Askeri HukukEmsal Kararlar

Rütbenin Geri Alınması Cezası – iptal Davası

Güncel 2024

Rütbenin Geri Alınması Cezası – iptal Davası , Türk Silahlı Kuvvetlerinden Çıkarma cezasını almayı gerektiren hallerde verilen bir ceza türü olup özgü ceza niteliğindedir.

Rütbenin geri alınması cezasının özgü ceza olmasının nedeni, hükmün yalnızca “Erbaş” statüsünde bulunan askerleri kapsamasıdır.

Rütbenin Geri Alınması Cezası - iptal Davası
Rütbenin Geri Alınması Cezası – iptal Davası

Rütbenin Geri Alınması Cezası Kime Verilir?

1632 Sayılı Askeri Ceza Kanunu m35/1 hükmüne göre rütbenin geri alınması cezası yalnızca Erbaş statüsünde bulunan askerleri kapsamaktadır. Dolayısıyla rütbenin geri alınması cezasını gerekli kılan hallerin var olması ile birlikte bu hallere sebep olan kişinin Erbaş olmaması halinde rütbenin geri alınması cezası verilemez.

Erbaş Kimdir?

211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu m.3/a-2 hükmüne göre erbaş, ihtiyaçları Devlet tarafından üstlenilen ve temin olunan onbaşı ve çavuş rütbelerini haiz olan askerdir.

  • Onbaşı
  • Çavuş

Rütbenin Geri Alınması Cezası Hangi Hallerde Verilir?

Rütbenin geri alınması cezası, Askeri Ceza Kanunu m.35’in m.30’a atıf yapması nedeniyle m.30’da yer alan yazılı hallerin varlığı halinde verilir. Dolayısıyla Erbaş statüsünde bulunan askeri bir personelin Askeri Ceza Kanunu m.30’da yazılı halleri gerçekleştirmesi halinde hakkında Rütbenin Geri Alınması cezası tatbik olunur. Erbaş hakkında m.30’da öngörülen Türk Silahlı Kuvvetlerinden Çıkarma cezası uygulanamaz.

Önemle belirtilmelidir ki Rütbenin Geri Alınması Cezası, Askeri Ceza Kanunu m.30 ve m.35’te belirtildiği gibi mahkemece asıl ceza verilirken hükmedilmemiş olsa dahi idare tarafından re’sen uygulanmaktadır. Dolayısıyla şartların oluşması ile beraber rütbenin geri alınması cezasının uygulanabilmesi için mahkeme hükmü şart değildir.

Askeri Ceza Kanunu m.30’da yer alan yazılı halleri şöyle sıralandırabiliriz:

Cezanın Miktarına Göre Zorunlu Olarak Rütbenin Geri Alınması
Askeri Ceza Kanunu m.30/1-A’ya göre taksirli suçlar hariç olmak üzere askeri personelin 1 seneden fazla hapis cezası ile hükümlü olması halinde m.30 hükmüne göre cezalandırılması gerekmektedir. Mahkemece asli ceza (hapis, adli para cezası vb) verilirken fer’i nitelikte olan rütbenin geri alınması cezasına ilişkin mahkeme hükmünde bir ifade geçmese dahi Erbaş askerin rütbesi geri alınır.

Burada önemle belirtilmesi gereken husus, askerin almış olduğu cezaya sebep olan suçun manevi unsurudur. Askeri personel, taksirle bir suç işlemiş olsa ve karşılığında 1 yıldan fazla cezaya örneğin 10 yıl cezaya hükmedilmiş olsa bile bu hükme dayanarak rütbesi geri alınamaz. Dolayısıyla bu başlık altında gerçekleştirdiğimiz değerlendirmeye göre askeri personele rütbenin geri alınması cezasının verilebilmesi için:

  • Askeri personelin suçu kasıtlı olarak işlemiş olması
  • Askeri personelin işlediği suç karşılığında mahkemece hükmedilecek cezanın 1 yıldan az olmaması

İşlenen Suçun Tipine Göre Zorunlu Olarak Rütbenin Geri Alınması
Askeri Ceza Kanunu m.30/1-B’ye göre, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla ve aşağıda ayrıca sayacağımız diğer suçlarda erbaşın rütbesinin geri alınması gerekmektedir. Yukarıda açıkladığımız gibi mahkemece asıl cezaya hükmedilirken hükümde rütbenin geri alınması cezasına ilişkin bir ifade olmasa bile Erbaşın rütbesi geri alınır.

Devletin Şahsiyetine Karşı İşlenen Suçlar Nelerdir?

Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar, 765 Sayılı Türk Ceza Kanununun 125 ile 173’üncü maddeleri arasında yer almaktaydı. Ancak daha sonra yürürlüğe giren 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda böyle bir başlık kullanılmamıştır. Bununla birlikte aşağıda saymış olduğumuz 5237 Sayılı Kanunda yer alan suçlar, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar olarak kabul edilmektedir. Bunlar:

  • Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (TCK m.302-308)
  • Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (TCK m.309-316)
  • Milli Savunmaya Karşı Suçlar (TCK m.317-325)

Aynı madde hükmünün devamında yer alan ifadeye göre birtakım yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçlar dolayısıyla Erbaş, işlemiş olduğu suçun asli cezasına ek olarak rütbenin geri alınması cezası da alır. Bu husus mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa dahi Erbaşın rütbesi geri alınır. Maddede adı geçen yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçlar şu şekilde sıralanmıştır:

  • Basit ve Nitelikli Zimmet (TCK m.247, Askeri Ceza Kanunu m.131)
  • İrtikap (TCK m.250)
  • Rüşvet (TCK m.252)
  • Hırsızlık (TCK m. 141-142, Askeri Ceza Kanunu m.131-132)
  • Dolandırıcılık (TCK m.157-158-159)
  • Sahtecilik (TCK m.197-199-202-204-207)
  • İnancı Kötüye Kullanma (TCK m.155)
  • Dolanlı İflas (TCK m.161)

Madde metninde suçlar bu şekilde sıralanmış olmakla birlikte hükmün sonunda “… gibi” terimi geçirilmek sureti ile geniş bir kapsam oluşturulmuştur. Dolayısıyla yukarıda sayılan suçların haricinde olup da yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suç kapsamına giren diğer suçlar için de bu hüküm uygulama alanı bulacaktır. Ancak birkaç sene önce kapatılmış olan Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ile Yargıtayın yerleşik içtihadına göre yalnızca madde metninde sayılan suçlar bu hüküm kapsamında olup “… gibi” terimine dayanarak başkaca suçlar bu hüküm kapsamına alınmamıştır. (bkz. AYİM 1.D., 10.04.2006, E.2005/890, K.2006/361; AYİM Dergisi 22; ÇELEN Orhan, Askeri Ceza Kanunu Şerhi, Cilt 1, s.204-205)

Tüm bu sayılan suçlara ek olarak Askeri Ceza Kanunu m.30/1-B’nin devamında yer alan diğer suçlar ise şunlardır:

İstimal ve İstihlak Kaçakçılığı Hariç Kaçakçılık Suçları (5607 Sayılı Kaçakçılık Kanunu)
(İstimal, kullanma demektir; istihlak ise tüketme demektir. Yani kişinin tek başına kullanmak ve tüketmek amacına yönelik olarak kaçakçılık suçunu işlemiş olması hali, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılma sebebi olarak kabul edilmemiştir.)

  • Resmi İhale ve Alım Satımlara Fesat Karıştırma Suçu (TCK m.235)
  • Devlet Sırlarını Açığa Vurma Suçu (TCK m.326-339)

Erbaş Askerin Rütbesinin Geri Alınması için Hakimin Takdir Yetkisinin Bulunduğu Suçlar

Askeri Ceza Kanunu m.30/2,

“Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askeri mahkemelerce üç aydan fazla hapis cezası ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilebilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.

Ancak askeri mahkemelerin kapatılması dolayısıyla askeri mahkemece verilecek ceza da olmayacağı için bu hükmün uygulanabilir tarafı kalmamıştır. Bununla birlikte adli yargı ceza mahkemelerince verilecek cezaya göre bu hükkmün uygulanması, Suçta ve Cezada Kanunilik ilkesi ile bağdaşmayan bir sonuç yaratacaktır. Dolayısıyla kanun koyucu tarafından bu boşluğun doldurulması gerekmekte, doldurulmaması halinde ise bu hükme dayanarak ceza verilmemesi gerekmektedir.

Erbaşların Rütbeleri Başka Hangi Hallerde Geri Alınır?

Askeri Ceza Kanunu m.71 hükmüne göre firar ve izin tecavüzü suçlarından hüküm giyen Erbaş askerlerin de rütbeleri geri alınır.

  • Firar
  • İzin Tecavüzü

Rütbenin Geri Alınması Cezasının Sonuçları Nelerdir?

