Ölen Kişiye Haciz Gelir Mi?

Ölen Kişiye Haciz Gelir Mi? sorusu sıklıkla sorulan sorulardan biri olup makalemizde bu soruya ilişkin detaylı bilgilere yer verilmiştir.
Bir kişinin vefat etmesiyle birlikte, onun malvarlığı, hak ve borçları “tereke” adı verilen bir bütün haline gelir. Hukuk sistemimizde ölüm, kişinin fiil ehliyetini ortadan kaldırır; yani ölen kişi artık borçtan dolayı taraf olamaz ve hakkında yeni bir haciz işlemi uygulanamaz.
Ancak bu durum, borçların tamamen ortadan kalktığı anlamına da gelmez. Çünkü Türk Medeni Kanunu’na göre, bir kimsenin ölümüyle birlikte onun malvarlığı mirasçılara geçer. Bu nedenle “ölen kişiye haciz gelir mi?” sorusunun cevabı, doğrudan mirasın reddedilip reddedilmediğine bağlıdır.
Eğer miras reddedilmemişse, borçlar da tereke ile birlikte mirasçılara geçer ve icra takibi bu defa mirasçılar adına devam eder. Ancak reddi miras yapılmışsa, mirasçılar borçtan sorumlu tutulamaz ve haciz işlemi hiçbir şekilde mirasçılara yöneltilemez.
Dolayısıyla ölen kişiye haciz gelmez; fakat kişinin bıraktığı tereke üzerindeki borçlar, mirasın kabulü halinde mirasçılara yönlendirilebilir. Bu süreçte önemli olan, mirasçıların zamanında gerekli işlemleri yapması ve haklarını korumasıdır.
Ölüm Halinde Borçların Hukuki Durumu
Bir kimsenin ölümü, yalnızca onun fiziksel varlığını değil, aynı zamanda hukuki kişiliğini de sona erdirir. Ancak bu durum, borçların ortadan kalktığı anlamına gelmez. Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesine göre, “Miras, miras bırakanın ölümüyle birlikte mirasçılara geçer.” Bu nedenle, ölen kişinin sağlığında doğmuş ve halen devam eden borçları, ölüm anında tereke adı verilen miras bütünü içinde yer alır.
2.1. Terekenin (Miras Malvarlığının) Hukuki Niteliği
Tereke, ölen kişinin hem aktif malvarlığı unsurlarını (taşınmazlar, banka hesapları, alacaklar vb.) hem de pasif borçlarını kapsar. Yani miras sadece mallardan değil, aynı zamanda borçlardan da oluşur. Bu sebeple, mirasçılar mirası kabul ettiklerinde yalnızca malları değil, borçları da devralmış olurlar.
2.2. Borçların Mirasçılara Geçişi
Mirasçıların sorumluluğu, mirası kabul veya reddetme tercihlerine göre değişir:
- Miras kabul edilirse, borçlar da mirasçılara geçer ve her mirasçı, kendi payı oranında sorumlu olur.
- Reddi miras yapılırsa, mirasçılar borçlardan tamamen kurtulur ve tereke devlet tarafından tasfiye edilir.
Bu durumda, ölen kişinin borçları artık kişisel olarak ona yöneltilemez, çünkü kişi hukuken artık mevcut değildir. Ancak miras kabul edilirse, borçların takibi artık mirasçılar aleyhine yapılabilir.
2.3. İcra Hukuku Bakımından Durum
Borçlunun ölümü halinde, İcra ve İflas Kanunu uyarınca icra takibi kendiliğinden durur. Takibe devam edilebilmesi için, icra müdürlüğüne ölüm belgesi sunulduktan sonra, mirasçıların kim olduğu tespit edilir ve takip “mirasçılar” adına yenilenir.
Bu noktada, icra dairesi yeni bir haciz kararı almaz; mevcut dosya, sadece taraf sıfatı değiştirilerek mirasçılara yöneltilir. Ancak reddi miras yapılmışsa, icra takibi devam ettirilemez.
3. Ölümden Sonra İcra Takibi Yapılabilir mi?
Bir kişinin vefatı halinde, onun adına yürütülen icra takibi hukuken devam edemez. Çünkü ölümle birlikte borçlunun taraf sıfatı sona erer. Bu durum, İcra ve İflas Kanunu (İİK) uyarınca takibin geçici olarak durmasına yol açar. Ancak bu, borcun tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Ölüm sonrası icra takibinin nasıl devam edeceği, mirasın reddedilip reddedilmemesine göre belirlenir.
