İdare Hukuku

Yakın Koruma Talebinin Kabul Edilmemesi ve Özel Koruma Tedbirinin Kaldırılması

Yakın Koruma Talebinin Kabul Edilmemesi Terörle Mücadele Kanunun 20. Maddesi uyarınca yakın koruma tedbirleri kapsamında talep edilen yakın  koruma talebinin gerekçesiz bir şekilde ret edilmesi anlamına gelmektedir. Bu makalemizde terörle mücadele görev almış ve almakta olan kamu görevlileri hakkında herhangi bir güvenlik endişesi yaşamadan hayatlarına devam edebilmesi amacıyla getirilen Terörle Mücadele Kanunun 20. Maddesi uyarınca yakın koruma tedbiri talebinin ret edilmesi veya var olan koruma tedbirlerinin kaldırılması durumunda ne yapılması gerektiği ile alakalı detaylı bilgilere yer verilmiş olup söz konusu bilgilerin yanında emsal yargı kararlarına da yer verilmiştir.

Terörle Mücadele Kanunu 20. Maddesi Kapsamı: Kimleri Kapsar?

Terörle Mücadele Kanunu 20. maddesi ye göre koruma tedbirleri, terörle mücadelede görev yapan ya da bu mücadelede görev almış kişileri kapsar. Bunlar arasında;

  • Adli, idari, istihbari ve askerî görevliler,

  • Kolluk kuvvetleri,

  • Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve yardımcıları,

  • Terör suçlularının bulunduğu cezaevlerinin savcıları ve müdürleri,

  • Devlet Güvenlik Mahkemelerinde (veya bunların yerine geçen özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde) görev yapmış hâkim ve savcılar,

  • Suçların aydınlatılmasına yardımcı olan kişiler

yer almaktadır. Bu kişilerin görevi sona erse bile, terör örgütlerinin hedefi hâline gelmeleri durumunda koruma tedbirlerinden yararlanmaları mümkündür.

Koruma Tedbirlerinin İçeriği

Kanun, koruma tedbirlerini oldukça geniş bir yelpazede düzenlemiştir. Bu tedbirler arasında yalnızca fiziksel koruma değil, kişinin kimliğini ve sosyal statüsünü korumaya yönelik önlemler de yer alır. Buna göre:

  • Fiziksel güvenlik: Görevli personelin veya ailesinin güvenliğinin sağlanması, koruma personeli veya araç tahsisi, ikametgâh güvenliği gibi önlemler alınabilir.

  • Kimlik ve belge değişikliği: Gerektiğinde, kişinin kimliğinin gizli tutulması amacıyla nüfus kaydı, ehliyet, evlenme cüzdanı, diploma gibi belgeler değiştirilebilir.

  • Estetik değişiklik: Talep hâlinde, fizyolojik görünümün estetik cerrahi ile değiştirilmesi mümkündür.

  • Menkul ve gayrimenkul haklarının korunması: Koruma altındaki kişinin malvarlığı, sosyal güvenlik ve diğer medeni hakları da güvence altına alınır.

  • Emekli personel için konut tahsisi: Korumaya alınmış emekli personel, zorunlu hâllerde Cumhurbaşkanlığınca belirlenen konutlarda ikamet edebilir.

Koruma Taleplerinde Usul ve Yetkili Makamlar

Koruma talebinde bulunan hâkim, savcı veya diğer görevlilerin başvuruları, ilgili makamlarca öncelikle ve ivedilikle değerlendirilir. Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı, koruma için gerekli araç, gereç ve personel desteğini sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca, koruma tedbirlerinin uygulanmasında gizlilik kurallarına titizlikle uyulması zorunludur. Bu uygulamaların ayrıntıları ise Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenmektedir.

Meşru Müdafaa Hakkı: Silah Kullanma Yetkisi

Maddenin son fıkrası, önemli bir güvence getirmektedir. Buna göre, yukarıda sayılan kamu görevlileri görevlerinden ayrılsalar dahi, terör suçluları tarafından kendilerine veya ailelerine yönelik bir saldırıyı savuşturmak amacıyla silah kullanma yetkisine sahiptirler. Bu düzenleme, terör örgütlerinin görevden ayrılmış kamu görevlilerini dahi hedef alabileceği gerçeğini dikkate alarak, kişisel savunma hakkını güçlendirmektedir.

Terörle Mücadele Kanunu 20. Maddesi

Madde 20  
Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden adlî, istihbarî, idarî ve askerî görevliler, kolluk görevlileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görev yapmış hâkim ve savcılar, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesiyle yetkili kılınmış ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hâkim ve savcılar ile bu görevlerinden ayrılmış olanlar ve terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen veya getirilenler ile suçların aydınlatılmasında yardımcı olanlar hakkında gerekli koruma tedbirleri Devlet tarafından alınır.

Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesi uyarınca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca görevlendirilecek ağır ceza mahkemeleri başkan ve üyeleri ile bu mahkemelerin görev alanına giren suçları soruşturmakla ve kovuşturmakla görevli Cumhuriyet savcılarının korunma ve güvenlik talepleri ilgili makam ve mercilerce öncelikle ve ivedilikle yerine getirilir. Koruma için ihtiyaç duyulan araç ve gereçler Adalet ve İçişleri
bakanlıklarınca temin edilir.

Bu koruma tedbirleri; talep halinde estetik cerrahi yoluyla fizyolojik görünümün değiştirilmesi dahil, nüfus kaydı, ehliyet, evlenme cüzdanı, diploma ve benzeri belgelerin değiştirilmesi, askerlik işleminin düzenlenmesi, menkul ve gayrimenkul mal varlıklarıyla ilgili hakları, sosyal güvenlik ve diğer hakların korunması gibi hususlarda düzenleme yapılır. (Değişik: 11/2/2014-6519/57 md.) Korumaya alınmış emekli personelden, meskende korunmaları mutlak surette zorunlu bulunanlar Cumhurbaşkanlığınca belirlenecek konutlardan yararlandırılır. Bu tedbirlerin uygulanmasında, İçişleri Bakanlığı ile ilgili diğer kurum ve kuruluşlar gerekli her türlü gizlilik kurallarına uymak zorundadırlar. Koruma tedbirleriyle ilgili esas ve usûller Cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelik
ile belirlenir.

Yukarıda sayılanlardan kamu görevlileri, görevlerinden ayrılmış olsalar dahi terör suçluları tarafından kendilerine veya eş ve çocuklarının canına vuku bulan bir taarruzu savmak için silah kullanmaya yetkilidirler.

Koruma Tedbiri Talebinin Reddedilmesi İptal Davası 

1. Koruma Talebinin Reddedilmesi Ne Anlama Gelir?

Terörle Mücadele Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca, terörle mücadelede görev alan veya bu görev nedeniyle hedef hâline gelen kişilerin korunması devletin yükümlülüğüdür. Ancak bazı durumlarda, ilgili kamu görevlisinin veya eski görevlinin yaptığı koruma talebi, idare tarafından reddedilebilir.

Bu red kararları genellikle şu gerekçelere dayanır:

  • Tehdit unsurunun bulunmadığı veya somut delillerle ispatlanamadığı iddiası,

  • Başvuranın artık kamu görevlisi olmadığı ve bu nedenle kapsam dışında kaldığı görüşü,

  • Kaynak yetersizliği veya idari takdir yetkisi gerekçesi.

Oysa bu kararların tamamı idari işlemdir ve bu nedenle yargı denetimine tabidir.

2. Red Kararına Karşı İptal Davası Açma Hakkı

Koruma tedbiri talebinin reddi, kişinin yaşam hakkı ve güvenlik hakkını doğrudan etkileyen bir idari işlemdir. Bu nedenle, başvuru reddedildiğinde ilgilinin İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) m. 2/1-a uyarınca iptal davası açma hakkı doğar.

Yetkili Mahkeme:

Genellikle davalı idare İçişleri Bakanlığı veya Adalet Bakanlığı olacağından, yetkili mahkeme Ankara İdare Mahkemesi olacaktır. Ancak koruma talebi yerel bir birim (örneğin il emniyet müdürlüğü) tarafından reddedilmişse, işlem hangi ilde tesis edilmişse o ilin İdare Mahkemesi yetkilidir.

Dava Açma Süresi:

İYUK m.7 gereğince, kararın tebliğinden itibaren veya zımnen ret süresinin dolmasından itibaren 60 gün içinde dava açılmalıdır.  Bu süre hak düşürücü niteliktedir; dolayısıyla red kararının tebliğ tarihi mutlaka kayıt altına alınmalıdır.

3. Yürütmenin Durdurulması Talebi (İYUK m.27)

Koruma tedbirlerinin gecikmesinin telafisi güç veya imkânsız zararlar doğurabileceği açıktır. Örneğin, koruma talebi reddedilen bir hâkim, savcı veya güvenlik görevlisi; ciddi bir tehdit altında yaşamını riske atabilir.
Bu nedenle dava açılırken İYUK m.27 uyarınca yürütmenin durdurulması talebi mutlaka ileri sürülmelidir.

