Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi

Hakaret suçu savunma dilekçesi, bir kişinin kendisine yöneltilen hakaret suçlamasına karşı savunmasını içeren, hukuki gerekçelerle desteklenen ve mahkemeye sunulan resmi bir belgedir.
Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenen ve kişilerin onur, şeref ve saygınlığını korumayı amaçlayan bir suç türüdür. Suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı mahkemeler tarafından titizlikle değerlendirilirken, sanıklar savunmalarını güçlü bir şekilde sunmalıdır. Hakaret suçu nedeniyle yargılanan kişilerin en önemli adımlarından biri, doğru bir savunma dilekçesi hazırlamaktır. Savunma dilekçesi, olayın tüm detaylarını içermeli, hukuki dayanaklarla desteklenmeli ve sanığın suçsuzluğunu veya eylemin hukuka uygunluğunu ortaya koymalıdır.
Hakaret suçu savunma dilekçesi hazırlanırken öncelikle olayın gelişimi açık ve net bir şekilde anlatılmalıdır. Suçlamaya konu olan sözlerin hangi bağlamda söylendiği, taraflar arasındaki geçmiş ilişkiler ve olayın gerçekleşme koşulları detaylı olarak açıklanmalıdır. Ayrıca, dilekçede herhangi bir hakaret kastının bulunmadığı veya ifadelerin eleştiri sınırları içinde kaldığı gibi hususlara vurgu yapılmalıdır. Eğer hakaret iddiası, yanlış anlaşılmadan kaynaklanıyorsa veya söz konusu ifadeler tahrik edici bir durum sonucunda söylenmişse, bu gibi hususlar hukuki dayanaklarla dilekçeye eklenmelidir.
Son olarak, Hakaret suçu savunma dilekçesi hukuki normlara uygun ifadeler kullanılmalı ve Yargıtay içtihatlarıyla desteklenen bir savunma sunulmalıdır. Hakaret suçuna ilişkin emsal kararlar incelenerek, benzer durumlarda mahkemelerin nasıl karar verdiği dilekçeye eklenebilir. Eğer mevcut deliller sanığın lehine bir durum ortaya koyuyorsa, bunların da güçlü bir şekilde vurgulanması savunmayı güçlendirecektir. Tüm bu unsurlar dikkate alındığında, etkili bir savunma dilekçesi hazırlanarak kişinin hukuki haklarını en iyi şekilde koruması mümkün olacaktır.
Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi Örneği
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE;
İSTANBUL …. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO : 2024/….. Esas
KARAR NO : 2025/……. Karar
SANIK : ……
MÜDAFİ : REFORM HUKUK
KATILAN :
KONU : Ankara … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2025/…. karar sayılı gerekçeli kararına karşı istinaf yoluna başvurumuz hakkındadır.
İTİRAZ EDİLEN KARAR
Ankara ….. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …….. tarihli kararı ile müvekkil ……….’in “Tehdit ve Hakaret” suçlarından mahkûmiyetine karar verilmiş ve hapis cezasına hükmedilmiştir. Bu karar, maddi gerçeğe ve hukuka aykırı olup istinaf yoluna başvurulmasını gerektirmektedir.
MÜVEKKİLİN KİŞİSEL DURUMU
Müvekkil ……….., eğitimli, toplum içinde saygın bir birey olup, uzun yıllardır devlet memuru olarak çalışmaktadır. Aile hayatı düzenli olup, biri iki yaşında diğeri yedi yaşında… küçük çocuğu bulunmakatadır. Eşinin de devlet memuru olarak görev yaptığı, toplum içinde olumlu bir imaj sergileyen bir birey olduğu bilinmektedir. Ayrıca müvekkil yetiştirme yurtlarında büyümüş, …………. çerçevesinde memur olarak atanmıştır. Müvekkilin hayatı boyunca şiddete meyilli olmadığı, göz önünde bulundurulmalıdır.
