Yargılamanın Yenilenmesi (CMK m.311 – 323)-Örnek Dilekçe ; Yargılamanın Yenilenmesi, kesinleşmiş olan bir hükme yönelik CMK’de sayılı olan sebeplerin varlığı halinde hükümlünün lehine veya aleyhine yeniden yargılama yapılması amacıyla başvurulan olağanüstü kanun yoludur. Eski yargı dilinde “Muhakemenin İadesi” şeklinde de ifade edilen yargılamanın yenilenmesi, Yargıtay’ın 13.01.2010 tarihli kararında şu şekilde açıklanmıştır:
“Yargılamanın yenilenmesi (muhakemenin iadesi), mahkemece verilip kesinleşen hükümde, hukuksal hatanın yapıldığının bilahare tespiti üzerine başvurulan özel nitelikli bir yoldur. Kesin hükmün dokunulmazlığının istisnasını oluşturur. Kesinleşen hükmün, maddi gerçeğe uymadığının anlaşılması halinde düzeltilmesi gerekir. Yargılamanın yenilenmesi ancak kesinleşmiş hükümlerde başvurulacak bir yoldur. Diğer bir anlatımla, kesinleşmemiş hükümlerde bu yola başvurulması imkânsızdır. Yargılamanın yenilenmesi davası, herhangi bir süreyle sınırlandırılmamıştır.” (Yargıtay 1.CD.13.01.2010, 2009/10007, 2010/4)

Hükümlerin belirliliği ve netliği ile yargıya güven ve hukuki güvenlik ilkesi gereğince olağan kanun yollarından geçen hüküm kesinleşir. Kesin hüküm, insanların yargı erkine güven duymasının temelini oluşturan kurumlardan biridir. Nitekim mahkemenin son hükmünden sonra defalarca değişen kararlarının olması halinde insanlar doğal olarak yargıya olan güvenlerini kaybedeceklerdir. Bu nedenle yargıya güvenin sabit tutulması ve hükümlerin belirli olabilmesi için kesin hüküm kurumu getirilmiştir. Ancak öyle yargılamalar olur ki yargılamada hükmü etkileyen bir belge sahte çıkar, yalancı tanıklık söz konusu olur veya buna benzer birtakım hususlar hükmün kesinleşmesinden sonra anlaşılır. Hükmün kesinleşmesinden sonra olağan bir kanun yolu da kalmayınca bu sefer tesis edilemeyen adalet dolayısıyla olağanüstü kanun yoluna başvurmak gerekir. İşte bu gibi hallerde kendisine başvurulan olağanüstü kanun yoluna Yargılamanın Yenilenmesi adı verilmektedir.
Güncel ceza davalarının içeriğine bakıldığında Yargılamanın Yenilenmesi kurumu çoğunlukla Fetö dosyalarında karşımıza çıkabilmektedir. Nitekim söz konusu dosyalarda sıklıkla yalan tanık beyanları, sahte belge gibi deliller ile karşılaşılmış ve hükmün İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiştir. Bu kapsamda Fetö dosyası olan birçok kişi Yargılamanın Yenilenmesi yoluna başvurmuştur. Fetö yargılamalarında özellikle kendisine başvurulan delillerden biri de ByLock uygulamasının kullanımıdır. Şüpheli/Sanığa ilişkin ByLock delilinin elde edilmesi bakımından ise idarece Özel ve Aile Hayatına Saygı Hakkı ihlal edilerek hukuka aykırı bir şekilde delil elde etme yoluna gidilmiştir. Bununla birlikte fetö yargılamalarında sıklıkla “Dernek veya Sendika” üyeliği dolaysıyla hukuka aykırı cezalandırmalar gerçekleştirilmiştir. Fakat bir sendika veya derneğe üye olmak, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan bir hak olup söz konusu hakkın kullanılması nedeniyle yargı organlarınca keyfi tutuklamalar gerçekleştirilemez.
Bununla birlikte Türkiye’deki mevcut yargılamaların seyrini değiştirebilecek ve geçmiş yargılamalara da “Yargılamanın Yenilenmesi” kurumu ile etki edebilecek niteliğe sahip Yalçınkaya V Türkiye kararı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire tarafından 26 Eylül 2023 tarihinde verilmesi bekleniyor. Daha öncesinde Fetö yargılamalarına istinaden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruların tamamına yakını için AİHM detaylı bir inceleme yapmaksızın “Haksız Tutuklama” tespit etmekle yetinmişti. Ancak AİHM, Yalçınkaya başvurusunda başvuruya konu şikâyetler ve ihlaller üzerinde detaylı bir inceleme yapılması amacıyla Yalçınkaya başvurusunu Büyük Daireye bırakmıştır. Büyük Daire tarafından verilecek olan Yalçınkaya V Türkiye kararının önemi ise başvuru hakkında esaslı bir karar verilecek olunmasıdır. Yalçınkaya v Türkiye başvurusuna ilişkin verilecek olan esaslı karar neticesinde ise birçok tutuklama sona erdirilebilir, mahkûmiyetler ortadan kaldırılabilir, zararların tazmini sağlanabilir ve hala bu konu kapsamında görülmekte olan yargılamaların da seyrini değişebilir.
Yargılamanın Yenilenmesine Kimler Başvurabilir?
Yargılamanın yenilenmesi, talep üzerine gerçekleştirilen bir hukuki yoldur. Başka bir ifade ile mahkemece re’sen yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilemez. Yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurma hakkına sahip kişilerin başında “hükümlü” gelir. Hükümlü, Ceza Muhakemeleri Kanununda öngörülen sebepler doğrultusunda yalnızca lehine olarak yargılamanın yenilenmesine başvurabilir. Bir başka ifadeyle hükümlünün aleyhe olacak şekilde yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurması mümkün değildir. Bununla birlikte yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurabilecek kişiler Ceza Muhakemeleri Kanunu ışığında şöyle sıralayabiliriz:
Hükümlü Kişi
Hükümlünün ölmüş olması halinde aşağıda sayılan kişiler de Yargılamanın Yenilenmesi yoluna başvurabilirler:
- Hükümlünün Eşi
- Hükümlünün Üstsoyu
- Hükümlünün Altsoyu
- Hükümlünün Kardeşleri
Hükümlünün ölmesi ve yukarıda sayılan kişilerin de yokluğu halinde Adalet Bakanı tarafından da Yargılamanın Yenilenmesine başvurulabilir. Bununla birlikte CMK m.260 hükmü gereğince Cumhuriyet Savcısı da Yargılamanın Yenilenmesi yoluna başvurabilir. Fakat Cumhuriyet Savcısı yargılamanın yenilenmesine yalnızca lehe değil, aleyhe olacak şekilde de yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurabilir.
CMK Yargılamanın Yenilenmesi Sebepleri Nelerdir?
Olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi, yukarıda da açıkladığımız üzere yalnızca lehe değil ama aleyhe de gerçekleşebilir. Aşağıda yargılamanın hem lehe hem de aleyhe yenilenmesi için gerekli olan nedenleri ayrı ayrı sayacağız.
Yargılamanın Lehe Yenilenmesi Nedenleri:
- Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa (CMK m.311/1-a)
- Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa (CMK m.311/1-b)
- Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise (CMK m.311/1-c)
- Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise (CMK m.311/1-d)
- Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa (CMK m.311/1-e)
- Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya ceza hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. (CMK m.311/1-f) (Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.)
Yargılamanın Aleyhe Yenilenmesi Nedenleri: - Duruşmada sanığın veya hükümlünün lehine ileri sürülen ve hükme etkili olan bir belgenin sahteliği anlaşılırsa (CMK m.314/1-a)
- Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek nitelikte olarak görevlerini yapmada sanık veya hükümlü lehine kusur etmiş ise (CMK m.314/1-b)
- Sanık beraat ettikten sonra suçla ilgili olarak hâkim önünde güvenilebilir nitelikte ikrarda bulunmuşsa (CMK m.314/1-c)
Yargılamanın Yenilenmesi Ne Zaman Yapılır?
Kural olarak yargılamanın yenilenmesi yoluna başvuruya ilişkin bir süre kısıtlaması bulunmamaktadır. Nitekim yeniden yargılamaya konu olan kesin hükümde adli bir hata ile karşılaşılacak zaman belirli değildir. Bununla birlikte yukarıda saymış olduğumuz yargılamanın lehe yenilenmesi nedenlerinden biri olan ve CMK m.311/1-f hükmünde belirtilen durum bunun istisnasıdır. Nitekim adı geçen hükme göre AİHM kararından yola çıkarak yargılamanın yenilenmesi yoluna başvuracak olan kişinin başvuruyu AİHM kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde gerçekleştirmiş olması gerekmektedir.
Yargılamanın Yenilenmesi Hangi Mahkemeye Yapılır?
Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye yapılır. Yine hükmü veren mahkeme, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığını da tayin eder. Mahkeme, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına duruşma yapmaksızın karar verir. Mahkemenin söz konusu kararına karşı yasal süresi içinde itiraz edilebilir.
Yargıtay tarafından dosyanın esası hakkında karar verilmiş olması halinde yargılamanın yenilenmesi talebi Yargıtay’ın ilgili dairesine yapılır.
Yargılamanın Yenilenmesi Zamanaşımı Süresi
Yargılamanın yenilenmesi başvurusu için bir süre kıstası bulunmadığı gibi zamanaşımı süresi de bulunmamaktadır. Bununla birlikte yukarıda da izah ettiğimiz üzere AİHM kararından yola çıkarak yargılamanın yenilenmesi yoluna başvuracak olan kişinin başvuruyu AİHM kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde gerçekleştirmiş olması gerekmektedir. Söz konusu 1 yıllık süre, zamanaşımı süresi olmayıp hak düşürücü bir süredir.
Yargılamanın Yenilenmesi ile Yargılamanın İadesi Farkı
Yargılamanın yenilenmesi, Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiş olan hukuki bir kurum olmasına rağmen yargılamanın iadesi ise Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiş bulunan bir kurumdur. Bununla birlikte esasında iki hukuki kurum da aynı temele kuruludur. Nitekim her iki başvuru, kesinleşmiş bir mahkeme kararının sonradan değişebilmesine etki edebilecek hususların varlığı halinde gerçekleşebilmektedir. Esaslı farklılıkları ise az evvel de belirttiğimiz üzere yargılamanın yenilenmesi kurumu, Ceza davalarında söz konusu olmaktayken; yargılamanın iadesi kurumu, hukuk davalarında söz konusu olmaktadır.
Yargılamanın Yenilenmesi Dilekçe Örneği CMK 311
ANKARA 16.AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
DOSYA NO :
SANIK :
MÜDAFİİ :
KONU :Yargılamanın Yenilenmesi ve müvekkilin infazının durdurulması ile tahliye edilmesi taleplerimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
Aihm kararı veya yeni gelişen durumlarla alakalı açıklamalarda bulunulacak
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda da izah ettiğimiz gerekçelerle;
Müvekkile atılı suçlardan YARGILAMANIN YENİLENMESİNEkarar verilmesini,
Müvekkilin cezaevinde olması nedeniyle mahkûm olduğu cezanın infazının CMK m.312/2 hükmü gereği durdurulmasını ve tahliyesine karar verilmesini talep ederiz.
Sanık Müdafii
Yargılamanın Yenilenmesi Emsal Karar
Yargıtay 1.CD.13.01.2010, 2009/10007, 2010/4
“… Yargılamanın yenilenmesi (muhakemenin iadesi), mahkemece verilip kesinleşen hükümde, hukuksal hatanın yapıldığının bilahare tesbiti üzerine başvurulan özel nitelikli bir yoldur. Kesin hükmün dokunulmazlığının istisnasını oluşturur. Kesinleşen hükmün, maddi gerçeğe uymadığının anlaşılması halinde düzeltilmesi gerekir. Yargılamanın yenilenmesi ancak kesinleşmiş hükümlerde başvurulacak bir yoldur. Diğer bir anlatımla, kesinleşmemiş hükümlerde bu yola başvurulması imkansızdır. Yargılamanın yenilenmesi davası, herhangi bir süreyle sınırlandırılmamıştır.
