
İfadeye çağrılmak, bir kişinin adli veya idari bir soruşturma kapsamında kolluk kuvvetleri (polis, jandarma) veya savcılık tarafından beyan vermek üzere davet edilmesi sürecidir. Kişi, şüpheli, mağdur veya tanık sıfatıyla ifadeye çağrılabilir. Bu çağrı genellikle telefon yoluyla yapılır, eğer daha ciddi durumlar varsa kolluk kuvvetleri adrese gidip bizzat da çağırabilir ve çağrılan kişinin belirtilen tarihte ilgili makama gitmesi beklenir. İfade verme sürecinde, çağrılan kişinin hukuki hakları bulunmakta olup, özellikle şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılan kişilerin bir avukat eşliğinde ifade vermesi önemlidir.
İfadeye çağrıldığınızda dikkat edilmesi gerekenler ise: Öncelikle hangi sıfatla (şüpheli, tanık, mağdur) çağrıldığınızı öğrenmelisiniz. Şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldıysanız, bir avukat eşliğinde ifade vermeniz haklarınızı koruma açısından önemlidir. Size yöneltilen sorulara net, tutarlı ve doğru cevaplar vermeli, emin olmadığınız konular hakkında kesin ifadeler kullanmaktan kaçınmalısınız. “Nemo tenetur se ipsum accusare” ilkesi gereğince “Hiç kimse kendisini suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamaz.” anlamına gelir. Bu ilke, susma hakkının ve adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biridir. Anayasa’nın 38. maddesinin 5. fıkrasında da açıkça düzenlenen bu ilkeye göre, bir kişi kendisine veya kanunda belirtilen yakınlarına karşı suç oluşturabilecek bir beyanda bulunmaya veya delil göstermeye zorlanamaz. Ceza yargılamasında savunma hakkını ve kişinin kendini suçlamama hakkını güvence altına alan evrensel bir hukuk prensibidir. Ayrıca, ifade verirken baskı altında olup olmadığınıza dikkat etmeli ve herhangi bir usulsüzlükle karşılaşırsanız bunu tutanağa geçirtmelisiniz. İfadeye çağrılan gün ve saatte ifadeye gitmeniz yasal bir yükümlülüktür; aksi halde hakkınızda zorla getirme kararı çıkarılabilir.
İfadeye Çağrılmak Nedir ?
İfade, adli veya idari bir soruşturma kapsamında bir kişinin olayla ilgili bilgi, gözlem veya açıklamalarını yetkili mercilere (polis, jandarma, savcılık) sözlü veya yazılı olarak aktarmasıdır. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 2. Maddesinde: g) İfade alma: Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesi şeklinde tanımlanmıştır. İfadeye çağrılmak ise; anılan kanunun İfade veya sorgu için çağrı başlıklı m.145 göre;
Madde 145 – (1) İfadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır.
İfade Alma Makamları
İfade alma işlemleri, yalnızca belirli yetkili kişiler tarafından gerçekleştirilebilir. Bu doğrultuda, ifadeler yalnızca kolluk kuvvetleri veya Cumhuriyet savcısı tarafından alınabilir; bunların dışında kalan kişilerin ifade alma yetkisi bulunmamaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre ifade alma yetkisi, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısı veya kolluk kuvvetlerine aittir. Ancak, bu yetkinin usule aykırı şekilde devredilmesi, adil yargılanma hakkını ihlal edebileceği gibi soruşturmanın etkinliğini ve güvenilirliğini de zedeleyebilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2015/139 sayılı kararında, bir Cumhuriyet savcısının şüpheli ve şikâyetçi ifadelerini yetkili olmayan zabıt kâtiplerine aldırması, soruşturmanın ciddiyetini zedeleyerek görevi kötüye kullanma suçu olarak değerlendirilmiştir. Bu karar, ifade alma işlemlerinin usulüne uygun yürütülmesinin adalet ve hukuk güvenliği açısından taşıdığı kritik önemi vurgulamaktadır.
