İdare HukukuYükseköğretim Hukuku

Araştırma Görevlisi Güvenlik Soruşturması

Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında akademik kariyer yapmak isteyen adayların karşılaştığı en kritik aşamalardan biri araştırma görevlisi güvenlik soruşturması sürecidir. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu ile birlikte, üniversitelerde göreve başlayacak akademik personelin geçmişi, YÖK güvenlik soruşturması ve ilgili mevzuat çerçevesinde çeşitli kurumlar tarafından detaylı bir şekilde incelenmektedir.

Bu süreç yalnızca araştırma görevlisi adaylarını değil, aynı zamanda akademik personel güvenlik soruşturması, yükseköğretim güvenlik soruşturması ve üniversite personel alımı güvenlik soruşturması kapsamında tüm akademik personeli ilgilendirmektedir. Dolayısıyla konu, hem hukuki yönleri hem de adayların kariyer planlaması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu yazıda; güvenlik soruşturmasının tanımından süresine, hangi durumlarda olumsuz sonuçlanabileceğinden adli sicil kaydı bulunan kişilerin atanma ihtimaline kadar pek çok soruya yanıt verilecektir. Ayrıca “güvenlik soruşturmasında kaç yıl geriye bakılır?” veya “vakıf üniversitelerinde güvenlik soruşturması uygulanıyor mu?” gibi adayların en çok merak ettiği sorular da ele alınacaktır.

İlgili Yazımızın İçeriği

Araştırma Görevlisi Güvenlik Soruşturması Nedir?

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması, üniversitelerde araştırma görevlisi kadrosuna atanmak isteyen adayların devlet kurumları tarafından geçmişlerinin incelenmesi sürecidir. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu kapsamında yürütülen bu inceleme, adayın kamu görevine uygunluğunu değerlendirmeyi amaçlar.

Soruşturma sürecinde; adli sicil kaydı, terör örgütleriyle veya yasa dışı yapılarla bağlantı, hakkında açılmış davalar, disiplin cezaları gibi unsurlar incelenir. Ayrıca kişinin devlet sırlarını koruyup koruyamayacağı, güvenlik açısından bir risk teşkil edip etmediği de değerlendirilir.

Bu süreç sadece araştırma görevlisi adaylarını değil, aynı zamanda akademisyen güvenlik soruşturması kapsamında öğretim üyeleri, okutmanlar ve diğer akademik unvanları da ilgilendirmektedir. Üniversite personeli alımlarında güvenlik ve arşiv araştırması yapılması zorunlu olduğu için, yükseköğretim güvenlik soruşturması tüm akademik kariyerin temel aşamalarından biri haline gelmiştir.

Akademik Personel Güvenlik Soruşturması Ne Kadar Sürer?
Akademik Personel Güvenlik Soruşturması Ne Kadar Sürer?

Akademik Personel Güvenlik Soruşturması Ne Kadar Sürer?

Üniversitelerde göreve başlayacak adayların en çok merak ettiği konulardan biri, araştırma görevlisi güvenlik soruşturması ve akademik personel güvenlik soruşturması süreçlerinin ne kadar sürdüğüdür. Mevzuata göre arşiv araştırması ortalama 30 iş günü, güvenlik soruşturması ise 60 iş günü içerisinde tamamlanmalıdır. Ancak uygulamada bu süreler kimi zaman daha da uzayabilir ve toplamda 4–6 aya kadar çıkabilir.

Yükseköğretim güvenlik soruşturması kapsamında yapılan incelemeler, sadece bireysel adli sicil kaydıyla sınırlı değildir. Adayın hakkında açılmış soruşturmalar, güvenlik birimlerindeki kayıtları ve devletin güvenliği açısından risk teşkil edebilecek durumları da kapsar. Bu nedenle inceleme süresinin uzaması çoğu zaman, farklı kurumlar arasında bilgi akışının sağlanmasıyla ilgilidir.

Özellikle YÖK güvenlik soruşturması ve üniversite personel alımı güvenlik soruşturması süreçlerinde, adayın geçmişine dair bilgiler Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı ve ilgili mülki amirlikler tarafından kontrol edilmektedir. Bu kurumlar arasındaki yazışmaların uzun sürmesi, adayların sonuç bekleme süresini uzatabilmektedir.