1632 Sayılı Askeri Ceza Kanunu m.35/2 hükmüne göre rütbesi geri alınan erbaşın;

  • Rütbesi geri alınarak “Er” statüsüne getirilir.
  • Özel kanunlarca saklı tutulanlar hariç olmak üzere askeri hizmetten doğan bütün haklarını kaybeder.
Rütbenin Geri Alınması Anayasa Mahkemesi Kararı (Esas Sayısı : 2000/34, Karar Sayısı : 2005/91)

Dava dilekçesinde, rütbesi geri alınarak erliğe indirilen kişinin, bu haliyle kışla içerisinde görev yapacağı için bu cezanın utancını devamlı taşıyacağı, bu yetmezmiş gibi bir de, ikinci bir ceza niteliğinde olan ve günümüz çağdaş demokrasi anlayışında yeri olmayan, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza veya muameleye tabi tutularak tüm kıt’a personeli huzurunda rütbesinin sökülmesi ve onurunun ağır derecede zedelenmesinin çağdaş bir ceza yöntemi olmadığı, bu ceza infaz şeklinin, AnaYasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasındaki “… kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz” hükmüne açıkça aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Erbaşlar hakkında, rütbenin geri alınması cezasının uygulanmasını gerektiren hallerin neler olduğu, 1632 sayılı Askerî Ceza Kanunu’nun 35. maddesinin birinci fıkrasında aynı Kanun’un 30. maddesine atıf yapılarak düzenlenmiştir. Ayrıca, Askerî Ceza Kanunu’nun 71. ve 153. maddelerinde yer alan suçlan işleyen erbaşlar hakkında da rütbenin geri alınması cezası uygulanacaktır.

İptali istenilen yasa kuralı, rütbenin geri alınması cezasının infazı şeklini düzenlemekte ve değişiklik öncesinde yasada yer almayan yeni bir hükme yer vermektedir. Buna göre, rütbenin geri alınması cezası, “… cezalının rütbesinin kıt’ası huzurunda sökülmesi suretiyle yerine getirilir.”

Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz “ denilerek, bireyi başkalarının ya da kendisinin gözünde küçük düşüren, insan haysiyetiyle bağdaşmayan veya onur kırıcı ceza ya da muameleye tabi tutulamayacağı öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere, insan haysiyeti kavramı insanın ne durumda hangi şartlar altında bulunursa bulunsun sırf insan oluşunun kazandırdığı değerin tanınmasını ve sayılmasını anlatır. Bu kavramın gelişmesi ve yerleşmesi çok uzun bir zaman almış, prangabentlik, teşhir, boyunduruk, dayak gibi cezaların kaldırılması bu sayede mümkün olabilmiştir. Bu bağlamda, örneğin, işlediği bir suç nedeniyle bireyin dayak, teşhir vb. bedensel ceza ya da muamelelere maruz bırakılması insan onuruyla bağdaşmaz. Keza, aleni infaz uygulaması, suçlunun ıslahını hedef alan modern ceza siyaseti anlayışı çerçevesinde demokratik hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmaz.

Erbaşlar hakkında, bir kısım askerî suçlardan mahkûm olmaları halinde buna bağlı olarak rütbelerinin geri alınması cezası da verilmekte ve bu ceza, cezalının kıtası huzurunda rütbesinin sökülmesi suretiyle yerine getirilmektedir. Rütbenin geri alınması cezasının bu şekilde infaz edilmesi aynı zamanda cezalının teşhir edilmesi sonucunu da doğurmaktadır. Oysa, suçlunun teşhir edilmesi, modern ceza hukuku anlayışıyla bağdaşmadığı gibi Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan kimsenin insan onuruyla bağdaşmayan bir ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı yolundaki ilkeye de aykırı bulunmaktadır.

Rütbenin Geri Alınması Karar Örneği

Danıştay 5. Dairesi 2022/16533E, 2023/1008K (Askeri Ceza Kanunu 35. Madde)
Sağlık Bilimleri Üniversitesi … Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışmakta iken Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın 21/05/2020 tarihli kararı ile kamu görevinden doğrudan ihraç edilen davacının rütbelerinin geri alınması ve Asker alma Kanunu’na tabi tutulmasına ilişkin Milli Savunma Bakanlığı’nın … tarih ve …sayılı işleminin iptali ile parasal haklarının iadesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının durumunun değerlendirilmesinde ceza yargılamasında yer alan bilgi ve belgeler ile davalı idarece Mahkememize sunulan “gizli” ibareli belgeler göz önüne alındığında ve askeri hizmetin hassasiyeti birlikte değerlendirildiğinde; hakkında ceza yargılamasında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ceza yargılaması devam eden davacının bu yapıyla irtibatlı ve iltisaklı olduğu değerlendirilmesi suretiyle rütbesinin geri alınmasına ve Asker Alma Kanunu’na tabi tutulmasına ilişkin tesis olunan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

