa, “katılan sanık” sıfatını alacaktır.
Bu doğrultuda; suçun mağduru veya zarar göreni olarak şikayetçi olan kişiler iddia makamında katılan sıfatıyla yargılamaya katılabilmektedir. Dolayısıyla; katılan katılmanın bir sonucu olarak, cumhuriyet savcısına bağlı olmaksızın mahkemenin verdiği karar aleyhine kanun yoluna başvurabilmektedir. Eğer; karar, katılan başvurusu üzerine bozulursa, cumhuriyet savcısı işi yeniden takip etmektedir. Ayrıca; atılanlar, yargılama boyunca mahkemeye görüşlerini bildirebilir, delilleri tartışabilir, tanık ve sanık kişilere soru sorabilirler. Diğer taraftan; müşteki, vefat etmeden önce şikayet hakkını kullanmış ve bu hakkı sonucunda bir kovuşturma yapılmakta ise mirasçılar söz konusu kovuşturma aşamasına “katılan” yani “müdahil” sıfatı ile katılabileceklerdir.
Müşteki İle Katılan Arasındaki Farklar Nelerdir?
Yukarıda “Müşteki Ne Demek?” ve “Katılan Ne Demek?” başlıklarında “müşteki” ve “katılan” kavramlarını detaylı olarak açıkladık. Bu doğrultuda; söz konusu 2 kavram arasındaki çeşitli farklar bulunmaktadır.
Bu kapsamda; müşteki, suçtan zarar gören veya suçun mağduru olan kişidir. Müşteki taraf, yargılama başladıktan sonra ceza mahkemesinde katılma talebinde bulunursa ve mahkemede müştekinin katılma talebini kabul ederse müşteki taraf, katılan sıfatını almaktadır. Ayrıca; müşteki sanık da katılma hakkına sahiptir.
Katılma talebi, dilekçe verilerek veya duruşmada sözlü olarak yapılabilmektedir. Mahkeme, Cumhuriyet savcısı, sanık ve varsa müdafiini dinledikten sonra katılma talebinin uygun olup olmadığına karar vermektedir. Katılma talebi ilk derece mahkemesinde hüküm verilinceye kadar yapılabilmektedir. İstinaf veya temyiz aşamalarında katılma mümkün değildir.

Müştekinin Hakları Nelerdir ?
Müşteki, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde çeşitli haklara sahiptir. Hukuk sistemi, müştekinin haklarını koruyarak adil bir yargılama sürecinde adli yargılamanın temelini atmaktadır. Müştekinin en önemli ve belirleyici hakkı şikayet hakkıdır. Ayrıca; mevzuatta müştekinin hakları konusunda söz konusu sürecin soruşturma ve kovuşturma sürecine göre ayrım yapılarak düzenleme yapılmıştır. (CMK m. 234)
Müşteki, suçtan zarar gören ya da mağdur olan kişi olarak bazı hakları kullanmak hakkına sahiptir. Bu doğrultuda; müştekinin haklarını aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
1. Şikayet Hakkı
Müştekinin ilk ve önemli hakkı şikayet hakkıdır. Çünkü; şikayet hakkı, bir suçun ilgili merci olan savcılık makamı tarafından soruşturulması veya kovuşturulması hususunda ilgili kişi tarafından mağdura veyahut zarar görene tanınmış olan bir haktır. Bu noktada; şikayet hakkı, bu hakka sahip olan her kişi bakımından ayrı ayrı hukuki geçerlilik taşımaktadır. Bu doğrultuda; müşteki, aşağıda “Müşteki, Şikâyetini Ne Kadar Sürede Yapmalıdır?” alt başlığında detaylı olarak da açıkladığımız üzere; müşteki, kanunda belirlenen şikayet süresi içerisinde şikayette bulunabilmektedir. Bu kapsamda; soruşturma başlatılmasını yetkili adli mercilerden talep edebilmektedir. Söz konusu yetkili adli merciler; adli makamlar, kolluk birimleri ve mülki makamlardır. (CMK m. 158)
Ayrıca; şikayet hakkı hem gerçek kişilere hem de tüzel kişilere tanınmış bir haktır. Ancak; tüzel kişiler bu hakkı, yetkili organlar aracılığıyla kullanabilmektedir. Böylece, tüzel kişinin yetkili organı ilgili yer olan cumhuriyet başsavcılığına başvurarak bu hakkını kullanabilmektedir. Yani, tüzel kişiliğin yetkili organlarının tüzel kişilik adına şikayetçi olabilmesi mümkündür.