Kısacası, güvenlik soruşturmasının tamamlanma süresi kesin bir gün sayısı ile sınırlı olmasa da, adayların 2 ila 6 ay arasında sonuç almayı beklemeleri daha gerçekçi olacaktır.

Yükseköğretim Güvenlik Soruşturması Hangi Durumlarda Olumsuz Çıkar?

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması ya da genel olarak yükseköğretim güvenlik soruşturması, adayın geçmişine dair pek çok kriterin değerlendirilmesi ile sonuçlanır. Ancak bazı durumlar bu sürecin olumsuz sonuçlanmasına yol açabilir.

Öncelikle, adayın adli sicil kaydında kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarının bulunması, özellikle devletin güvenliği, terör örgütleri, yüz kızartıcı suçlar veya kamu düzenine aykırı fiiller ile ilgili kayıtlar ciddi bir engel teşkil eder. Bunun yanı sıra; hakkında devam eden soruşturmalar, güvenlik birimlerindeki olumsuz kayıtlar ya da yasa dışı yapılanmalarla ilişkiler de güvenlik soruşturmasının olumsuz çıkmasına neden olabilir.

Akademik personel güvenlik soruşturması açısından dikkat çeken bir diğer nokta ise adayın bulunduğu çevreyle olan ilişkileridir. Aile bireylerinin veya yakın çevresinin terör örgütleriyle bağlantılı olması, adayın doğrudan suçu olmasa bile değerlendirme sürecini olumsuz etkileyebilir.

Son olarak, güvenlik soruşturmasının tamamen objektif verilere dayanması gerektiğini unutmamak gerekir. Bu nedenle, sadece “kanaate dayalı” olumsuz değerlendirmeler hukuken tartışmalı olup adayın dava açma hakkı bulunmaktadır.

Adli Sicil Kaydı Olan Araştırma Görevlisi veya Akademisyen Olabilir mi?

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması sürecinde adayların en çok merak ettiği konulardan biri de adli sicil kaydının memuriyete engel olup olmayacağıdır. Genel kural olarak, kamu görevine atanacak kişilerde temiz bir adli sicil kaydı aranır. Özellikle devletin güvenliğine, terör örgütlerine, yüz kızartıcı suçlara veya anayasal düzene karşı işlenmiş suçlar adli sicil kaydında yer alıyorsa, bu durum hem akademik personel güvenlik soruşturması hem de üniversite personel alımı güvenlik soruşturması açısından olumsuz sonuç doğurur.

Bununla birlikte, bazı hafif suçlar veya belirli bir süre sonunda silinen cezalar memuriyete engel teşkil etmeyebilir. Örneğin ertelenmiş hapis cezaları ya da para cezasına çevrilen bazı suçlar, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına doğrudan yol açmayabilir. Burada önemli olan, adayın devletin güvenliği açısından risk teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesidir.

Dolayısıyla, adli sicil kaydı olan bir kişinin araştırma görevlisi olması tamamen mümkün değildir demek doğru olmaz. Ancak sicil kaydının niteliği, işlenen suçun türü ve adayın mevcut durumu, sürecin olumlu ya da olumsuz sonuçlanmasında belirleyici olacaktır.

Güvenlik Soruşturmasında Kaç Yıl Geriye Bakılır?
Güvenlik Soruşturmasında Kaç Yıl Geriye Bakılır?

Araştırma Görevlisi Güvenlik Soruşturmasında Kaç Yıl Geriye Bakılır?

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması yapılırken adayların geçmişine ilişkin kayıtlar belli bir süre kapsamıyla incelenir. Kanunda kesin bir yıl sınırlaması bulunmasa da uygulamada genellikle son 5 ila 10 yıl arasındaki bilgiler değerlendirmeye alınır. Bu kapsamda; adli sicil kayıtları, disiplin cezaları, güvenlik birimlerindeki olası kayıtlar ve adayın devlet kurumlarıyla olan ilişkileri göz önünde bulundurulur.