“Sanık Cumhuriyet savcısının soruşturmayı yürütmekle görevli olduğu dosyalarda bir kısım şüpheli ya da şikâyetçi ifadelerini zabıt katiplerine aldırmak şeklinde gerçekleşen eylemiyle, görevinin gereklerine aykırı bir davranışta bulunduğu ortadadır. Soruşturma dosyalarında ifadelerin CMK gereğince soruşturmayı yürütmek ve sonuçlandırmakla görevlendirilmiş, kamu adına iddianamenin düzenlenmesi ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmesinde yetki ve sorumluluğu bulunan Cumhuriyet savcısı yerine, ifade almakla sorumlu ve görevli olmayan ve ifadeler alınırken kanunilik ilkesini bilmek durumunda olmayan sadece katiplik görevini yürüten ve tutanağı yazmakla sorumlu olan kişiler tarafından alınmasının soruşturmanın etkin ve adaletli bir şekilde ve ciddiyet içinde yapılmadığı şüphesini oluşturduğu, dolayısıyla Anayasanın 36. maddesi ile koruma altına alınmış olan adil yargılanma hakkının gerçekleşmediği kaygısına sebebiyet verilerek mağduriyete neden olduğu anlaşıldığından, sanığın eylemi 5237 sayılı TCK’nun 257/1. maddesinde düzenlenmiş olan görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır.” YCGK, E. 2014/709, K. 2015/139, T. 5.5.2015.
İfade Alınmaksızın İddianame Düzenlenirse Ne Olur ?
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, ifade alma sürecinde şüphelinin dinlenilmesini öngörmüş ve bu işlemin kim tarafından gerçekleştirileceğini belirlemiştir. Ancak, uygulamada bu kurala aykırı fiili durumlar ortaya çıkmakta ve şüphelinin savunma hakkının kısıtlanmasına neden olmaktadır. Özellikle, iddianame düzenleme yetkisine sahip olan Cumhuriyet savcısının, şüphelinin ifadesi alınmadan iddia faaliyetini yürütmesi, maddi gerçeğe ulaşma, adil bir soruşturma süreci işletme ve şüphelinin lehine veya aleyhine olan delilleri tam anlamıyla toplama yükümlülüğü açısından ciddi bir çelişki oluşturmaktadır. Bu durum savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir ve hukuka uyarlığı sorgulanabilir.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 2018/3338 E., 2018/6499 K. sayılı kararında, şüphelinin ifadesinin alınmasının suçun sübutuna doğrudan etki edebilecek bir delil niteliğinde olduğu vurgulanmıştır. Özellikle, şüphelinin haklı bir mazeret sunabilmesi durumunda, dava açılmasına gerek kalmayabileceği belirtilmiş ve savunma hakkının sağlanmadan iddianame düzenlenmesinin, usul ekonomisine ve lekelenmeme hakkına aykırılık oluşturduğu ifade edilmiştir.