Şikayet hakkı bizzat kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olup devredilemez. Bu sebeple; gerçek kişilerde şikayet hakkı sadece kişinin kendisi tarafından kullanılabilir ve devredilemez. Ancak; şikayetçi kişi şikayet hakkını kullandıktan sonra vefat etti ise, mirasçıları katılan olarak davaya devam edebilmektedir. Fakat; unutulmamalıdır ki şikayet hakkının bizzat kullanıldığından mirasçılar, murisin şikayet hakkına sahip olamazlar. Müşteki tarafından şikâyet hakkı; polis, jandarma veyahut savcılığa beyanda bulunmanın yanında savcılığa veyahut mahkemeye yazılı beyanda bulunmak suretiyle de kullanılabilmektedir.
2. Soruşturma Aşamasında Müştekinin Hakları
Soruşturma evresi, suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin düzenlenmesine kadar geçen süreci kapsar. Bu evrede savcılık veya polis tarafından yürütülen soruşturmada müştekinin sahip olduğu haklar şunlardır :
- Delillerin toplanmasını isteme: Müşteki, suçun aydınlatılması için gerekli gördüğü delillerin toplanmasını talep edebilir. Örneğin, görgü tanıklarının ifadesinin alınmasını, olay yerinde keşif yapılmasını veya güvenlik kamerası kayıtlarının incelenmesini isteyebilir. Bu hak, olayın tüm yönleriyle araştırılmasını ve gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamaya yardımcı olur.
- Belge örneği isteme: Müşteki, soruşturmanın gizliliğini ve amacını bozmamak kaydıyla Cumhuriyet savcısından soruşturma dosyasındaki belgelerin örneğini isteyebilir. Bu sayede soruşturmanın gidişatı hakkında bilgi sahibi olabilir ve haklarını daha etkili bir şekilde koruyabilir.
- Avukat talep etme: Müştekinin avukatı yoksa ve cinsel saldırı suçu veya alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan mağdur olmuşsa, baro tarafından kendisine bir avukat görevlendirilmesini isteyebilir. Bu hak, müştekinin savunmasını etkili bir şekilde yapabilmesi ve hukuki destek almasını sağlar.
- Soruşturma belgelerini ve el konulan eşyaları inceletme: Müşteki, vekili aracılığıyla soruşturma dosyasındaki belgeleri ve el konulan eşyaları inceleyebilir. Bu sayede delillerin durumu hakkında bilgi sahibi olabilir ve savunmasını buna göre hazırlayabilir.
- Karara itiraz etme: Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına karar verirse, müşteki bu karara kanunda belirtilen usule göre itiraz edebilir. Bu hak, savcının kararının tekrar değerlendirilmesini ve adaletin sağlanmasını temin eder.
3. Kovuşturma Aşamasında Müştekinin Hakları
Kovuşturma evresi, iddianamenin kabulünden hükmün verilmesine kadar geçen süreci kapsar. Bu evrede mahkeme tarafından yürütülen yargılamada müştekinin sahip olduğu haklar şunlardır :
- Duruşmadan haberdar edilme: Müşteki, duruşma günü ve saatinden haberdar edilir ve duruşmalara katılma hakkına sahiptir. Bu sayede yargılamayı takip edebilir ve savunmasını yapabilir. Bu hak, müştekinin yargılama sürecine aktif olarak katılmasını ve haklarını korumasını sağlar.
- Kamu davasına katılma: Müşteki, kamu davasına katılarak davaya müdahil olabilir. Bu durumda “katılan” sıfatını alır ve Cumhuriyet savcısı ile aynı haklara sahip olur. Bu hak, müştekinin davaya daha aktif bir şekilde katılmasını ve kendi haklarını savunmasını sağlar.