Akademik personel güvenlik soruşturması sürecinde ise özellikle kamu düzenini tehdit eden suçların, terör örgütü bağlantılarının veya devletin güvenliğiyle ilgili hususların zamana bağlı olmaksızın dikkate alınabileceği bilinmektedir. Yani adayın üzerinden uzun yıllar geçmiş olsa bile, ciddi nitelikte bir suç ya da örgüt bağlantısı bulunduğunda bu durum güvenlik soruşturmasını olumsuz etkileyebilir.

Yükseköğretim güvenlik soruşturması açısından değerlendirildiğinde, adayların eğitim hayatı, görev yaptığı kurumlar ve sosyal çevresi de kapsam içine alınabilmektedir. Bu nedenle, araştırma görevlisi adaylarının sadece yakın geçmişlerini değil, akademik ve sosyal geçmişlerinin tamamını dikkate almaları önemlidir.

Sonuç olarak, araştırma görevlisi veya diğer akademik personelin güvenlik soruşturmasında “kaç yıl geriye bakılır?” sorusunun tek bir cevabı yoktur; sürecin kapsamı adayın kişisel durumuna ve incelenen kriterlere göre genişleyebilmektedir.

Güvenlik ve Arşiv Araştırmasında Nelere Bakılır?

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması ve buna bağlı olarak yapılan arşiv araştırması, adayların kamu görevine uygun olup olmadığını belirlemek için oldukça kapsamlı bir inceleme sürecidir. Bu süreçte incelenen başlıca unsurlar şunlardır:

  • Adli sicil kaydı: Kesinleşmiş mahkûmiyet kararları, yüz kızartıcı suçlar, devlet güvenliğine karşı işlenen suçlar.
  • Güvenlik birimleri kayıtları: Emniyet Genel Müdürlüğü ve diğer kolluk kuvvetlerinin elindeki bilgiler.
  • Terör örgütü bağlantıları: Adayın ya da yakın çevresinin yasa dışı örgütlerle doğrudan veya dolaylı ilişkisi.
  • Disiplin cezaları: Daha önce kamu kurumlarında görev yapmış kişilerin disiplin geçmişleri.
  • Devlet sırlarını koruma yeterliliği: Kişinin güvenilirliği ve güvenlik açısından risk teşkil edip etmediği.

Bu kriterler hem akademik personel güvenlik soruşturması hem de üniversite personel alımı güvenlik soruşturması kapsamında dikkate alınmaktadır. Özellikle yükseköğretim güvenlik soruşturması sürecinde, adayın akademik geçmişi, görev yaptığı kurumlar ve sosyal çevresi de ek inceleme alanları arasında yer alabilmektedir.

Dolayısıyla, güvenlik ve arşiv araştırması yalnızca “suç kaydı” kontrolü değil, çok yönlü bir değerlendirme sürecidir. Araştırma görevlisi olmak isteyen adayların bu süreci doğru anlaması ve olası risk faktörlerini önceden bilmesi önemlidir.

Vakıf Üniversitelerinde Araştırma Görevlisi Güvenlik Soruşturması Var mı?

Türkiye’de ister devlet üniversitesi olsun isterse vakıf üniversitesi, araştırma görevlisi güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yasal bir zorunluluktur. 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’na göre, kamu görevine ilk defa atanacak herkes için bu süreç işletilmektedir.

Vakıf üniversiteleri özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olsalar da, bünyelerinde çalışan akademik personel güvenlik soruşturması ve yükseköğretim güvenlik soruşturması süreçlerinden muaf değildir. Çünkü araştırma görevlileri ve öğretim üyeleri, vakıf üniversitelerinde de kamu personeli statüsünde kabul edilmektedir.

Ayrıca, üniversite personel alımı güvenlik soruşturması yalnızca kadrolu akademisyenler için değil, sözleşmeli pozisyonlar için de uygulanabilmektedir. Dolayısıyla vakıf üniversitesinde görev almak isteyen araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi güvenlik soruşturması süreçlerinden geçecek adayların da devlet üniversitelerindeki adaylarla aynı incelemelere tabi olmaları zorunludur.