OLAYIN GELİŞİMİ
Olay, müvekkilin müşteki ile aynı apartmanda yaşadığı dönemde uzun süredir devam eden komşuluk problemlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Katılanın sürekli olarak müvekkil ve ailesine yönelik sözlü tacizlerde bulunduğu, apartmandaki diğer komşular tarafından da bilinen bir gerçektir. Müvekkilin eşi, yaşanan tartışmaların ardından katılanın beraber yaşadığı ….. kendisine kapıyı sert bir şekilde çarpması sonucu yaralanmıştır. Müvekkil akabinde katılanla konuşmaya gittiğinde ; aynı evde beraber yaşadığı ……………. kapıyı açmış “bi si.. git ya …. nesin?” dediğinde …….. “….”, “ben gerekeni yapıcam, ………..” demiştir. Ve daha sonra müvekkile küfür ve tehditler savurmaya başlamıştır. Bunun üzerine müvekkil, yaşadığı şok ve öfke ile sözlü bir tepki göstermiş olabilir, ancak bu tepkinin tehdit niteliğinde olmadığı açıktır. Kaldı ki katılan ve beraber yaşadığı kişi olayı başlatan taraftır. Ve asıl karşı taraf müvekkile küfür ve hakaretler savurmuştur. Olay günü, müvekkil olayın doğrudan bir tarafı olmamasına rağmen, eşine yapılan saldırıyı gördüğünde sinirlerine hâkim olamamış ve duygusal bir tepki vermiştir. Ancak, müştekinin iddia ettiği gibi doğrudan ve bilinçli bir tehdit söz konusu değildir. İlk derece mahkemesince bu hususlar irdelenmeden ceza verilmiştir.
AÇIKLAMALAR:
Mahkeme Kararının Hatalı ve Hukuka Aykırı Yönleri
Ankara … Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen …… tarihli kararda, müvekkilimiz ….’in ” Tehdit ve Hakaret” suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir. Ancak, mahkeme kararı eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeler içermektedir. Kararda, olayın tüm yönleriyle değerlendirilmediği, delillerin yanlış yorumlandığı ve müvekkilimizin eylemleri münferit olarak değerlendirildiği, bilakis olayı başlatan ve karşılıklı söz dalaşına sürükleyen taraf katılan olduğu gerçeği göz ardı edilmiştir.
Müvekkilin Olaydaki Konumu ve Haksız Tahrik Hususu
Mahkeme, olayda müvekkilimiz ……’in eşinin fiziksel saldırıya uğraması ve eşinin burnunun kanaması gibi hususları göz ardı ederek, olayı salt tek taraflı bir suç işleme durumu olarak değerlendirmiştir. Oysa, olayın gelişimi incelendiğinde, müvekkilimizin eşi …..’in, katılan ……’in aynı evde beraber yaşadığı …… tarafından fiziksel saldırıya uğradığı ve burnunun kanadığı tespit edilmiştir. Müvekkilimizin bu durumu görerek duygusal tepki vermesi, olayın doğal bir sonucu olup, bu durumun haksız tahrik kapsamında ele alınması gerekmektedir. Ancak mahkeme bu gerçeği göz ardı etmiş ve eksik inceleme ile karar vermiştir.
Tanık Beyanlarındaki Çelişkiler ve Delil Değerlendirme Hatası
Tanık beyanları nazara alındığında; tanıklardan birinin “…….” diğerinin ise “……” dediği açıkça çelişkili olduğu görülmektedir. Çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur. Çelişki şüpheye sebebiyet verir ve şüpheden de katılan değil sanık yararlanır. Nitekim şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince müvekkil lehine beraat hükmü kurulması gerekirken verilen cezada hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan ………….. ifadesinde; “……………………” şeklinde beyanda bulunmuştur. Beyanda açıkça görüldüğü üzere müvekkilimle katılanın tartıştıklarını gördüğünü söylemiş ancak karşı tarafın hangi sözleri söyleyerek tartıştığı hususunda bir beyanda bulunmamıştır. Mahkeme, bu çelişkilere rağmen sanığın aleyhine bir karar tesis etmiş olup, ceza hukukunun temel ilkeleri gereği, şüpheden sanık yararlanır ilkesi göz ardı edilmiştir.
