Vasiyetnamenin iptali davası vasiyetnamedeki düzenlemeler sebebiyle hak kaybına uğrayan mirasçıların iptal sebeplerinin varlığı halinde açabildiği ve mirasçıların hak kaybı yaşamalarını engellemeyi amaçlayan davadır.
Vasiyetname miras bırakanın, kendisi öldükten sonra mallarının mirasçılarına nasıl dağıtılacağına dair yaptığı bir ölüme bağlı tasarruf işlemidir. Miras bırakanın mallarının dağıtım esaslarını belirlediği vasiyetname ile bazı mirasçıların hak kaybına uğramaları da muhtemel hale gelmektedir. Mirasçılar ise vasiyetnamenin hukuken sakat olduğu hallerde hak kaybına uğramamak amacıyla vasiyetnamenin iptali davası açabilirler.
Türk hukuk sisteminde vasiyetname için önemli şekil şartları düzenlenmiştir. Miras bırakanlar kimi zaman yeterli hukuki destek almadığından kimi zaman farklı sebeplerle hukuken sakat olan vasiyetnameler düzenlemektedirler. Vasiyetname ölüme bağlı sonuçlar doğuran bir tasarruf olduğu için miras bırakanın vasiyetnameyi hukuken geçerli hale getirecek şekilde düzeltmesi mümkün değildir. Bu sebeple hukuken sakat olan vasiyetnameler için “iptal” söz konusu olur.
Vasiyetnamenin iptali yalnızca hak kaybına uğradıkları iddiasıyla dava açan mirasçılar için sonuç doğurur. Vasiyetnamenin iptali talebinde bulunmayan mirasçılar için miras bırakanın belirlediği mal dağıtım esasları geçerliliğini korur.
Vasiyetnamenin Kısmen İptali
Vasiyetnamenin tamamen iptalini gerektirmeyen hallerde kısmen iptali de istenebilir. Örneğin vasiyetname miras bırakan tarafından ayırt etme gücünden yoksun olduğu bir zamanda düzenlenmişse vasiyetnamenin kısmen iptali söz konusu olmaz. Ancak vasiyetname hukuken geçerli olarak hazırlanmasına rağmen bazı hükümleri miras hukuku kuralları ile çelişiyordur. Böyle bir durumda o hükmün iptali yani vasiyetnamenin kısmen iptali mümkün olabilir.
Vasiyetnamenin İptali Sebepleri
Vasiyetname düzenlemek isteyen kişinin kanun tarafından belirlenen bazı özelliklere sahip olması gerekir. Vasiyetname düzenleyen kişi, ayırt etme gücüne sahip olmalı ve 15 yaşını doldurmuş olmalıdır. Bunların dışında vasiyetnamesini kendi hür iradesiyle hazırlamış olmalıdır. Vasiyetname miras bırakan tarafından bu şartları oluşturmadan veya bu şartları oluşturmasına rağmen hukuka ve ahlaka aykırı hükümlerle hazırlamışsa, iptal davası açılmak suretiyle iptal edilebilir. Pek tabi ki şekil kurallarına uyulmadan hazırlanan vasiyetnamenin de iptali gündeme gelebilir.
Vasiyetname miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir anda hazırlanmışsa:
Miras bırakanın vasiyetname düzenlendiği esnada mutlaka tasarruf ehliyetine sahip olması gerekir. Kişinin tasarruf ehliyetine sahip olabilmesi için ayırt etme gücüne sahip, kısıtlı olmayan ergin bir birey olması şarttır. 15 yaşından büyük ayırt etme gücüne sahip kişiler de vasiyetname düzenleyebilir. Kişinin vasiyetinin sonuçlarını kavrama ve miras paylaşımının esasları ile ilgili kararları bilinçli bir şekilde verme yeteneğine sahip olması gerekir.