Yargılamanın yenilenmesi kurumu, 5271 sayılı CMK.nun 311 ila 323.maddelerde düzenlenmiştir. Yargılamanın yenilenmesi istemi, ilk hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabüle değer olup olmadığına karar verir (CMK.318/1).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
… Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2007 tarih ve 2006/40 esas, 2007/10 karar sayılı hükmünü veren mahkeme heyetinin ” Başkan … (….), Üyeler …. (….) ve …. (….)’den teşekkül ettiği, verilen hükmün Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 11/06/2008 tarihli ve 2008/485 esas, 2008/4895 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği; Yargılamanın yenilenmesine ilişkin hükümlünün isteminin, aynı mahkemenin 19/09/2008 tarih ve 2006/40 esas, 2007/10 karar sayılı ek kararı ile CMK.nun 318/1.maddesi gereğince kabule değer olmadığından reddine karar verildiği; Red kararı veren mahkeme heyetinde; Başkan … …. (….) ile Üyeler … … (….) ve … … (…) isimli hakimlerin bulunduğu,
Hükümlü müdafiinin, yargılamanın yenilenmesi istemine yönelik isteminin, anılan mahkemenin 30/04/2009 tarihli ve 2006/40 esas, 2007/10 sayılı ek kararı ile reddine karar verildiği, bu kararın 05/05/2009 tarihinde hükümlü müdafiine tebliğ edildiği, 11/05/2009 tarihinde ise Giresun Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunduğu, Giresun Ağır Ceza Mahkemesince 12/06/2009 tarihli ve 2009/432 değişik iş sayılı karar ile itirazın reddine karar verildiği, kesin nitelikteki red kararının hükümlü müdafiine 01/07/2009 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
5271 Sayılı CMK.nun 23/3. maddesi uyarınca; Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hakim, aynı işte görev alamaz. Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabüle değer olup olmadığına ilişkin kararın aynı mahkemece, fakat asıl kararı veren başkan ve üyeler dışındaki hakimlerden oluşturulan heyetçe verilmesi gerekir. Asıl kararı veren heyette başkan olarak görev yapan … …. (….)’nun yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar veren heyette de görev alması CMK.nun 23/3.maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu nedenle Yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair kararın ortadan kaldırılmasına ve talebin kabülüne karar vermesi gerekir iken, itirazın reddine karar vermesi usule aykırı olduğu saptanmıştır.
… Ağır Ceza Mahkemesinin 19/09/2008 tarihli ve 2006/40 esas, 2007/10 sayılı yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair karara yönelik itirazın kabülü yerine, reddine ilişkin Giresun Ağır Ceza Mahkemesinin 12/06/2009 tarih ve 2009/432 değişik iş sayılı kararının “Kanun Yararına” bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Yargılamanın Yenilenmesi Emsal Karar – Yargıtay 3.CD 2022/29188 E., 2022/5048 K.
“… Sanık hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 24.05.2017 tarih ve 2017/1377 sayılı iddianamesi ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır. Soruşturma ve sorgu esnasında sanığa müdafii tayin edilmiş, ancak kovuşturma aşamasında sanığın; “savunmasını bizzat yapacağını, müdafii talep etmediğini” beyanı üzerine, sanık müdafii yardımından yararlandırılmaksızın kovuşturma ve istinaf süreçlerinin tamamlandığı ve neticesinde TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53/1-2, 58/9, 63 maddeleri gereğince sanığın, 7 yıl 6 ay hapis cezası ve mükerrirlere özgü infaz rejimi ile cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılaması yapılan sanığın, kovuşturma ve istinaf yargılaması aşamalarında, kendisi bir müdafi seçmediği gibi, CMK’nın 150.
maddesi gereğince de resen bir müdafi görevlendirilmediği, sanığa isnat edilen “silahlı terör örgütü üyeliği” suçunun niteliği dikkate alındığında, CMK’nın 150. maddesinin 3. fıkrası uyarınca Anayasanın 36, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesi ve savunma hakkının korunmasının sağlanması bakımından CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafi tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yargılamaya devamla savunma hakkının kısıtlanarak hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu değerlendirilerek sanık … lehine 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurduğu,
Karar düzeltme talebi ve ekli dosya 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile değişik CMK’nın 308/2, 3. madde ve fıkralarınca Dairemizce incelendiğinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verildi
KARAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme talebinin KABULÜNE,
2-Dairemizin 27.01.2022 gün ve 2021/11999 esas, 2022/282 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Sanığın temyizine ilişkin incelemede;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılaması yapılan sanığın, yargılama aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK’nın 156. maddesi gereğince de re’sen bir müdafi görevlendirilmediği, sanığa isnat edilen “silahlı terör örgütüne üye olma” suçunun niteliği dikkate alındığında, CMK’nın 150. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca hakkında müdafi görevlendirilmesinin zorunlu olduğunun anlaşılması karşısında, Anayasanın 36, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesine aykırı olacak ve savunma hakkının kısıtlanmasını doğuracak biçimde kovuşturmada müdafi hazır bulundurulmaksızın mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle CMK’nın 150/3, 188/1, 197/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, atılı suçlar için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarları, mevcut delil durumu ve bozma nedeni gözetilerek tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
Yargılamanın Yenilenmesi Emsal Karar – Yargıtay 3.CD, 2022/29130E. 2022/6587K.
“… 6126 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Kanunun 50. maddesinin 2. fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
Yasanın düzenlemesinde görüleceği üzere, Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru sonucunda yaptığı yargılama sonucunda üç şekilde karar verebilir;
1-İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığını tespit eder ve ihlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı/kararı ilgili mahkemeye gönderir.
2-Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığını tespit ederek başvurucu lehine tazminat ödenmesine karar verir.
3-Ya da zararın giderilmesi için genel mahkemelerde dava açması için başvurucuya yol gösterir.
Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesine ya da AİHM’ne müracaat edilmiş ve ihlal kararı verilmiş ise yeniden yargılama yapılması mümkündür.
Yenilenme talebinde bulunabilmek için cezanın infaz edilmemiş olması ya da hükümlünün sağ olması şart değildir. Yargılamanın yenilenmesi isteminde hükümlünün bulunabileceği gibi, sağ olmaması halinde eşi, üst veya alt soyu, kardeşleri, şayet bu kişiler mevcut değilse Adalet Bakanı talepte bulunabilir.
Silahlı terör örgütüne üye olmak suçu, suç tarihi ve karar tarihi itibariyle 5237 sayılı TCK’nın 314/2. maddesinde düzenlenmiştir. Örgüte üye olmaktan anlaşılması gereken, örgütü kuranlar veya yönetenler dışında kalmakla beraber, örgütün amaçlarını benimseyerek verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaktır. Failin, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olup olmadığı, bu örgütsel pozisyonun doğrudan doğruya ortaya konulması veya failin eylem ve faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu ya da eylemin niteliğinden hareketle belirlenir.
Silahlı terör örgütlerinin silahlı kanatlarında faaliyet gösteren üyeleri olabileceği gibi, silahsız kanatlarında, kırsalda ya da yerleşim yerlerinde faaliyet gösteren üyeleri de olabilir. Örgüt üyeliğini kabulde asıl olan, failin nerede ve hangi faaliyette bulunduğu değil terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olup olmadığıdır.
Örgüte katılanın örgüte bir katkı sağlaması gerekir. Bu katkının maddi olması ise şart değildir. Kişinin verilen görevleri yerine getirmeye hazır olması da örgütü güçlendiren bir durumdur. Bu kişinin sadece varlığı bile üye olmak için yeterli olacaktır. Böylece örgüte üye olma fiili, örgüte kendi gücünü, enerjisini sunma, istendiği zaman kendisinden yararlanılabileceğini kabul etme, örgütü en azından potansiyel olarak güçlendirme şeklinde açıklanabilir.
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; hükümlü/sanık hakkında Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2018 tarih ve 2017/559, 2018/22 sayılı kararıyla silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 314/2 maddesi gereğince mahkumiyet kararı verildiği, istinaf başvurusu üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 2. Ceza Dairesinin 10.05.2018 tarih ve 2018/1192 esas, 2018/1528 karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, bu kararın da (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 02.04.2019 tarih ve 2018/6431 esas, 2018/59858 karar sayılı ilamıyla düzeltilerek onandığı, iş bu karara ilişkin hükümlü/sanık tarafından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluna gidildiği, Anayasa Mahkemesinin 03.02.2020 tarihli 2019/24034 başvuru nolu, … kararında, Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğinin belirtildiği, iş bu karar gereği Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.03.2022 tarihli ve 2017/559- 2018/22 sayılı ek kararıyla CMK’nın 318/1 maddesi uyarınca yargılanmanın yenilenmesine karar verildiği, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yeniden yargılama neticesinde ise, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2018 tarih ve 2017/559, 2018/22 sayılı kararıyla hükümlü/sanık hakkında verilen 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun madde 5/1, TCK’nın 53/1,2,3, 58/6-9, 63 maddeleri uyarınca verilen mahkumiyetine ilişkin kararın aynen onaylanmasına karar verilmesi gerekirken, yeniden hüküm kurulmak suretiyle CMK’nın 323/1 maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı, hükümlü/sanık ve müdafiinin temyiz talebi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün sair yönleri incelenmeksizin belirtilen nedenlerle,
CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükümlü/sanık ve müdafiinin tahliye istemlerinin REDDİNE, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”
Sıradaki Makelemiz : Ankara Ceza Avukatı