Kısacası, vakıf üniversitelerinde görev yapmak isteyen araştırma görevlileri için de güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, atamanın tamamlanabilmesi açısından zorunlu bir aşamadır.

Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu

7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu, kamu görevine atanacak herkes için geçerli olduğu gibi, araştırma görevlisi güvenlik soruşturması sürecinin de temel dayanağını oluşturmaktadır. Bu kanunla birlikte, araştırma görevlisi adaylarının yanı sıra tüm akademisyenler için akademik personel güvenlik soruşturması yasal çerçeveye bağlanmıştır.

Kanun, güvenlik soruşturmasının nasıl yapılacağı, hangi kurumların yetkili olduğu, elde edilen bilgilerin ne kadar süreyle saklanacağı ve hangi durumlarda silineceği gibi hususları düzenler. Bu süreçte; Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve ilgili mülki amirlikler aktif görev alır.

Yükseköğretim güvenlik soruşturması kapsamında, adayların sadece adli sicil kayıtları değil, devletin güvenliği açısından risk teşkil edebilecek tüm verileri değerlendirmeye alınır. Bu da üniversitelerde göreve başlayacak akademisyenlerin titiz bir inceleme sürecinden geçmesi anlamına gelir.

Öte yandan, üniversite personel alımı güvenlik soruşturması sonuçlarının olumsuz çıkması durumunda adayların hukuki haklarını kullanma imkânı vardır. İlgili tebligatın ardından 60 gün içinde idari yargıya başvurularak iptal davası açılabilir.

Araştırma Görevlisi Güvenlik Soruşturması Olumsuz Çıkması Sonrası İtiraz ve Hukuki Süreçler

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması sonucunun olumsuz çıkması, adayların akademik kariyer planlarını doğrudan etkileyen en kritik durumlardan biridir. Ancak bu durumda adayların tamamen çaresiz olduğunu söylemek doğru değildir. Çünkü akademik personel güvenlik soruşturması süreci sonunda verilen olumsuz kararlar yargı denetimine tabidir.

Kanuna göre, güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığına dair resmi tebligatın ardından adayların 60 gün içinde İdare Mahkemesi’nde iptal davası açma hakkı bulunmaktadır. Bu süreçte dava dilekçesinde, alınan kararın hukuka aykırı yönleri ayrıntılı şekilde belirtilmeli ve yürütmenin durdurulması talep edilmelidir.

Yükseköğretim güvenlik soruşturması sürecinde özellikle “kanaate dayalı” değerlendirmeler nedeniyle olumsuz raporlar düzenlenebilmektedir. Bu tür durumlarda mahkemeler, adayın gerçekten devlet güvenliği açısından bir risk oluşturup oluşturmadığını somut delillerle incelemektedir. Dolayısıyla dava süreci, birçok aday için yeniden değerlendirme fırsatı anlamına gelmektedir.

Ayrıca, üniversite personel alımı güvenlik soruşturması kapsamında verilen olumsuz kararlar için istinaf ve temyiz yolları da açıktır. Yani İdare Mahkemesi kararına karşı Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay’a başvuru yapılabilir.

Üniversite Personel Alımı Güvenlik Soruşturması Süreci

Üniversitelerde görev alacak adaylar için en önemli aşamalardan biri üniversite personel alımı güvenlik soruşturması sürecidir. Bu süreç, sadece araştırma görevlileri için değil; öğretim görevlisi güvenlik soruşturması, okutman ve profesör gibi tüm akademik personel için geçerli bir zorunluluktur.

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması sürecinde olduğu gibi, üniversite personel alımlarında da adayın geçmişine dair çok yönlü bir inceleme yapılır. Bu inceleme; adli sicil kaydı, güvenlik birimlerindeki bilgiler, terör örgütleriyle bağlantılar ve disiplin cezaları gibi unsurları kapsar.

Ayrıca, akademik personel güvenlik soruşturması kapsamında adayın devlet güvenliği açısından risk teşkil edip etmediği, bulunduğu sosyal çevre ve önceki görevleri de değerlendirmeye alınır. Yükseköğretim güvenlik soruşturması ise hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde aynı şekilde uygulanır ve sonuç olumlu gelmeden adayların göreve başlaması mümkün değildir.