Bu çerçevede, Cumhuriyet savcısının etkin bir soruşturma yürütmeden dava açmasının Anayasa’nın 36. maddesi ve AİHS’nin 6. maddesiyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkını ihlal ettiği belirtilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarına göre, etkin soruşturma yükümlülüğünün ihlali açık bir keyfilik olarak değerlendirilmekte olup, şüphelinin savunma hakkının sağlanmadan yargılamaya tabi tutulması hukuk sisteminde kabul edilemez bir durumdur. Mezkur kararda karşı oy aşağıdaki gibidir:
KARŞI OY (Yarg. 19. C.D., E. 2018/3338, K. 2018/6499, T. 29.5.2018.): Somut olayda şüphelinin savunmasının alınması suçun sübutuna muhakkak surette etki edecek bir delildir. Şöyle ki sanığın savunmasında askerlik yoklamasını haklı bir mazeret ile yaptıramadığını beyan etmesi durumunda ve bu mazeretin resmi bir belgeyle (örneğin doktor raporu) şüpheli hakkında dava dahi açılmayacaktır. Böylelikle hem şüphelinin savunma hakkı ile lekelenmeme hakkı korunacak, hem de dava açılmayarak usul ekonomisi ilkesine uygun hareket edilmiş olacaktır. Şüpheliye savunma hakkının sağlanmaması temel insan hakkı ihlalidir. Bu anlamda en temel hak olan savunma hakkı sağlanmadan dava açılması hukuk sisteminde kabul edilemez. Kaldi ki, Cumhuriyet Savcısı sanığın savunmasına başvurabilmek için ihzar veya yakalama emri çıkarmak gibi bir usul işlemine dahi girişmemiş, savunmayı alabilmek için etkin bir soruşturma yürütmemiştir. Etkin soruşturma yürütmeksizin dava açılması AİHS’nın 6. maddesi ve T.C. Anayasası’nın 36. maddesiyle güvece altına alınan adil yargılanma hakkının ihlalidir. AİHM, etkin soruşturma yükümlülüğünün ihlalini “açık ve bariz keyfiliğin varlığı” olarak kabul etmektedir. “Mahkemenin sanığın savunmasının alınmamasına yönelik iade gerekçesine gelince; 5271 sayılı C.Y.Yasasının 170/2 maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır. Dosyadaki belgelerden, sanığın savunması anlaşılmaktadır. Şüphelinin ifadesinin alınması zorunluluğunun, C.Y.Y.nın 174/1-b maddesinin yönünden de irdelenmesi gerekmektedir. 30.4.2007 tarihli iddianamede, şüpheli hakkında kamu davası açılmasına dayanak oluşturan deliller arasında, yakınan ve tanık anlatımları ile iletişimin tespitine ilişkin kayıtlar bulunmaktadır. Gösterilen bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki delillere göre suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği taşımamaktadır. Belirtilen nedenlerle iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazı inceleyen merciin verdiği ret kararı hukuka aykırıdır.”

İfade Alma Usulü
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 145 ila 148. maddeleri arasında ifade alma sürecine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Özellikle 147. madde, ifade alma sürecinin nasıl yürütüleceğini belirlemektedir. İfade alma usulüne ilişkin diğer bir düzenleme ise Yakalama, Gözaltına Alma Ve İfade Alma Yönetmeliği m.23-24 vd. Bununla birlikte, ifade alma işlemi yalnızca şüphelinin beyanının alınmasıyla sınırlı olmayıp, şüpheli haklarının ihlali, müdafiin dosya inceleme yetkisinin gizlilik kararıyla kısıtlanması, müdafiin delillere erişememesi ve böylece ifade öncesinde etkili bir savunma yapma imkanının engellenmesi gibi birçok hususu içermektedir.
İfade Almada Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar
Şüphelinin ifadesinin alınması sırasında belirli usullere uyulması gerekmektedir:
- Öncelikle, şüphelinin kimliği tespit edilir ve kimliğine ilişkin sorulara doğru cevap vermesi gerektiği kendisine bildirilir.
- Kendisine yöneltilen suç açıkça anlatılır ve neyle suçlandığı açıklığa kavuşturulur.
- Müdafi (avukat) seçme hakkı olduğu ve avukatın hukuki desteğinden faydalanabileceği kendisine bildirilir. Eğer avukat tutma imkânı yoksa ve talep ederse, baro tarafından bir avukat görevlendirilir.
- Yakalama hâlinde, şüpheli istediği takdirde yakınlarına durumu derhal bildirilir.
- Şüpheliye açıklamada bulunmama hakkı olduğu hatırlatılır.
- Kendisini suçlayan delillerin toplanmasını talep edebileceği, ayrıca lehine olan hususları ileri sürebileceği belirtilir.
- Şüphelinin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.
- İfade alma işlemlerinde mümkün olduğunca teknik imkanlardan yararlanılır.
- İfade işlemi tutanağa bağlanır ve tutanakta ifadenin alındığı yer ve tarih, ifade sırasında bulunan kişilerin isimleri ve sıfatları, ifade verenin açık kimliği gibi hususlar yer alır. Ayrıca, tutanağın şüpheli ve müdafi tarafından okunarak imzalandığı belirtilir, imzadan çekinme hâlinde ise gerekçesi tutanağa yazılır.