Günümüzde miras bırakanın tasarruf ehliyetine sahip olmadığı durumlar genellikle yaşlılarda görülmektedir. Bazı kişiler yaşlılık sebebiyle ayırt etme gücünü yitirmekte ve vasiyetname hazırlamak için tasarruf ehliyetine sahip olamamaktadır. Yaşlılıkla beraber gelen alzheimer, demans, geçici ruhsal bozukluklar gibi zihinsel rahatsızlıklar kişilerin ayırt etme gücüne sahip olmasını engelleyebilmektedir. Miras bırakanın vasiyetnameyi hazırladığı sırada yaşlılık sebebiyle ayırt etme gücünden yoksun olması sebebiyle mirasçılar iptal davası açabilir. Bu durumda hâkim miras bırakanın ayırt etme gücüne sahip olup olmadığına karar vermek için tıbbi raporlara başvurabilir. Bu raporlar ışığında vasiyetnamenin iptaline karar verebilir.
Vasiyetname aldatma, korkutma, yanılma veya zorlama ile hazırlanmışsa:
Murisin vasiyetname hazırlarken mutlaka gerçek iradesiyle hareket etmesi gerekir. Kişinin iradesini etkileyen sebepler sonucunda muris vasiyetnamesinin içeriğini veya mal dağıtım esaslarını hür iradesini yansıtmayan şekilde düzenlemiş olabilir. Bu sebeple kişinin iradesini etkileyen durumların varlığı halinde vasiyetnamenin iptali davası açılabilir.
Kanunda kişinin iradesini sakatlayan haller aldatma, yanılma, korkutma ve zorlama olarak düzenlenmiştir.
Aldatma: Miras bırakan vasiyetnameyi düzenlediği sırada üçüncü kişiler tarafından kandırılmış ve manipüle edilmiş, bu sayede vasiyetnameye üçüncü kişiler lehine kazandırmalar eklenmiş olabilir.
Korkutma: Miras bırakan vasiyetnameyi düzenlediği sırada üçüncü kişiler tarafından tehdit edilmiş ve üzerinde korku oluşturulmuş olabilir.
Yanılma: Miras bırakan vasiyetnameyi düzenlediği sırada gerçeği tam olarak bilmeden ya da üçüncü kişiler tarafından yanlış bilgilere maruz kalarak kandırılmış ve iradesi sakatlanmış olabilir.
Zorlama: Miras bırakan vasiyetnameyi düzenlerken psikolojik veya fiziksel baskı altında kalmış ve iradesi sakatlanmış olabilir.
İradeyi sakatlayan hallerin birinin bile varlığı halinde mirasçılar vasiyetnamenin iptali davası açabilir.
Vasiyetname hukuka ve ahlaka aykırı hükümlerle hazırlanmışsa:
Vasiyetnamenin içeriği, mal dağıtımına ilişkin esasları veya herhangi bir hükmü hukuka ve ahlaka aykırı olamaz. Vasiyetname hukuka ve ahlaka aykırı hükümlerle hazırlandığı takdirde mirasçıların iptalini talep etme hakkı vardır. Örneğin miras bırakanın çocuklarından birine “X kadınla evlenirsen sana mirasımdan %50 pay vereceğim” şeklinde koyduğu şart hukuka ve ahlaka aykırılık sebebiyle iptale gerekçe oluşturabilir.
Vasiyetname şeklen eksik veya hatalı düzenlendiyse:
Vasiyetname düzenlenirken uyulması gereken şekil şartlarına “Vasiyetname Nedir? Nasıl Hazırlanır?” isimli makalemizde yer vermiştik. Vasiyetname hazırlanırken uyulması gereken şekil şartlarına uyulmamışsa, vasiyetname iptal talebi ile mahkemeye taşınabilir.
Vasiyetnamenin İptali Davasında Kimler Taraf Olabilir
Vasiyetnamenin iptali davasına vasiyetnamenin iptalinde menfaati bulunan mirasçılar ve diğer vasiyet alacaklıları davacı sıfatıyla taraf olabilirler. Yani bu kişiler diğer şartların da oluşması koşulu ile vasiyetnamenin iptali talebi ile mahkemeye başvurup dava açabilirler. Davalılar ise vasiyetname ile davacılar aleyhine menfaat elde etmiş olan kişiler olacaklardır.
Vasiyetnamenin iptali davasına yalnızca vasiyetnamenin iptalinde menfaati bulunan mirasçılar taraf olabilir. Örnek vermek gerekirse miras bırakanın çocukları tarafından açılan vasiyetnamenin iptali davasına miras bırakanın annesi veya babası taraf olamaz. Çünkü miras bırakanın çocukları hayatta olduğu sürece miras hakkı miras bırakanın anne babasına intikal etmez.