- Tutanak ve belgelerden örnek isteme: Müşteki, duruşma tutanaklarının ve dosyadaki belgelerin örneğini isteyebilir. Bu hak, müştekinin dava süreci hakkında bilgi sahibi olmasını ve delilleri incelemesini sağlar.
- Tanıkların davetini isteme: Müşteki, suçun aydınlatılması için gerekli gördüğü tanıkların duruşmada dinlenmesini talep edebilir. Bu hak, olayın daha iyi anlaşılmasını ve gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamaya yardımcı olur.
- Avukat talep etme: Müştekinin avukatı yoksa ve cinsel saldırı suçu veya alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan mağdur olmuşsa, baro tarafından kendisine bir avukat görevlendirilmesini isteyebilir. Bu hak, müştekinin hukuki destek almasını ve haklarını etkili bir şekilde savunmasını sağlar.
- Kararlara karşı kanun yoluna başvurma: Müşteki, davayı sonuçlandıran kararlara karşı istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurabilir. Bu hak, müştekinin hak arama yollarını tüketmesini ve adalete ulaşmasını sağlar.
Ayrıca; müşteki, suça ilişkin kesin kararla birlikte tazminat istemli hukuk davasını davacı olarak açabilir ve takip yapabilir.
Müşteki Vekili Kimdir?
TDK’a göre; vekil ne demek ? sorusunun cevabı “birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse, milletvekili, bir görevde, asıl görevlinin yerine bakan kimse veya bakan” anlamına gelen bir kelime olduğudur. (TDK Güncel Türkçe Sözlük) Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe vekil ne demek ? sorunun cevabını vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu doğrultuda; hukukta genel olarak; vekil ne demek? sorusuna, “nazır, bakan, bir kimseyi vekalet sözleşmesi ile temsil eden veya başkası nam ve hesabına hareket eden ve bir kısım işler yapan” şeklinde cevap verebiliriz. (Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü) Türk muhakemesi hukukunda ise vekil; katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden avukattır. (CMK m. 2/1,d)
Bu doğrultuda; müşteki vekili; müştekinin tüm hak ve menfaatlerini koruyup gözeten avukattır. Bu kapsamda; müşteki vekili, ceza muhakemesi sürecinde mağduriyetlere sebep olan faillerin ceza mahkemesinde yargılanarak en ağır şekilde cezalandırılmaları için gerekli bütün çalışmaları yürütmektedir. Böylece; müşteki vekili, müşteki lehine olarak tüm hukuki itirazları yasal süresi içerisinde yerine getirmektedir. Ayrıca; mevcut dosya durumu hakkında müvekkiline bilgi vererek müştekinin dava süreci hakkında bilgilenmesini sağlamaktadır.
Müşteki vekili, müvekkilinin haklarını korumak ve savunmak için çeşitli görevleri yerine getirmektedir. Bu görevler arasında şunlar yer almaktadır:
- Delillerin toplanmasını isteme: Müşteki vekili, suçun aydınlatılması ve failin cezalandırılması için gerekli delillerin toplanmasını talep edebilir.
- Soruşturma belgelerini inceleme: Müşteki vekili, soruşturma dosyasını inceleyebilir ve ilgili belgelerin bir örneğini alabilir.
- Duruşmalara katılma: Müşteki vekili, ceza davasının tüm duruşmalarına katılabilir ve müvekkilini savunabilir.
- Kanun yollarına başvurma: Müşteki vekili, mağdurun lehine veya aleyhine verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurabilir.
Müşteki, Şikâyetini Ne Kadar Sürede Yapmalıdır?
Suç mağduru olan bir kişi, failin cezalandırılması için şikayette bulunma hakkına sahiptir. Ancak, mevzuata bazı suçlar için şikayette bulunma süresini sınırlandırmıştır. Peki, müşteki şikayetini ne kadar sürede yapmalıdır?