İfade Alma Sürecinde Yasak Usuller
- Şüphelinin ifadesi özgür iradesine dayanmalıdır. Bu iradeyi zedeleyici herhangi bir kötü muamele, tehdit, baskı, aldatma veya fiziksel ve psikolojik müdahaleye başvurulamaz.
- Şüpheliye, kanuna aykırı bir menfaat teklif edilemez.
- Yasak yöntemlerle alınan ifadeler, kişinin rızası olsa bile delil olarak kabul edilemez.
- Müdafi hazır bulunmaksızın kolluk tarafından alınan ifadeler, ancak şüphelinin hakim veya mahkeme huzurunda doğrulaması hâlinde geçerli sayılır.
- Aynı olayla ilgili olarak şüphelinin tekrar ifadesinin alınması gerektiğinde, bu işlemi yalnızca Cumhuriyet savcısı yapabilir.
İfadeye Çağırılan Kişinin Hakları
İfadeye çağrılmada, ifadeye çağrılan kişinin hakları, 5271 Sayılı Kanun’un 147. maddesinde düzenlenmiştir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 147. maddesi, ifade alma sürecine ilişkin usulleri belirlerken, şüphelinin sahip olduğu yasal hakları da güvence altına almaktadır. Şüpheli, CMK ve diğer ilgili mevzuattan doğan haklarını saklı tutmak kaydıyla, ifade alma sürecinde beş temel hakka sahiptir. Bunlar sırasıyla:
- Susma hakkı,
- Müdafi (avukat) bulundurma hakkı,
- Yakınlarına haber verme hakkı,
- Kendisine yöneltilen suçlamaları ve sahip olduğu hakları öğrenme hakkı,
- Kendisini suçlayan şüpheleri ortadan kaldırmak için somut delillerin toplanmasını talep etme hakkı.
Susma Hakkı
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 147. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi ve Yakalama, Gözaltına Alma Ve İfade Alma Yönetmeliği’nin 23. maddesinin (f) bendi, şüphelinin sahip olduğu en temel haklardan biri olan susma hakkını düzenlemektedir. Her ne kadar bu hak, soruşturmayı yürüten makamlar açısından bazı zorluklar doğurabilse de, konuşmak istemeyen bir kişinin zorla konuşturulması mümkün olmadığından, bu hak insan hakları açısından büyük bir öneme sahiptir. Susma hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen ve suçsuzluk karinesinin tamamlayıcı bir unsuru olarak kabul edilen en temel güvencelerden biridir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2016/389 K. sayılı kararında, şüpheliye savunma hakkına dair haklarının bildirilmemesi veya bu bildirim yapıldıysa dahi tutanağa geçirilmemesi nedeniyle alınan ifadenin usul ve kanuna aykırı olduğu vurgulanmıştır.
“CMK’nun 191/3-c ve 147. maddeleri uyarınca sorguya çekilmesi gereken sanığa, bu maddeler ile tanınan savunma hakkına dair hakları hatırlatılmadan, hatırlatılmış ise de; bu husus tutanağa geçirilmeden savunması alınıp yargılamaya devam edilerek hüküm tesisi usul ve kanuna aykırıdır”( YCGK, E. 2014/14-728, K. 2016/389, T.25.10.2016)
Hukuki Yardımın Alma Hakkı
İfadeye çağrılmak ve İfade alma sürecinde avukatın hukuki yardım sağlama hakkı, uygulamada soruşturma makamları açısından en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biridir. Yakalama, Gözaltına Alma Ve İfade Alma Yönetmeliği, avukatın yalnızca hukuki yardımda bulunabileceğini, ancak şüpheliye yöneltilen sorulara doğrudan cevap veremeyeceğini ve şüphelinin yerine geçecek şekilde müdahalede bulunamayacağını düzenlemektedir. Bununla birlikte, avukatın görevi sadece gözlemci olmakla sınırlanamaz. Yasal çerçeve içinde, şüpheliye ifade sürecinin hukuki sonuçları hakkında bilgi verebilir, yol gösterebilir ve hatta susma hakkının kullanmasının lehine olabileceğini belirtebilir. Avukatın pasif bir izleyici konumuna indirilmesi, savunma hakkının özüne aykırıdır ve hukuki yardım hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını engelleyebilir.
İfadeye çağrılmak ile alakalı Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2018/5270 K. sayılı kararında, sanığın kendi seçtiği bir avukatının bulunmadığı ve CMK 156. madde gereğince re’sen bir avukat görevlendirilmediği tespit edilmiştir. Bu durum, delillere erişme, savunma hazırlama ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal ederek, silahların eşitliği ilkesine aykırılık teşkil etmiştir.
“Somut olayda silahlı terör örgütü üyeliği suçundan CMK 101/3 maddesi gereğince tutuklamaya sevk edilip ve tutuklu olarak yargılanan sanığın, yargılama aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK 156 maddesi gereğince re’sen müdafii görevlendirilmeyerek bulunduğu hal nedeniyle, delillere erişme ve savunma hazırlama imkanları itibariyle çelişmeli yargılamanın gereği olan “silahların eşitliği” ilkesinin ve Anayasanın 36, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkının ihlali sonucunu doğuracak biçimde, adaletin selameti açısından gerekli olan müdafiinin hukuki yardımından yararlandırılmadan yargılama yapılıp sorgusu tespit edilmek ve hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması yukarıda izah edilen mevzuat ile CMK 101/3 188/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi” bozmayı gerektirmiştir. (Yarg. 16. C.D., E. 2018/1504, K. 2018/5270, T. 19.12.2018.)
İfadesi Alınan Kişinin Yakınlarına Haber Verilmesi Hakkı
İfade alma sürecine ilişkin düzenlemeler arasında, yakalanan kişinin yakınlarına durumunun bildirilmesi hakkı da yer almaktadır. CMK 147. maddesinde düzenlenen bu hak, esasen gözaltına alınan kişiler için geçerlidir. CMK 95. madde uyarınca, şüpheli yakalandığında, gözaltına alındığında yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilmesi zorunludur.
- Lehine Olan Delillerin Toplanmasını İsteme Hakkı
- maddesinin (f) bendi, şüphelinin şüpheden kurtulmak için somut delillerin toplanmasını talep edebileceğini düzenlemektedir. Kanun, bu hakkın şüpheliye hatırlatılmasını ve aleyhine olan şüpheleri gidermek veya lehine olan hususları ifade sürecinde ileri sürme imkânı tanınmasını öngörmektedir. Ancak uygulamada bu hak çoğunlukla göz ardı edilmekte, kolluk, savcılık ve hatta mahkemeler, şüpheli lehine delil toplama konusunda yeterince hassas davranmamaktadır. Bu noktada tecrübeli bir avukattan destek alınması avantaj sağlayabilir.
- Hakların Öğrenilmesi ve İsnadı Öğrenme Hakkı
İfade alma işlemine başlamadan önce, şüpheliye yüklenen suçun anlatılması ve sahip olduğu hakların hatırlatılması zorunludur. CMK 147. madde uyarınca, bu usule uyulmaması alınan ifadenin hukuka aykırı ve geçersiz sayılmasına neden olur. Susma hakkı ve avukat yardımı alma hakkı bu noktada kritik öneme sahiptir.
İfadeye çağrılmak ile alakalı Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 2018/13125 K. sayılı kararında, sanıklara iddianamenin okunmadan ve ifadeleri alınmadan hüküm kurulmasının savunma hakkının ihlali olduğu belirtilmiştir.
“Birleşen Bafra Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/207 Esas-2013/258 Karar sayılı dosyasında sanık …’a isnad olunan resmi belgede sahtecilik suçu yönünden sanık …’ın, birleşen Bafra Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/50 E.-2013/78 Karar sayılı dosyasında sanıklar …,… ve …’e isnad olunan resmi belgede sahtecilik suçu yönüden 5271 Sayılı CMK’nın 191/1. ve 191/3-a-b-c maddeleri uyarınca birleştirme kararı ve iddianame sanıklara okunup sorguları yapılmadan hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması” bozmayı gerektirmiştir. (Yarg. 2. C.D., E. 2018/5461, K. 2018/13125, T. 8.11.2018.)
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2016/389 K. sayılı kararında, sanığa savunma hakkına dair yasal güvenceler hatırlatılmadan veya hatırlatılmış olsa bile bunun tutanağa geçirilmeden ifadesinin alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu vurgulanmıştır.
“CMK’nun 191/3-c ve 147. maddeleri uyarınca sorguya çekilmesi gereken sanığa, bu maddeler ile tanınan savunma hakkına dair hakları hatırlatılmadan, hatırlatılmış ise de; bu husus tutanağa geçirilmeden savunması alınıp yargılamaya devam edilerek hüküm tesisi usul ve kanuna aykırıdır” (YCGK, E. 2014/14-728, K. 2016/389, T.25.10.2016)
İfadeye çağrılmak ile alakalı Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2018/11202 K. sayılı kararında, şüphelinin ifadesi alınmadan serbest bırakıldığı, haklarının hatırlatılmadığı ve bu sürecin tutanakla kayıt altına alınmadığı belirtilmiştir.
“… davacının (şüphelinin) 11/06/2013 tarihinde … Adalet Sarayı C blok girişinde gerçekleştirilen eylem sırasında Cumhuriyet Savcısının talimatı ile yakalanarak aynı gün ifadesi alınmadan serbest bırakıldığı, CMK’nın 90 ve 97. maddelerinde düzenlenen, yakalanan kişiye haklarının hatırlatılması ve buna dair tutanak tanzimini öngören Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin 6/4. maddesindeki zorunluluğun yerine getirilmediği, davacının avukat olmasının bu hükümlerin uygulama koşullarını değiştirmeyeceği, suçlamadan haberdar edilme ve düzenlemede yer alan aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin emredici hükümlerin ihlalinin işlemi haksız hale getirdiğinin anlaşılması karşısında, davacı lehine uygun bir tazminata hükmolunması yerine yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi…” bozmayı gerektirmiştir. (İfadeye çağrılmak – Yarg. 12.C.D., E. 2018/5478, K. 2018/11202, T. 26.11.2018.)

Hangi Durumlarda İfadeye Çağrılır ?
İfadeye çağırma, soruşturma veya kovuşturma aşamalarında kişilerin bilgisine başvurulması amacıyla gerçekleştirilir. Aşağıdaki durumlarda ifadeye çağrılabilirsiniz:
- Şüpheli sıfatıyla: Hakkınızda suç işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması halinde.
- Tanık sıfatıyla: Bir olay hakkında bilgi sahibi olduğunuz düşünülüyorsa.
- Mağdur veya müşteki sıfatıyla: Bir suçtan zarar gördüğünüzde veya şikayetçi olduğunuzda.
İfadeye Davet Ne Demek ?
İfadeye davet veya ifadeye çağrılmak , bir kişinin savcılık veya kolluk kuvvetleri tarafından resmi olarak ifadeye çağrılmasıdır. Bu çağrı, genellikle yazılı bir tebligat veya telefon yoluyla yapılır ve belirtilen tarihte ifadeye gitmek hukuki bir yükümlülüktür. İfadeye çağrıya uyulmaması halinde zorla getirme kararı çıkartılabilir.
İfade Kaç Saat Sürer ?
İfade süresi, olayın kapsamına ve kişinin sıfatına göre değişiklik gösterebilir. Genellikle 30 dakika ile birkaç saat arasında sürebilir. Basit vakalarda ifade işlemi kısa sürede tamamlanırken, detaylı soruşturmalarda ve kapsamlı delil incelemelerinde süre uzayabilir. Ayrıca, şüpheli sıfatıyla ifade verenlerin avukat bekleme süresi de işlemi uzatabilir.
Adliyede İfade Vermek Sicile İşler Mi ?
Adliyede ifade vermek sicile işlemez. Tanık veya şüpheli olarak ifade vermek sicili etkilemez.
Telefonla İfadeye Çağırılma
Telefonla ifade vermeye çağrılma, genellikle kolluk kuvvetleri veya savcılık tarafından süreci hızlandırmak amacıyla yapılır. Ancak, resmi bir tebligat olmadan sadece telefonla çağrılmanız hukuken zorunlu bir davet niteliğinde değildir. Telefonla ifadeye çağrıldığınızda gidilmezse resmi olarak yazılı olarak çağrı yapılır.
2. Kez İfadeye Çağırılmak
İkinci kez ifadeye çağrılmak, soruşturmanın devam ettiğini ve ek bilgilere ihtiyaç duyulduğunu gösterir. Yeni deliller, çelişkili beyanlar veya ek açıklamalar gerekebilir.
Neden İfadeye Çağırldığımı Nasıl Öğrenebilirim ?
İfade çağrısının nedenini öğrenmek için çağrıyı yapan kolluk birimine veya savcılığa başvurabilirsiniz. Ayrıca, hakkınızda bir soruşturma olup olmadığını savcılık ön bürodan veya bir avukat aracılığıyla öğrenebilirsiniz.
Karakolda İfade Verildikten Sonraki Süreç
Karakolda ifade verdikten sonra dosya savcılığa gönderilir. Durum savcılık tarafından değerlendirilir. Savcı gerek görürse tekrar ifade alabilir, yeterli takipsizlik kararı verebilir, ek delil toplayabilir veya iddianame hazırlayabilir. Eğer iddianame düzenlerse ceza mahkemesine sevk eder, mahkeme süreci başlar.
Polis İfade İçin Aradı (İfadeye Çağrılmak)
Polis sizi ifade için aradıysa, genellikle bir soruşturma kapsamında bilgi vermeniz isteniyor demektir. Resmi bir çağrı olup olmadığını doğrulamak için kolluk birimine gitmeniz gerekebilir.
Savcıya İfade Verirken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Savcıya ifade verirken dikkat edilmesi gerekenler:
- Tanık veya Şüpheli Olduğunuzu Öğrenin – Hangi sıfatla ifade verdiğinizi netleştirin.
- Hukuki Destek Alın – Bir avukatla ifade vermeniz haklarınızı korumanıza yardımcı olur.
- Sessiz Kalma Hakkınızı Bilin – Kendinizi suçlayacak bir soruya cevap vermeme hakkınız var.
- Soruları Dikkatle Dinleyin – Yanlış anlamaları önlemek için acele etmeden yanıt verin.
- Ek Süre Talep Edin – Hazırlık yapmanız gerekiyorsa ek süre isteyebilirsiniz.
- Baskı ve Tehditlere Karşı Dikkatli Olun – Herhangi bir zorlamaya maruz kalırsanız bunu belirtin.
- İfadeyi Kendi Cümlelerinizle Verin – Polis veya savcının yönlendirmelerine kapılmadan kendi sözlerinizle ifade verin.
- Sakin ve Dürüst Olun – Gerçek dışı beyanlar aleyhinize sonuç doğurabilir.
- Çelişkili Beyanlardan Kaçının – Önceki ifadelerinizle tutarlı olun.
- İfade Tutanağını Okuyun – İmzalamadan önce tutanağı dikkatlice kontrol edin.
Karakoldan İfadeye Çağırıldım
Karakoldan ifadeye çağrıldıysanız, bu genellikle bir soruşturma kapsamında tanık, mağdur veya şüpheli sıfatıyla ifade vermeniz gerektiği anlamına gelir. Öncelikle, çağrının sebebini öğrenmek için sizi arayan polis birimine danışabilirsiniz.
Eğer şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldıysanız, ifade vermeden önce bir avukata danışmanız haklarınızı koruma açısından önemlidir. Tanık veya mağdur olarak çağrıldıysanız da ifade verirken dikkatli olmalı, doğru ve net beyanlarda bulunmalısınız.
Savcılığa İfade Verdikten Sonra Ne Olur ?
İfadeye çağrılmak ve savcılığa ifade verdikten sonra sürecin nasıl ilerleyeceği savcının değerlendirmesine bağlıdır. Genel olarak şu ihtimaller söz konusudur:
- Takipsizlik Kararı (Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı): Eğer yeterli delil yoksa veya suç unsuru oluşmamışsa, savcı soruşturmayı kapatarak takipsizlik kararı verebilir. Bu durumda dosya kapanır ve herhangi bir dava açılmaz.
- Ek Delil ve İnceleme: Savcı, mevcut delillerin yetersiz olduğunu düşünürse ek delil toplanmasını talep edebilir. Bu kapsamda tanıklar dinlenebilir, bilirkişi raporları istenebilir veya teknik incelemeler yapılabilir.
- Dava Açılması: Savcı, suç işlendiğine dair yeterli delil olduğunu düşünüyorsa iddianame düzenleyerek mahkemeye sunar. Mahkeme iddianameyi kabul ederse dava süreci başlar ve yargılama aşamasına geçilir.
İfadeye Çağrıldım Gitmedim Zorla Getirme Kararı Çıkar Mı ?
Evet, ifade vermeye çağrıldığınız halde gitmezseniz, savcılık veya mahkeme zorla getirme kararı çıkarabilir. Bu durumda polis sizi zorla ifadeye götürebilir. Özellikle resmi tebligat aldıysanız bu durumla karşılaşmanız muhtemeldir. Bu hususta Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 162 sayılı Genelgesi’nde hangi hükümlerin nasıl uygulanacağı hususuna düzenleme getirilmiştir. Mezkur düzenlemeye göre:
1) Kanunlarda öngörülen zorunluluk halleri dışında, usulüne uygun bir şekilde şüphelilerin davetiye ile şikâyetçi, mağdur, tanık ve bilirkişilerin ise çağrı kâğıdı ile çağrılması,
2) Mağdur, şikâyetçi, tanık ve bilirkişilerin telefon, telgraf, SMS (Kısa Mesaj Servisi), elektronik posta gibi araçlarla da çağrılabileceğinin göz önünde bulundurulması,
3) Çocuklar açısından zorla getirme yoluna en son çare olarak başvurulması, çocuklar hakkında verilen zorla getirme kararlarının infazı sırasında bulundukları yaş ve yaşadıkları sosyal çevrenin gözetilmesi,
4) Zorla getirilecek kişinin açık kimliği, şüpheli olması hâlinde suçu, gerektiğinde eşkali ve zorla getirilme nedenlerinin ayrıntılı ve açıkça belirtilmesi ile kararın bir örneğinin ilgili şüpheli, tanık, bilirkişi, şikâyetçi veya mağdura verildiğinin belgelendirilme sinin sağlanması,
5) Tanıkların zorla getirilmesi için uygulanan zorlama ve özgürlük kısıtlamalarının, gelmeyen tanığın duruşmada dinlenmesini veya Cumhuriyet savcılığı tarafından çağrılmışsa ifadesine başvurulmasını sağlamaya yetecek oranda bir zamanla sınırlı olması, en kısa sürede çağıran makama çıkarılması, bu kişilerin nezarette bekletilmemeleri, bu açıdan tanıkların, kolluk tarafından ertesi gün duruşmaya getirilmek için bir gün öncesinden şüpheli veya sanık gibi gözaltına alınması uygulamasının Anayasanın 19’uncu maddesindeki kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlaline aykırılık teşkil edeceğinin hatırdan çıkarılmaması,
6) Bilirkişi, şikâyetçi ve mağdurlar hakkında da tanıklara ilişkin kuralların uygulanması,
7) Hakkında zorla getirme kararı verilen kişinin tutuklu ya da hükümlü olmadığı dikkate alınarak, adliye binalarındaki tutuklu veya hükümlülerin muhafaza edildikleri yerlerde tutulmaması. önlemleri alınmıştır.