Akademik Personel Güvenlik Soruşturması Üzerine Değerlendirme

Türkiye’de akademik kariyer yapmak isteyen herkes için araştırma görevlisi güvenlik soruşturması ve genel anlamda akademik personel güvenlik soruşturması, atama sürecinin vazgeçilmez bir aşamasıdır. Bu süreç sadece araştırma görevlisi adaylarını değil, aynı zamanda öğretim görevlisi güvenlik soruşturması, akademisyen güvenlik soruşturması ve diğer akademik unvanları da kapsamaktadır. Yapılan bu soruşturma bir formalite olarak görülmemeli; devletin güvenliği, kamu düzeni ve yükseköğretim kurumlarının itibarını koruma amacıyla yürütülen ciddi bir inceleme olarak değerlendirilmelidir.

Her ne kadar güvenlik soruşturması zaman zaman adayların bekleme süresini uzatsa da, şeffaf ve hukuka uygun yürütülen bir araştırma hem devlet hem de aday açısından güvence sağlar. Özellikle yükseköğretim güvenlik soruşturması kapsamında yapılan incelemeler, akademik özgürlük ile kamu güvenliği arasındaki dengeyi korumayı hedeflemektedir.

Adayların bu süreçte dikkat etmesi gereken en önemli nokta, resmi kurumlarla iş birliği içinde olmak ve gerekli belgeleri zamanında sunmaktır. Ayrıca, olumsuz sonuçlanan durumlarda hukuki yollara başvurulabileceği unutulmamalıdır. Üniversite personel alımı güvenlik soruşturması sonuçlarının yargı denetimine tabi olması, adaylara önemli bir hak ve güvence sağlamaktadır.

Akademisyen güvenlik soruşturması yalnızca bir engel değil, akademik dünyanın güvenli ve itibarlı kalmasını sağlayan bir mekanizmadır. Bu nedenle adayların süreci doğru anlamaları, bilinçli hareket etmeleri ve gerektiğinde hukuki destek almaları, akademik kariyer yolculuğunda büyük önem taşır.

Sikca Sorulan Sorular 3

Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması ne kadar sürer?

Araştırma görevlisi güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, mevzuata göre en geç 60 iş günü içinde tamamlanmalıdır. Ancak uygulamada farklı kurumların yazışmaları nedeniyle bu süreç 2–6 aya kadar uzayabilmektedir.

Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması arasındaki fark nedir?

Arşiv araştırması, kişinin adli sicil kaydı, kamu kurumlarındaki görevi ve temel geçmiş bilgilerini içerir.
Güvenlik soruşturması ise daha kapsamlıdır; kişinin terör örgütleriyle bağlantısı, yabancı devletlerle ilişkisi ve güvenlik riski oluşturabilecek durumları da inceler.

Güvenlik soruşturmasında nereye, nelere bakılır?

Soruşturmada; adli sicil kayıtları, emniyet ve istihbarat birimlerinde bulunan bilgiler, disiplin cezaları, terör örgütleriyle bağlantılar ve devlet güvenliği açısından risk teşkil eden unsurlar değerlendirilir.

Güvenlik soruşturması kriterleri nelerdir?

Başlıca kriterler şunlardır:

  • Sabıka kaydında ağır suç bulunup bulunmadığı
  • Terör örgütüyle doğrudan/dolaylı ilişki
  • Kamu düzenine aykırı faaliyetler
  • Disiplin cezaları
  • Devlet sırlarını koruma yeteneği

Güvenlik soruşturmasında sosyal medya veya banka hesaplarına bakılır mı?

Hayır. Resmî süreçte sosyal medya hesaplarının içerikleri veya kişisel banka hesapları incelenmez. Ancak kamuya açık şekilde paylaşılan suç unsuru barındıran içerikler değerlendirmeye alınabilir.

WhatsApp yazışmaları veya internet geçmişi incelenir mi?

Hayır. Özel iletişim ve kişisel internet geçmişi güvenlik soruşturması kapsamında incelenmez. Bu tür kontrollerin yapılması hukuken mümkün değildir.