Kanun koyucu, mevzuatta soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suçlar hakkında şikayette bulunma süresini düzenlemektedir. Bu doğrultuda, yetkili kişi, suç hakkında 6 ay içinde şikayette bulunmazsa, soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. (TCK m. 73)
Bu 6 aylık süre, hak düşürücü süre olarak adlandırılır. Hak düşürücü süre, belirli bir hakkın kullanılabilmesi için öngörülen süredir ve bu süre içinde hak kullanılmazsa, hak düşer ve bir daha kullanılamaz. Şikayet hakkı kişisel bir haktır ve mirasçılara devredilemez .
Müştekinin Farklı Bir İlde Olması Halinde Müşteki Duruşmaya Nasıl Katılır?
TDK’a göre; duruşma ne demek ? sorusunun cevabı “dava, murafaa” anlamına gelen bir kelime olduğudur. (TDK Güncel Türkçe Sözlük) Ancak; bu cevap, hukuk literatüründe duruşma ne demek ? sorunun cevabını vermek için yetersiz bir tanımdır. Bu doğrultuda; hukukta genel olarak; duruşma ne demek? sorusuna, “davacı ile davalının yargıç karşısında hazır bulundukları yargılama evresi, yargılamada iddia ve savunma makamlarının delillere dayanarak tartıştıkları, uyuşmazlıkların çözüldüğü süreç” şeklinde cevap verebiliriz. (Adalet Bakanlığı Hukuk Sözlüğü)
Bu doğrultuda; esas olan müştekinin fiziki olarak katılmasıdır. Yani; müştekinin yargılamayı yapan mahkemede hazır edilmesi zorunluluğunun bulunmaktadır. Ancak; her zaman müşteki yargılamanın olduğu şehirde bulunmayabilmektedir. Bu sebeple; müştekinin bulunduğu şehirlerde beyanlarının alınabilmesi için SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) kurulmuştur. Bu sistem sayesinde yargılama maliyetinin azaltılması hedeflenmiştir.
Böylece; farklı bir ilde bulunan müşteki bulundukları şehirlerde SEGBİS sisteminin bulunduğu mahkemelerde duruşma salonunda telekonferans yoluyla anlık ve doğrudan mahkemeyle iletişim kurarak savunmada veya beyanda bulunabilmektedir. Bunun için, yargılamanın yapıldığı asıl mahkemenin müştekinin adresinin bulunduğu en yakın ceza mahkemesine talimat yazması gerekmektedir. Böylece; müştekinin belirtilen saatte ve tarihte talimat mahkemesindeki duruşmada hazır edilmesini sağlanır.
Müşteki, Duruşmaya Katılmak Zorunda Mıdır?
Savcılık veya mahkeme müştekiye tebligat göndermektedir. Bu tebligat ise, müştekinin daha önce bildirmiş olduğu adresine yapılmaktadır. Ancak; müşteki, sözlü veya yazılı şikayetinde ev adresini bildirmiş ise, tebligatlar müştekinin ev adresine gönderilmektedir. Müşteki, kendisine gönderilen tebligatlar sayesinde duruşma hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Böylece müştekiye kamu davası açıldıktan sonra duruşma tarihi ve saati tebliği edilmektedir.
Tebliğden sonra müştekinin duruşmaya gitme ve beyanlarını mahkemeye bildirme sorumluluğu doğmaktadır. Çünkü; ceza yargılamasında maddi olayın aydınlatılması açısından müştekinin mahkeme huzurundaki ifadesi büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple; kendisine duruşma günü ve saati tebliğ edilen müşteki eğer duruşmaya keyfi ve mazeretsiz olarak katılmaz ise müşteki hakkında mahkeme tarafından zorla getirme kararı çıkarılmaktadır.
Ancak; müştekinin duruşmaya katılmamakta hastalık, cenaze vs. gibi geçerli bir mazereti bulunuyor ise, duruşma gününden önce mahkemeye bu mazeretini belgeleriyle sunması gerekmektedir. Müştekinin mazeretinin kabul edilirse, müşteki hakkında zorla getirme kararı çıkarılmaz. İfadesinin alınabilmesi için yeni duruşma gün ve saati müştekiye tekrar tebliğ edilir. Bu açıklamalar aynı zaman da müşteki sanık için de geçerlidir.