Milli Savunma Bakanlığı’nda görev yapan davacı tarafından, “rütbesinin geri alınmasına” ve Askere Alma Kanunu’na tabi tutulmasına ilişkin …tarih ve …sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada verilen kararın, 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde sayılan temyiz edilebilecek kararlar arasında yer almadığı, her ne kadar istinaf mahkemesi tarafından kararda Danıştay temyiz yolu açık olmak üzere denilmişse de söz konusu kararın istinaf incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiği açıktır. Bu durumda, istinaf incelemesi sonucunda kesinleşen kararın temyizen incelenmesine kanunen imkan bulunmadığı belirtilerek verilen temyiz isteminin incelenmeksizin yolundaki temyize konu karar temyiz edilebilecek kararlar arasında yer almamaktadır.

Rütbenin Geri Alınması İptal Davası

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2005/469E, 2005/1023K (Rütbenin Geri Alınması Örnek Dilekçe)
Davacı, 06.04.2005 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; hakkında Adana 3 üncü Asl.Cz. Mahkemesinin ceza verdiği suçtan mahkumiyet halinin, 1632 sayılı As.C.K.nun 30/B maddesinde yazılı “Türk Silahlı Kuvvetlerinden Çıkarmayı gerektiren bir suç ise de, mahkumiyetinin ertelenmiş olduğunu, ertelenmiş hükümlülüklerin bu madde kapsamında bulunmadığını, Adana 3 üncü Asl.Cz.Mah.nin ceza verip ertelediğini, suç tarihi olan 21.02.2000 tarihinde yürürlükte olan As.C.K.nun 35/B maddesi kapsamında cezanın 6 aydan az olması nedeniyle “Rütbenin geri alınmasını gerektirmesi”, 26.05.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4551 sayılı yasanın “Rütbenin geri alınması” cezasını içeren, As.C.K.nun 35 inci maddesini yürürlükten kaldırması, aynı yasayla yürürlüğe giren As.C.K.nun 30 uncu maddesindeki “Türk Silahlı Kuvvetlerinden Çıkarılma” cezasının ise aleyhe olması nedeniyle, fer’i ceza uygulamasının hukuki dayanağı bulunmadığını, açığı kaldırılıp göreve iade edildikten 1 yıl 10 ay sonra hakkında ayırma işlemi tesis edilmesinin idarenin istikrar ve güven ilkesini zedelediğini, idari istikrar ilkesi bakımından da işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek hakkında tesis edilen Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma işleminin iptalini öncelikle yürütmenin durdurulmasını talep ve dava etmiştir.

Davacı hakkında dolandırıcılık suçundan dolayı kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün mevcudiyeti sebebiyle 926 sayılı Kanunun 94/c maddesi gereği Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesildiği, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunun 94/c maddesinde “ertelenmiş” olsa bile dolandırıcılık suçundan dolayı verilen mahkumiyet hükmünün resen ayırma işleminin tesisi için geçerli bir sebep oluşturduğunun açık olduğu, dolayısıyla bu suçtan hükümlü davacı hakkında davalı idarece Ceza Mahkemesinin dolandırıcılık suçundan kesinleşmiş mahkumiyet kararına dayanarak tesis ettiği dava konusu ayırma işleminin hukuka aykırı bir yönünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Rütbenin Geri Alınması Cezası ve İptal Davası konusunda hukuki destek istiyorsanız Ankara Askeri Ceza Avukatlarımız ile hemen iletişime geçebilirsiniz.

Sıradaki Makelemiz : Ankara Ceza Avukatı

Reform Avukatlık Bürosu

Avukat Nalan KURU ve Av. Gökhan Yılmaz tarafından 2015 yılında kurulmuş olup, Çankaya/Ankara’da bulunan avukatlık ofisinde faaliyet göstermektedir. Reform Ankara Hukuk Bürosu özellikle kamu hukuku ve özel hukuk alanında tecrübeli kadrosuyla hukuki ihtilafların çözümü noktasında hizmet vermektedir. Mesleğimizi yapmaktayken ön yargısız bir şekilde, dürüst , şeffaf , hızlı , iletişim halinde ve sonuç odaklı hareket etmekteyiz. Reform Hukuk ve Danısmanlık Bürosu Ankara , uzun yıllara dayanan tecrübesi ile gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyet gösteren müvekkillerine hukukun birçok farklı alanında danısmanlık ve dava takibi hizmetleri veren bir hukuk bürosudur. Büromuz farklı uzmanlık alanlarında akademik basarı göstermis profesyonel avukatlardan olusmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
ARAYIN