Birinci derece akrabaların sicili incelenir mi?

Evet. Güvenlik soruşturmasında yalnızca aday değil, birinci derece yakınlarının da sabıka ve güvenlik kayıtları incelenebilir. Yakın çevrenin terör örgütleriyle bağlantısı adayın sürecini olumsuz etkileyebilir.

Otel kaydı memurluğa engel midir?

Hayır. Tek başına otel kaydı memuriyete engel değildir. Ancak otel kaydının, suç unsuru içeren bir soruşturma kapsamında ortaya çıkması halinde olumsuz değerlendirme yapılabilir.

HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) memuriyete engel midir?

HAGB kararları kesinleşmiş bir mahkûmiyet olarak kabul edilmez. Bu nedenle tek başına memuriyete engel değildir. Ancak bazı güvenlik soruşturmalarında HAGB’ye konu fiilin niteliği dikkate alınabilir.

Adli para cezası memuriyete engel midir?

Basit adli para cezaları memuriyete engel değildir. Fakat para cezası yüz kızartıcı suçlar (dolandırıcılık, rüşvet, zimmet vb.) nedeniyle verilmişse güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanabilir.

“Ceza Verilmesine Yer Olmadığı” kararı memurluğa engel midir?

Bu karar, kişinin suçsuz bulunduğu anlamına gelir. Dolayısıyla güvenlik soruşturmasında memuriyete engel teşkil etmez.

Takipsizlik kararı güvenlik soruşturmasını olumsuz etkiler mi?

Takipsizlik kararı da kişinin suç işlemediği sonucunu doğurduğu için güvenlik soruşturmasını olumsuz etkilemez. Ancak aynı olayla ilgili farklı kayıtların bulunması durumunda detaylı inceleme yapılabilir.

Güvenlik soruşturması olumsuz çıkarsa ne yapılabilir?

Olumsuz karar tebliğ edildiğinde aday, 60 gün içinde İdare Mahkemesi’nde iptal davası açabilir. Ayrıca yürütmenin durdurulması talep edilebilir. Kararın hukuka aykırı olduğu kanıtlanırsa, göreve atama gerçekleşebilir.

Güvenlik soruşturması formu nasıl doldurulur ve süreç nasıl işler?

Formda adayın kimlik bilgileri, ikamet adresi, aile bireyleri ve eğitim-iş geçmişi yer alır. Form eksiksiz ve doğru doldurulmalıdır. Ardından ilgili kurumlar (Emniyet, MİT, mülki amirlikler) tarafından inceleme yapılır ve sonuç kuruma bildirilir.

Bu makale Reform Hukuk Bürosu tarafından hazırlanmıştır. Makale içerisindeki bilgiler yoğun bir çalışma neticesinde hazırlanmış olup genel bilgiler içermektedir. Bu sebeple Güvenlik soruşturması İptal davası süreci ile alakalı bir problemle karşılaştığınızda her olayın kendi özel koşulları ile değerlendirip ona göre hareket etmekte fayda bulunmaktadır.

Sıradaki Makalemiz : 

Reform Avukatlık Bürosu

Ankara Avukat - Avukat Nalan KURU ve Av. Gökhan Yılmaz tarafından kurulmuş olup, Çankaya/Ankara’da bulunan avukatlık ofisinde faaliyet göstermektedir. Reform Ankara Hukuk Bürosu özellikle kamu hukuku ve özel hukuk alanında tecrübeli kadrosuyla hukuki ihtilafların çözümü noktasında hizmet vermektedir. Mesleğimizi yapmaktayken ön yargısız bir şekilde, dürüst , şeffaf , hızlı , iletişim halinde ve sonuç odaklı hareket etmekteyiz. Reform Hukuk ve Danışmanlık Bürosu Ankara , uzun yıllara dayanan tecrübesi ile gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyet gösteren müvekkillerine hukukun birçok farklı alanında danışmanlık ve dava takibi hizmetleri veren bir hukuk bürosudur. Büromuz farklı uzmanlık alanlarında başarı göstermiş avukatlardan oluşmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu