Gerçeğe Aykırı Rapor ve Belge Düzenlemek, aslında genel olarak evrakta sahtecilik fiilleriyle benzerlik göstermektedir. Zira gerçeğe aykırı olarak düzenlenen rapor ya da belgelerin işleme konulmasının gerekip gerekmediği tartışmalıdır. Rapor ya da belgenin sadece düzenlenmiş olması yeterli olmakla beraber bu rapor ya da belgelerin işleme konulması gerekli değildir.
Ancak rapor ya da belgenin gerçeğe aykırılığı pratikte yalnızca işleme konulmasıyla gerçekleşebileceğinden doğal olarak bunun işleme konulması da gerekmektedir. Gerçeğe aykırı belge düzenlemek; devlet memurları açısından ayrı, bilirkişiler bakımından ayrı ve son olarak asker kişiler bakımından ayrı incelenmelidir.
Askeri konularda uzman avukatlarımızdan destek almak için hemen iletişime geçin.
Gerçeğe Aykırı Rapor ve Belge
Gerçeğe aykırı rapor ve belge resmî kurumlar tarafından doğruluğu araştırılabilen, objektif sonuçları itibariyle değerlendirilecek olan yani sübjektif kısımları değerlendirilmeyecek olan rapor ve belgeleri ifade etmektedir. Bu anlamda gerçeğe aykırı rapor ve belge bakımından rapor ya da belgedeki sonuçlardan yalnızca objektif nitelikteki veriler gerçeğe aykırı olarak değerlendirilebilir.
Diğer bir ifadeyle rapor ya da belgeyi hazırlayan kişinin sübjektif düşünceleri, yorumları hakkında gerçeğe aykırılık iddiasında bulunulamayacaktır. Bir raporun ya da belgenin gerçeğe aykırı olarak değerlendirilebilmesi için objektif olarak incelendiğinde gerçekten de somut verilerle gerçeğe aykırı olduğunun ispatlanabiliyor olması gerekmektedir. Aksi takdirde rapor ya da belgenin gerçeğe aykırılık durumu inceleme konusu olamayacaktır.
Devlet Memurlarının Gerçeğe Aykırı Rapor ve Belge Düzenlemesi
Devlet memurlarının gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemesi durumunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu m.125/C’deki kademe ilerlemesinin durdurulması cezası uygulanmalıdır. Devlet memurlarının da gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemeleri mümkündür. Bu anlamda bir devlet memurunun gerçeğe aykırı rapor veya belge düzenlemesi durumunda hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması disiplin cezası uygulanacaktır.
Devlet memurları hakkında bu yönde bir disiplin suçu ve cezası öngörülmüş olması yerindedir. Zira özellikle bazı gerçeğe aykırı rapor ve belgeler vardır ki kamunun önemli ölçüde zarara uğraması oldukça muhtemeldir. İşte kamunun uğrayacağı bu zararların bir nevi önüne geçmek için devlet memurlarının gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemesinin bu şekilde bir disiplin cezasıyla engellenmeye çalışması doğrudur.
Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenleyen devlet memuruna verilecek olan kademe ilerlemesinin durdurulması disiplin cezası bakımından ilgili devlet memurunun amiri yetkilidir. Fakat bu amir bütün amirleri değil sadece disiplin cezası vermeye yetkili amirdir. Bu disiplin cezası verilmeden disiplin kurulunun kararı alınır. Verildikten sonra disiplin kurulu cezayı ya kabul eder ya da reddeder.
Bunun sonucunda disiplin cezası verilmiş olur. Devlet memurlarının gerçeğe aykırı rapor veya belge düzenlemesi durumunda verilecek olan bu kademe ilerlemesinin durdurulması disiplin cezası bakımından zamanaşımı süresi 2 yıldır. Buna göre fiilin işlenmesinin ardından 2 yıl içinde gerçeğe aykırı rapor ya da belge düzenleyen devlet memuru hakkında kademe ilerlemesinin durdurulması disiplin cezası verilmelidir.
Bilirkişinin Gerçeğe Aykırı Rapor ve Belge Düzenlemesi
Bilirkişinin gerçeğe aykırı olarak rapor ya da belge düzenlemiş olması durumunda Türk Ceza Kanunu m.276’da düzenlenen gerçeğe aykırı bilirkişilik suçu uygulanacaktır. Bu anlamda bilirkişilerin gerçeğe aykırı rapor ya da belge düzenlemesi durumunda haklarında bir disiplin cezası ya da idari para cezası değil TCK m.276’da hükme bağlanan ceza uygulanacaktır. Söz konusu hüküm aşağıdaki gibidir:
“Madde 276- Yargı mercileri veya suçtan dolayı kanunen soruşturma yapmak veya yemin altında tanık dinlemek yetkisine sahip bulunan kişi veya kurul tarafından görevlendirilen bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunması halinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Birinci fıkrada belirtilen kişi veya kurullar tarafından görevlendirilen tercümanın ifade veya belgeleri gerçeğe aykırı olarak tercüme etmesi halinde, birinci fıkra hükmü uygulanır.”
Buna göre gerçeğe aykırı olarak rapor düzenleyen ya da mütalaa veren bilirkişi hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır. Bilirkişiler bakımından bu kadar ağır bir ceza öngörülmüş olmasının nedeni, bilirkişinin muhakeme süreçlerindeki önem arz eden rolüdür.
Bilirkişinin muhakeme süreçlerinde pek çok dosya bakımından karara asli olarak etki edebiliyor olması ve bu raporların da gerçeğe aykırı olması durumunda yapılan muhakemenin hatalı olması ve sonucunda çıkan kararın da hatalı olması muhtemeldir. İşte kişilerin mahkemeye erişim hakkı bakımından önem arz eden bu durumun olmaması için bilirkişilerin gerçeğe aykırı rapor düzenlemesinin bu şekilde engellenmeye çalışıldığı ortadadır.
Hakikate Muhalif Rapor İta Edenler
Hakikate muhalif rapor ita edenler kavramı Askeri Ceza Kanunu m.134’te hükme bağlanmıştır. Buna göre hakikata muhalif rapor ita etmek gerçeğe aykırı belge ya da rapor düzenlemekle aynı şeydir. Sadece bunu asker kişilerin gerçekleştirmesi durumunda Askeri Ceza Kanunu’nun 134.maddesi uygulanacaktır. Söz konusu madde aşağıdaki şekildedir:
“Hizmete veya tevdi edilen bir vazifeye mütaallik olarak kasten hakikata muhalif rapor veya takrir veya layiha ve sair resmi evrak tanzim eden ve veren veyahut bunların hakikata muhalif olduğunu bilerek mafevklere takdime delalet eden altı aydan üç seneye kadar hapis ile cezalandırılır.”
Buna göre asker kişiler bakımından gerçeğe aykırı rapor düzenleme fiiline Askeri Ceza Kanunu’ndan ayrı bir ceza öngörülmüş durumdadır. Asker kişilerin gerçeğe aykırı rapor ya da belge düzenlemesi durumunda haklarında 6 aydan 3 seneye kadar hapis cezası uygulanacaktır.
Gerçeğe Aykırı Belge Düzenleyenler Hakkında Emsal Kararlar
Yargıtay Kararı – 4. HD., E. 2016/94 K. 2016/4044 T. 29.3.2016
“Dava ve satış tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK.’nun 285. maddesinde “(1) Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle düzenlemiş olduğu gerçeğe aykırı raporun, mahkemece hükme esas alınması sebebiyle zarar görmüş olanlar, bu zararın tazmini için Devlete karşı tazminat davası açabilirler. (2) Devlet, ödediği tazminat için sorumlu bilirkişiye rücu eder.”, 286/1 maddesi ise “Devlet aleyhine açılacak olan tazminat davası, gerçeğe aykırı bilirkişi raporunun ilk derece mahkemesince hükme esas alındığı hâllerde, bu mahkemenin yargı çevresi içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi hukuk dairesinde; bölge adliye mahkemesince hükme esas alındığı hâllerde ise Yargıtay ilgili hukuk dairesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; icra dairesince satışa esas olarak alınan bilirkişi raporunda bağımsız bölüm numaralarının yanlış yazılması nedeniyle ihale yoluyla yapılan satışta başka bir taşınmazın satın alındığı; uyuşmazlığın, bilirkişilerin hatalı raporu nedeniyle satın alınmak istenmeyen taşınmazın alınarak yersiz para ödenmesinden kaynaklanan zararın giderilmesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri henüz faaliyete geçmemiş ise de HMK’nın 286/1. maddesindeki düzenleme nazara alındığında, bilirkişilerin adli görevi yerine getirirken kusurlu davrandıkları iddiasına dayanan uyuşmazlığın genel hükümler doğrultusunda adli yargı yerinde çözülmesi gerekir. Mahkemece Yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.”
Danıştay Kararı – 12. D., E. 2014/903 K. 2015/5087 T. 8.10.2015
“Uyuşmazlık konusu olayda, davacıya isnat edilen “gerçeğe aykırı belge düzenlemek” eylemi nedeniyle 657 sayılı Yasa’nın 125/D-(f) maddesi uyarınca 1 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla cezalandırılması yönünde getirilen teklifin … İl Disiplin Kurulu’nun 16/01/2013 tarihli ve 1 sayılı kararıyla “somut bir kanıtın bulunmadığı ve bu nedenle davacıya isnat edilen fiilin 657 sayılı Yasa’nın 125/D-(f) bendi uyarınca gerçeğe aykırı belge düzenlemek kapsamında değerlendirilemeyeceği” gerekçesiyle reddedilmesi üzerine 657 sayılı Yasa’nın 126/3. maddesi uyarınca atamaya yetkili amir tarafından, “gerçeğe aykırı belge düzenlemek” eylemi dışında soruşturmaya konu olan hangi eylem veya eylemleri nedeniyle davacının cezalandırıldığı hususunun dava konusu işlemde ortaya konulmadığı, davacıya isnat edilen eylem yada eylemlerin idarece yeniden ortaya konulmak suretiyle davacının hangi eyleminin 657 sayılı Yasa’nın 125/C-(a) maddesi kapsamında sübuta erdiğine ilişkin hukuki değerlendirmenin de yapılmadığı görüldüğünden, davacının disiplin suçu oluşturan eylemi açık bir şekilde belirlenmeden, bu eylem veya eylemlerin sübuta erdiğine ilişkin hukuki bir tahlil yapılmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yönde tesis edilen İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.”
Her türlü hukuki konuda destek ve danışmanlık almak için Ankara Hukuk Bürosu olan Reform Avukatlık Ofisi ile hemen iletişime geçin.
Sıradaki Makalemiz: Ankara Kira Avukatı