3.1. İcra Takibi Ölümle Kendiliğinden Durur
Borçlunun ölümü halinde, devam eden tüm icra işlemleri (örneğin maaş haczi, taşınır veya taşınmaz üzerindeki işlemler) kendiliğinden durur. İcra dairesi, ölüm bilgisini öğrendiğinde, dosyaya “muris vefat ettiği için takip durdurulmuştur” şerhini düşer. Bu aşamada alacaklının yapabileceği en önemli işlem, mirasçıların kim olduğunu tespit etmek ve takibi onların adına sürdürmektir.
3.2. Takibin Mirasçılara Yöneltilmesi
Mirasçılar belirlenince, icra dairesi mevcut dosyayı mirasçılar adına yeniler.
Bu aşamada:
- Mirasçılara yeni bir ödeme emri gönderilir,
- Borcun ödenmemesi halinde takip mirasçılara karşı yürütülür.
Ancak burada önemli bir ayrım vardır: mirasçılar, borçtan yalnızca miras payları oranında sorumludur. Yani mirasın tamamı üç kişi arasında paylaşılıyorsa, her biri yalnızca kendi payı kadar borçtan sorumlu olur.
3.3. Redd-i Miras Halinde Takip Sona Erer
Eğer mirasçılar, kanunda öngörülen üç aylık süre içinde reddi miras beyanında bulunmuşlarsa, icra takibi artık hiçbir şekilde mirasçılara yöneltilemez. Bu durumda tereke, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir (TMK m.612) ve borçlar tereke mallarıyla sınırlı olarak ödenir. Yani alacaklı, mirasçıların kişisel malvarlığına haciz koyamaz.
3.4. İcra Takibi Yeniden Başlatılabilir mi?
Evet, miras kabul edilirse icra takibi yeniden başlatılabilir. Alacaklı, borçlunun ölümünü öğrendikten sonra mirasçılara karşı yeni bir ödeme emri göndererek takibi devam ettirebilir. Bu süreçte, icra dairesi tarafından yapılacak her işlem mirasçılara toplu veya ayrı ayrı tebliğ edilir.
Ölüm sonrası icra takibi, borcun sona erdiği anlamına gelmez. Ancak takibin şekli değişir.
Borçlunun ölümüyle birlikte:
- İcra takibi durur,
- Mirasçılar belirlenir,
- Miras kabul edilirse takip yeniden başlatılır,
- Redd-i miras yapılmışsa takip tamamen sona erer.
Dolayısıyla “Ölen kişiye haciz gelir mi?” sorusunun bir devamı olarak, ölümden sonra icra takibi yapılabilir; ancak yalnızca miras kabul eden mirasçılar aleyhine.

4. Mirasçılar Ölenin Borcundan Sorumlu mu?
Bir kişinin ölümüyle birlikte onun tüm malvarlığı, yani aktif (mal ve alacaklar) ile pasif (borçlar) unsurlar, bir bütün olarak mirasçılara geçer. Bu geçiş, Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesi uyarınca “kendiliğinden” olur. Dolayısıyla, ölümle birlikte mirasçılar hem malların hem de borçların halefi haline gelir.
Ancak bu durum, her zaman borçların mirasçılara aynen geçtiği anlamına gelmez. Çünkü mirasçının elinde iki temel hak vardır: mirası kabul etmek veya reddetmek.
4.1. Mirasın Kabulü Halinde Sorumluluk
Mirasçı mirası kabul ettiğinde, terekeye dâhil borçlardan kendi payı oranında sorumlu olur.
Bu durumda:
- Alacaklı, icra takibini mirasçıların her biri aleyhine başlatabilir,
- Mirasçılar kendi payları oranında ödeme yapmakla yükümlüdür,
- Mirasın kabulü, açık (örneğin malvarlığı üzerinde tasarruf etmek) veya zımni (reddetme süresi geçmek) şekilde gerçekleşebilir.
Örnek:
Bir borçlu öldü ve geride 90.000 TL borç bıraktı. Üç mirasçısı varsa ve miras eşit paylaşılıyorsa, her biri yalnızca 30.000 TL’den sorumlu olur.
4.2. Mirasın Reddi (Reddi Miras) Halinde Sorumluluk
Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi gereğince mirasçı, ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde sulh hukuk mahkemesine başvurarak mirası reddedebilir.
Reddi miras halinde:
- Mirasçı, borçlardan tamamen kurtulur,
- Alacaklı artık mirasçıya değil, terekeye (ölenin malvarlığına) yönelir,
- Tereke iflas hükümlerine göre tasfiye edilir,
- Mirasçıların kişisel malvarlığına haciz konulamaz.
Önemli:
Eğer mirasçı bu süre içinde herhangi bir işlem yapmazsa, mirası kabul etmiş sayılır (zımni kabul). Bu durumda borçtan sorumluluk doğar.
4.3. Mirasın Resmen Tasfiyesi Seçeneği
Bazı durumlarda mirasın durumu karışık olabilir; yani tereke hem mallar hem de borçlar içerebilir. Böyle hallerde mirasçılar, Türk Medeni Kanunu’nun 618. maddesi gereği mirasın resmen tasfiyesini talep edebilir.
Bu durumda:
- Mahkeme veya sulh hakimi, terekeyi yönetir,
- Borçlar ve alacaklar sırasıyla ödenir,
- Artan bir değer kalırsa mirasçılara geçer.
Bu yöntem, mirasçının kişisel malvarlığını korumanın güvenli bir yoludur.
5. Tereke Mallarına Haciz Konulabilir mi?
Bir kişinin ölümüyle birlikte, onun tüm malvarlığı taşınmazlar, araçlar, banka hesapları, alacaklar ve diğer ekonomik değerler “tereke” adı altında toplanır. Tereke, miras paylaşımı yapılana kadar bağımsız bir hukuki varlık olarak kabul edilir. Bu nedenle “ölen kişinin mallarına haciz konulabilir mi?” sorusu, doğrudan terekenin statüsüyle ilgilidir.
5.1. Tereke Henüz Paylaşılmadıysa Haciz Mümkün Değil
Yargıtay ve icra uygulamasına göre, tereke mallarına miras paylaşımı yapılmadan doğrudan haciz konulamaz. Çünkü tereke malları, mirasçılar arasında henüz paylaştırılmamıştır; bu mallar bir bütünün parçasıdır ve mirasçıların “ortak mülkiyeti” altındadır.
Örneğin:
Bir taşınmaz, vefat edenin adına kayıtlıysa ve mirasçılar henüz intikal işlemi yapmadıysa, icra dairesi bu taşınmaz üzerine “muris adına” haciz koyamaz. Ancak miras paylaşımı yapılmış, taşınmaz mirasçılardan birine geçmişse, artık o kişi bizzat borçtan sorumluysa haciz işlemi uygulanabilir.
5.2. Tereke Mallarının Koruma Altına Alınması
Türk Medeni Kanunu’nun 589 ve devamı maddeleri uyarınca, tereke malvarlığı ölümden sonra koruma altına alınır. Bu koruma süresince:
- Mirasçılar terekeye keyfi şekilde müdahale edemez,
- Alacaklılar doğrudan haciz işlemi yapamaz,
- Ancak mahkeme kararıyla terekenin resmen tasfiyesi veya yönetimi mümkündür.
Yani ölümden hemen sonra haciz talep eden bir alacaklı, doğrudan icra dairesinden işlem yaptıramaz; önce terekenin tasfiyesi süreci beklenir.
5.3. Miras Payı Üzerine Haciz Konulabilir
Tereke malvarlığının kendisine haciz konulamayacak olsa da, mirasçının miras payı üzerine haciz konulabilir. Yargıtay’a göre, bir mirasçının miras payı ekonomik bir hak niteliğindedir ve hacze konu olabilir. Bu durumda icra dairesi, miras paylaşımı tamamlandığında, haczin pay sahibine düşecek mala yönelmesini sağlar.
Örnek:
Bir mirasçı, ölen babasının miras payını reddetmemişse ve kendi adına başka borçlarından dolayı icra takibi varsa, icra dairesi “miras payı haczi” kararı verebilir.

6. Reddi Mirasın Hacze Etkisi
Ölen kişinin borçlarından kurtulmanın en etkili hukuki yolu, reddi miras (mirasın reddi) işlemidir. Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi uyarınca, mirasçı ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde sulh hukuk mahkemesine başvurarak mirası reddedebilir. Bu işlem, yalnızca terekeye dâhil malların değil, aynı zamanda tüm borçların da mirasçılara geçmesini engeller. Dolayısıyla redd-i miras, doğrudan haciz ve icra işlemlerini durduran bir sonuç doğurur.
6.1. Reddi Miras Yapıldığında Borçlar Mirasçılara Geçmez
Miras reddedildiğinde, ölen kişinin borçlarından artık mirasçılar sorumlu olmaz.
Bu durumda:
- İcra takibi, mirasçılar aleyhine devam ettirilemez,
- Alacaklı, mirasçılara hiçbir şekilde haciz veya ödeme emri gönderemez,
- Haciz işlemi uygulanmışsa dahi, bu işlem hukuken geçersiz hale gelir.
Redd-i miras, borçlunun ölümüyle birlikte doğan tüm borçların mirasçılara sirayet etmesini engeller. Yani, haciz sadece tereke mallarıyla sınırlı kalır; mirasçıların şahsi malvarlığına yöneltilemez.
6.2. Reddi Mirasın İcra Takibine Etkisi
Eğer borçlunun ölümü sonrası icra dosyası devam ederken mirasçılar redd-i miras yaparsa:
- İcra dairesine bu durumun belgelenmesi gerekir (mahkeme kararı sunularak),
- Takip, mirasçılar yönünden derhal sona erdirilir,
- Alacaklı, sadece terekeye yönelmek isterse, iflas hükümlerine göre tasfiye talep edebilir (TMK m.612).
Bu durumda tereke, mahkeme gözetiminde tasfiye edilir; borçlar sadece tereke mallarıyla ödenir, fazlası mirasçılara geçmez.
6.3. Haciz İşlemi Reddi Miras Sonrası Devam Edebilir mi?
Hayır. Redd-i miras beyanı yapıldıktan sonra mirasçılar artık taraf sıfatını yitirir.
Dolayısıyla mirasçıya yöneltilen:
- Haciz kararları,
- Ödeme emirleri,
- İcra dairesi yazışmaları
 geçersiz sayılır.
Redd-i mirasın geçerli olduğu bir durumda, alacaklı ancak “mirasın resmen tasfiyesi” sürecinde terekeye başvurabilir. Yani icra takibi artık bireylere değil, tereke adına yürütülür.
6.4. Zımni (Dolaylı) Miras Kabulüne Dikkat
Eğer mirasçı, üç aylık süre dolmadan tereke mallarını kullanır, satmaya kalkar veya üzerinde tasarrufta bulunursa, bu davranış “zımni miras kabulü” olarak değerlendirilir. Bu durumda redd-i miras hakkı düşer ve alacaklılar mirasçıya karşı yeniden icra takibi başlatabilir.
Bu nedenle mirasçılar, mirasın reddi süreci kesinleşmeden tereke üzerinde hiçbir işlem yapmamalıdır.
7. Ölümden Sonra Gelen Haciz veya Tebligat Geçerli midir?
Borçlunun ölümü, hem medeni hukukta hem de icra hukukunda taraf sıfatını ortadan kaldıran bir olaydır. Bu nedenle, ölüm tarihinden sonra ölen kişinin adına yapılan her türlü tebligat, haciz veya icra işlemi hukuken geçersizdir. Ancak uygulamada bu durum çoğu zaman alacaklı veya icra dairesi tarafından hemen fark edilmediği için, ölümden sonra yanlışlıkla yapılan işlemler sıkça gündeme gelir.
7.1. Ölümden Sonra Tebligat Yapılamaz
Tebligat Kanunu uyarınca, tebligat ancak hukuken var olan kişilere yapılabilir. Bir kişi öldüğünde, artık fiil ehliyeti sona erdiğinden onun adına yapılan tebligat hükümsüzdür.
Bu durumda:
- Tebligat yapılmış olsa bile tebliğ tarihi geçerli sayılmaz,
- Mirasçılara doğrudan tebligat yapılmamışsa süreler başlamaz,
- Ölüm tarihinden sonra yapılan tebligat yok hükmündedir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, “ölü kişiye yapılan tebligat geçersizdir; dava veya takip süresi bu tebligatla işlemeye başlamaz.”
7.2. Haciz İşlemleri de Geçersizdir
Borçlunun ölümünden sonra onun adına haciz yapılması da hukuken mümkün değildir. Çünkü ölüm anında kişi artık taraf sıfatını kaybeder ve haciz uygulanabilecek bir “borçlu” kalmaz. Bu durumda yapılan haciz işlemi yok hükmündedir ve icra dosyasına geçerli bir sonuç doğurmaz.
Örnek:
Bir kişinin vefatından sonra banka hesabına haciz konulmuşsa, mirasçılar ölüm belgesini ibraz ederek bu haczin kaldırılmasını talep edebilir. İcra dairesi, ölüm tarihinden sonra yapılan bu tür haciz işlemlerini re’sen kaldırmakla yükümlüdür.
7.3. Takibin Yenilenmesi Gereklidir
Eğer alacaklı, borçlunun ölümünden sonra takibi sürdürmek istiyorsa, dosyayı mirasçılar adına yenilemesi gerekir.
Bunun için:
- Ölüm belgesi ibraz edilir,
- Nüfus kayıtları veya veraset ilamı ile mirasçılar belirlenir,
- Takip “mirasçılar” adına yeniden başlatılır,
- Tebligat bu kez mirasçılara yapılır.
Bu işlemler tamamlanmadan yapılan her türlü tebligat veya haciz, geçersizdir.

9. Sıkça Sorulan Sorular
Ölen babamın borcu için icra geldi, ne yapmalıyım?
Eğer babanız vefat ettikten sonra onun adına bir icra takibi başlatılmışsa, bu işlem hukuken geçersizdir. Öncelikle ölüm belgesini icra dairesine sunarak dosyanın durdurulmasını talep etmelisiniz. Daha sonra mirası kabul edip etmeyeceğinize karar vermeniz gerekir. Borçların fazla olduğunu düşünüyorsanız, üç ay içinde sulh hukuk mahkemesine başvurarak redd-i miras beyanında bulunabilir ve tüm borçlardan kurtulabilirsiniz. Aksi hâlde, redd-i miras yapılmazsa borçlar mirasçılara geçebilir.
Reddi miras yapmazsam borç bana geçer mi?
Evet. Türk Medeni Kanunu’na göre miras, ölümle birlikte mirasçılara geçer. Eğer üç aylık süre içinde redd-i miras beyanında bulunmazsanız, mirası zımnen kabul etmiş sayılırsınız. Bu durumda ölen kişinin borçları tereke ile birlikte size intikal eder ve borçtan miras payınız oranında sorumlu olursunuz. Reddi miras yapılmadığı sürece, alacaklı icra takibini mirasçılar aleyhine sürdürebilir.
Mirasçılar tüm borçlardan eşit mi sorumlu olur?
Hayır. Mirasçılar borçlardan eşit değil, miras payları oranında sorumludur. Örneğin üç mirasçı varsa ve miras eşit paylaşılıyorsa, her biri borcun yalnızca üçte biri kadarından sorumlu olur. Ancak miras reddedilmezse icra takibi her mirasçıya kendi payı oranında yöneltilir. Dolayısıyla pay oranı kadar borçtan sorumluluk ilkesi esastır.
Tereke malvarlığına haciz konulabilir mi?
Tereke, miras paylaşımı yapılmadan önce bir bütün olarak koruma altındadır ve doğrudan hacze konu edilemez. Ancak her mirasçının miras payı ekonomik bir hak olduğundan haczedilebilir. Yani terekenin tamamına haciz konulamaz fakat mirasçının miras payı üzerine haciz uygulanabilir. Yargıtay kararlarında da bu durum açıkça vurgulanmış, “muris adına haciz yapılamaz, ancak miras payı haczedilebilir” ilkesi benimsenmiştir.
Ölümden sonra gelen icra tebligatı geçerli midir?
Hayır. Ölümden sonra ölen kişinin adına yapılan tebligat hukuken geçersizdir çünkü kişi artık fiil ehliyetine sahip değildir. Tebligatın mirasçılara yöneltilmemesi hâlinde hiçbir hukuki sonuç doğmaz ve süreler başlamaz. Bu durumda mirasçılar, icra dairesine ölüm belgesini sunarak tebligatın iptalini talep edebilir. Alacaklı takibe devam etmek istiyorsa, dosyayı mirasçılar adına yenilemek zorundadır.
Ek Tavsiye:
Ölen kişiye ait icra dosyasıyla karşılaştığınızda, öncelikle ölüm belgesini icra müdürlüğüne sunarak dosyanın durdurulmasını sağlayın. Ardından borçların miktarını, tereke durumunu ve sürenizi dikkate alarak reddi miras beyanı yapmayı değerlendirin. Bu sayede hem kişisel malvarlığınızı korur hem de ileride doğabilecek haciz veya icra risklerinden tamamen kurtulabilirsiniz.
 
				