Vasiyetnamenin İptali Davasında Süre
Vasiyetnamenin iptali için 3 farklı hak düşürücü süre düzenlenmiştir. Bunlar 1 yıllık hak düşürücü süre, 10 yıllık hak düşürücü süre ve 20 yıllık hak düşürücü süre olarak sıralanabilir.
- 1 yıllık hak düşürücü süre: Mirasçının vasiyetnamenin düzenlendiğini ve iptal sebebini öğrendiği andan itibaren 1 yıl içerisinde vasiyetnamenin iptali davasını açması gerekir. 1 yıllık süre mirasçının iptal sebebini öğrendiği andan itibaren işlemeye başlar. Yani mirasçı vasiyetnamenin düzenlendiğini öğrenmiş ancak iptal sebebini bilmiyorsa hak düşürücü süre işlemeye başlamaz.
- 10 yıllık hak düşürücü süre: Vasiyetnamenin iptali davasının mirasçının iptal sebebini öğrendiği anı takip eden 1 yıl içerisinde açılması gerekir. Bu 10 yıllık hak düşürücü süre ise üst sınır olarak belirlenmiştir. 10 yıllık hak düşürücü süre vasiyetin murisin yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılması ile başlar. Örnek vermek gerekirse X kişisinin vasiyetnamesi 2023 yılında açıldı. Vasiyetnamenin açılması ile beraber hak düşürücü süre işlemeye başlar. X kişinin mirasçısı Y vasiyetnamenin iptali sebebini 10.06.2025 tarihinde öğrendiyse 10.06.2026 tarihine kadar iptal davasını açmalıdır. Ancak mirasçı Y vasiyetnamenin iptali sebebini 2035 yılında öğrenirse artık vasiyetnamenin iptali davasını açma hakkına sahip olmayacaktır.
- 20 yıllık hak düşürücü süre: Vasiyetnamenin iptali davası için iyi niyetli olmayan davalılara karşı ise hak düşürücü süre 20 yıl olarak belirlenmiştir. Bu hak düşürücü süre de üst sınır olarak belirlenmiştir. Sadece iyi niyetli olmayan davalılar için davacıların hakkını arayabilme süresi uzatılmıştır. Örneğin bir kişi miras bırakanı aldatarak yani iradesini sakatlayarak vasiyetnameyi düzenletmişse bu kişi iyi niyetli olmayan davalı olarak kabul edilir. Yukarıda verdiğimiz örnekten devam edersek mirasçı Y iptal sebebini 2040 yılında öğrense dahi vasiyetnamenin iptali davasını açabilecektir.
Vasiyetnamenin iptali için düzenlenen bu hak düşürücü süreler için bir istisnai hal mevcuttur. Şu iki şartın gerçekleşmesi halinde vasiyetnamenin iptali hak düşürücü süreler geçmiş olsa bile istenebilir:
- Vasiyet alacaklısının vasiyetin ifasını talep etmek için açtığı davada
- Daha önce vasiyetnamenin ifa edilmemiş olması koşuluyla
Örnek vermek gerekirse vasiyet alacaklısı X kişisi kendi payına bırakılan tarlanın ifasını talep etmek için açtığı davada diğer vasiyet alacaklıları gerekli koşulların oluşması şartı ile vasiyetnamenin iptalini talep edebilir. Ancak tarlanın X kişisine devri gerçekleştirildikten sonra diğer vasiyet alacaklılarının böyle bir taleple mahkemeye başvurma hakkı yoktur.
Vasiyetnamenin İptali Davasında Görevli Ve Yetkili Mahkeme
Vasiyetnamenin iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi, yetkili mahkeme ise miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesidir.
Emsal Kararlar
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 2010/19745E, 2011/2854K, 28.02.2011 TARİHLİ KARARI
Dava dilekçesinde vasiyetnamenin iptali ile miras hisseleri oranında tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptali cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü.
Davada, muris tarafından A… Noterliği’nin 12.06.1990 tarih ve 3475 sayılı vasiyetnamesi ile 500 m2 dışındaki tüm taşınmazlarının oğlu Bahri’ye bırakıldığı, murisin mal kaçırmak amacıyla yaptığı vasiyetnamenin iptal ve tenkisi ile miras hisseleri oranında adlarına tescili istenilmiştir.
Mahkemece, lehine vasiyette bulunulan Bahri’nin vasiyet edenden önce ölmesi nedeniyle vasiyet alacaklısı olamayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan TMK.nun 581. maddesi hükmüne göre; “Vasiyet alacaklısı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak şarttır.
Vasiyet alacaklısı mirasbırakandan önce ölmüş ise, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, vasiyeti yerine getirme yükümlülüğü, vasiyet yükümlüsünün yararına ortadan kalkar.”
MK.nun 557. maddesi iptal nedenlerini sınırlamıştır. Kural olarak anılan hüküm dışında bir nedenle vasiyetnamenin iptali istenemez ve hakim bu nedenlerle bağlıdır. Bu bakımdan vasiyet alacaklısının miras bırakandan önce ölmesi olgusuna dayanılarak vasiyetnamenin iptali istenemez. Bu husus vasiyetname alacaklısı tarafından açılan vasiyetnamenin tenfizi davasında itiraz olarak ileri sürülebilir.
O halde mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (https://www.corpus.com.tr/#!/Yargitay)
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 2013/611E, 2013/2555K, 19.02.2013 TARİHLİ KARARI
Davacılar dava dilekçesinde, davacılar ile davalının annesi muris …………’nın 05.05.1993 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile 1825 parseldeki 20/120 payını davacı kızlarına, 4 parseldeki ev ve dükkanın ½ sinin davalı oğlu …….’a, diğer ½ sinin davacı kızlarına vasiyet ettiğini, vasiyetnameye konu 1825 parseldeki taşınmazın murisin sağlığında ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satıldığını, bu şekilde vasiyetnameden dönüldüğünü belirterek 05.05.1993 tarihli vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, 1825 parselin murisin kendi iradesi ile satılmadığını, diğer paydaşların sattığını beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile vasiyetnameye konu taşınmazın satılması nedeniyle murisin sonradan yaptığı tasarruf ile vasiyetnameden döndüğünden bahisle 05.05.1993 tarihli vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK’nun 557. maddesinde “ölüme bağlı tasarrufların iptali” sebepleri sıralanmıştır. Maddede vasiyetname konusu taşınmazın satışı hususunun vasiyetnamenin iptalini gerektirdiği belirtilmemiştir. Vasiyetnameye konu taşınmazlardan bir tanesinin murisin sağlığında satılmış olması o taşınmaz yönünden ifa imkanının bulunmadığını gösterir. TMK’nun 557. maddesinde sınırlı bir şekilde sayılan iptal sebeplerinden, ifa imkansızlığı, vasiyetnamenin iptali sebebi değildir. Kaldı ki, ………nın iradesi dışında diğer paydaşların katılması ile 1825 parselin satışı gerçekleşmiş olduğundan bu husus vasiyetnameden rücu niteliğinde değildir. Bu durumda yukarıda belirtilen nedenlerle, mahkemece; 1825 parsel yönünden vasiyetnamenin ifa imkanının bulunmama sebebinin vasiyetnamenin iptal nedeni oluşturmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.(https://www.corpus.com.tr/#!/Yargitay)
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 2012/23428E, 2013/2830K, 21.02.2013 TARİHLİ KARARI
Davada 20.12.1990 tarihli resmi vasiyetnamenin iptali istenilmiştir. Vasiyetname, okur – yazar olmayanlara ilişkin vasiyetname şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından miras bırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar” Dava konusu vasiyetname düzenlenirken tanıklar, “miras bırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” beyan etmemişlerdir. Tanıkların TMK.nun 534/2. maddesinde öngörüldüğü şekilde beyanı alınmaksızın işlem yapılmakla vasiyetname bu haliyle kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmemiştir. Mahkemece, vasiyetnamenin iptali talebinin kabulü gerekir.
Sıradaki Makelemiz : Ankara Kira Avukatı