Katılanın İfadelerindeki Çelişkiler Sorgulanmamış Ve Çelişkiler Giderilmemiştir. Olayın Karşılıklı Geliştiği Müvekkil Aleyhine Göz ardı Edilmiştir.
Katılan “Şikayetçiyim davaya katılmak istiyorum olay nedeniyle ben kaldığım lojmandan taşınmak zorunda kaldım sanığın hakaret ve tehditleri yüzünden taşınmak zorunda kaldım kendisi benim üst kat komşum olurdu ……….. beni darp etti ” …… ” şeklinde hakaret ve tehditlerde bulundu uzlaşmak istemiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur. Beyanlar çelişkilidir bu çelişkiler giderilmeden verilen istinafa konu kararın hukuka uyarlığı bulunmamaktadır. Beyanlardaki çelişkiler şu şekildedir:
Olayda katılanın darp edildiğine ilişkin hiç bir delil, tanık anlatımı veya doktor raporu yoktur. Tanık polis memurlarının da darp edilme olayına ilişkin bir beyanı yoktur. Zaten böyle bir eylem de olmamıştır.
Olayın gelişimi tanık ifadeleriyle de sabit iken, katılanın “…………” ifadesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Mahkeme tarafından bu durum gereği gibi irdelenmemiştir. Suça konu olayın başlangıcı, gelişimi ve sonucu bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekirken, yalnızca sonuç anından ceza verilmesi hakkaniyetsizdir.
Katılan “……………………” beyanında bulunmuştur.
Müvekkil yukarıda anlatılan olaylar neticesinde katılanla konuşmaya gittiğinde ; aynı evde yaşadığı ……….. kapıyı açmış “bi siktir git ya şizofrenmisin nesin?” dediğinde ……………. “…….”, “…. yapıcam, ………. görecekler” demiştir. Ve daha sonra müvekkile küfür ve tehditler savurmaya başlamıştır. İlk derece mahkemesince bu hususlar irdelenmeden ceza verilmiştir.
Hukuki Dayanakların Genişletilmesi ve İçtihatlara Aykırılık
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 129. maddesine göre, hakaretin karşılıklı olduğu durumlarda cezada indirime gidilmesi veya cezanın kaldırılması öngörülmektedir. Olayda, müştekinin de müvekkile yönelik ağır hakaretlerde bulunduğu gözetildiğinde, mahkemenin 129. maddeyi tam olarak uygulamaması hukuka aykırıdır. Ayrıca, Yargıtay içtihatlarına göre yalnızca çelişkili tanık ifadeleri ve müştekinin tek taraflı beyanları üzerine ceza verilmesi adil yargılama hakkını ihlal etmektedir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2017/2145 Esas, 2018/3456 Karar). Bu sebeple, mahkemenin verdiği karar hukuka aykırıdır.
Müvekkilimizin Toplumsal ve Ailevi Durumu
Müvekkilimiz …………., biri bebek olmak üzere iki çocuğun annesidir. .. yaşındaki diğer çocuğu ise annesine bağımlı olup, annenin yokluğu çocuklarının psikolojik ve fiziksel gelişimleri açısından telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracaktır.
SONUÇ ve TALEP:
Yukarıda arz edilen nedenlerle, Ankara ….. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen …… tarihli ve 2025/…. sayılı;
Yerel mahkeme kararının KALDIRILARAK ;
-Hükmün sanık müvekkil lehine bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine;
-Hükmün bozulması yerine, davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilirse; ilk derece mahkemesinin hükmünün KALDIRILMASINI, müvekkile atılı suçlardan beraat kararı verilmesini, veyahut duruşmalı yapılacak ise istinaf incelemesi neticesinde YENİDEN HÜKÜM KURULARAK müvekkillerin beraat kararı verilmesini arz ve talep ederim.
REFORM HUKUK