Yürütmenin Durdurulması İçin Aranan Şartlar:

  1. Açık hukuka aykırılık:
    İdarenin, koruma talebini reddederken gerekçesiz veya yetersiz değerlendirme yapması, kanunun amacına aykırı karar vermesi.

  2. Telafisi güç zarar:
    Kişinin hayatının, özgürlüğünün veya güvenliğinin ciddi biçimde tehlikeye düşmesi.

Mahkeme, bu iki koşulun birlikte gerçekleştiğini değerlendirirse, dava sonuna kadar koruma tedbirinin yeniden uygulanmasına karar verebilir. Bu karar, idare için bağlayıcıdır ve derhal uygulanması gerekir (İYUK m.28).

4. Dava Dilekçesinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Koruma tedbiri talebi reddedilen kişi veya vekili tarafından hazırlanacak iptal davası dilekçesinde şu unsurlar açıkça yer almalıdır:

  • Kişisel risk durumu: Önceden alınan tehditler, saldırı girişimleri, kamu görevinden kaynaklanan hedef olma durumu,

  • İdarenin gerekçesinin yetersizliği: Red kararında somut risk analizi yapılmadığı, istihbarî verilerin dikkate alınmadığı,

  • Hukuki dayanaklar:

    • 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu m.20

    • 2577 sayılı İYUK m.2 ve m.27

    • Anayasa m.17 (yaşam hakkı)

    • AİHS m.2 (European Convention on Human Rights – Life Right)

Bu unsurlar açıkça vurgulanarak, mahkemeden öncelikle yürütmenin durdurulması, akabinde ise işlemin iptali istenmelidir.

Yakın Koruma Talebinin Kabul Edilmemesi ve Özel Koruma Tedbirinin Kaldırılması

Yakın Koruma Talebinin Kabul Edilmemesi ve Özel Korumanın Kaldırılması Emsal Kararlar

Konya Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 2019/647E, 2019/993K 

  • Yakın Koruma Sağlanması İsteği – Yakın Koruma Talebinin Kabul Edilmemesi

Dava, Adana Bölge Adliye Mahkemesi üyesi olarak görev yapan davacının, terör ihtisas mahkemesi olan Adana Ağır Ceza Mahkemesi’nde Mahkeme Başkanı olarak görev yaptığı dönemde FETÖ yargılamaları ile ilgili dosyalar kapsamında verilen bir karardan dolayı tehdit edildiğinden bahisle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 20 nci maddesi uyarınca güvenlik tedbirleri bakımından yakın koruma sağlanması isteğiyle yaptığı 17.09.2018 tarihli başvurusunun 60 gün içerisinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesi üyesi olarak görev yapan davacının, terör ihtisas mahkemesi olan Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Mahkeme Başkanı olarak görev yaptığı dönemde FETÖ yargılamaları ile ilgili dosyalar kapsamında verilen bir karardan dolayı tehdit edildiğinden bahisle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 20 nci maddesi uyarınca güvenlik tedbirleri bakımından yakın koruma sağlanması isteğiyle yaptığı 17.09.2018 tarihli başvurusunun 60 gün içerisinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davada ;

Adana Bölge Adliye Mahkemeleri kalemini telefonla arayarak tehdit eyleminde bulunan kişinin tespiti için Adana 3.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 15.11.2018 tarih ve D.iş:2018/7260 sayılı dosyasından telefonla arayan hat numaralarının ve hat sahibine ilişkin kimlik bilgilerinin istenilmesine karar verildiği ve bu hususta araştırmanın devam ettiği, bu durumda; karardaki açıklamalar ışığında mevcut görevinden önce Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250 inci maddesi ile yetkili kılınmış ağır ceza mahkemesinde başkan olarak görev yapmış olan davacı hakkında somut ve güncel bir tehditin varlığının açık olması karşısında davacının yakın koruma istemine ilişkin başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı,

Diğer taraftan; her ne kadar davalı idare tarafından, yapılan inceleme ve araştırma sonucunda davacının terör örgütlerinin hedefi olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı belirtilmekte ise de, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Soruşturma No:2018/63736 sayılı dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden davacının Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesiyle yetkili kılınmış ağır ceza mahkemelerinde görev yapmakta iken bu görevlerinden ayrılmış hâkim ve savcıların, başka bir değerlendirmeye gerek kalmaksızın terör örgütlerinin açık hedefi olduklarının kabulü gerektiği,

Dolayısıyla söz konusu Mahkemelerde görev yapan veya yapmış hakim ve  savcıların fiilen halihazırda görev yapanlarla geçmişte görev yapıp şu anda ayrılmış olanlar şeklinde bir ayrıma gidilmeksizin tamamının olası bir tehlike içerisinde bulunduğu kabul edilerek haklarında hali hazırda somut bir tehdit veya tehlikenin varlığının aranmaması gerektiği sonucuna ulaşıldığından,

Daha önce 5271 sayılı Kanunun 250. maddesi uyarınca kurulan Adana 13.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak görev yapmış olan davacının yakın koruma istemine ilişkin başvurusunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işleminde bu yönden de hukuka ve mevzuata uyarlık görülmediği gerekçesiyle Adana 1. İdare Mahkemesi’nce verilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin 12/03/2019 tarih ve E:2018/1157, K:2019/257 sayılı kararın, davalı idare vekili tarafından; davacı hakkında ilgili birimlerce yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde,

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 20. maddesine istinaden çıkarılan Koruma Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre terör örgütlerinin hedefi olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı ve bu zamana kadar yasadışı terör örgütlerince tehdit edilmesiyle ilgili olarak davacının müracaatının olmadığı, bu çerçevede davacının koruma talebinin Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinde belirtilen şartlara haiz olmadığından reddedildiği, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı iddialarıyla istinafen incelenerek kaldırılması istenilmektedir.

Başvuruya konu mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu’nun 45 inci maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun REDDİNE

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi  2021/245E, 2021/684K 

  • Koruma Tedbirinin Tamamen Kaldırılması – Yakın Koruma Talebinin Kabul Edilmemesi

Dava; Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Jandarma Tuğgeneral olarak görev yapmakta iken emekliye ayrılan davacı tarafından, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’nün 12.02.2020 tarih ve 2020/100 sayılı işlemiyle tebliğ edilen “Özel Koruma Tedbirinin Kaldırılmasına” ilişkin Bakanlık Makamının 07/02/2020 tarihli Olur işleminin iptali istemiyle açılmıştır. Uyuşmazlıkta, davacı ile ilgili davalı idare tarafından 2007 yılından itibaren yapılan değerlendirmelerde çağrı üzerine koruma ve özel koruma kararları alındığı,

2011 yılında emekli olmasına karşın 2013-2018 yılları arasında özel koruma tedbirlerine devam edildiği, 2018 ve 2019 yıllarında 2 personel ile yakın koruma kararı ve özel koruma kararı gibi koruma tedbirlerinin alındığı göz önünde bulundurulması karşısında, idarenin koruma kararın düzeyine belirleme konusunda tehdidin boyutu göz önüne alınarak işlem tesis ettiği, bahsi geçen terör örgütünün halen var olduğu, terör örgütü eylemlerinin ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğinin bilinemeyeceği,

Bu durumda tehdidin boyutu göz önüne alınarak işlem tesis etmekte davalı idarenin bir takdir yetkisi bulunmakta ise de davacı hakkında koruma tedbirleri uygulanmasını gerektirebilecek düzeyde tehdidin bulunduğuna ilişkin bir kısım bulgular mevcut iken ve davalı idarelerce tehdidin ağırlığına ve mevcut imkanlara göre bir koruma tedbiri (çağrı üzerine koruma, yakın koruma, özel koruma vb.) alınması gerekirken koruma tedbirinin tamamen kaldırılmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 2020/245E, 2020/1253K 

Bakılan uyuşmazlıkta; davacı ile ilgili davalı idare tarafından 07/12/2016 tarihinden itibaren yapılan değerlendirmelerde; koruma kararlarının, “Çağrı Üzerine Koruma”, “Bir Personelle Koruma”, “Bir Personelle Yakın Koruma”, “iki personelle yakın koruma” gibi koruma tedbirleri alındığı gözönüne alındığında, idarenin koruma kararın düzeyine belirleme konusunda tehdidin boyutu gözönüne alınarak işlem tesis ettiği, bahsi geçen terör örgütünün halen var olduğu,

Terör örgütü eylemlerinin ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğinin bilinemeyeceği, bu durumda tehdidin boyutu göz önüne alınarak işlem tesis etmekte (koruma düzeyi, personel sayısı vb.) davalı idarenin bir takdir yetkisi bulunmakta ise de davacı hakkında koruma tedbirleri uygulanmasını gerektirebilecek düzeyde tehdidin bulunduğuna ilişkin bir kısım bulgular mevcut iken ve davalı idarelerce tehdidin ağırlığına ve mevcut imkanlara göre bir koruma tedbiri (çağrı üzerine koruma, yakın koruma, özel koruma vb.) alınması gerekirken koruma tedbirinin tamamen kaldırılmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 2021/174E, 2021/524K, 29.04.2021

  • Yakın Koruma Talebinin Kabul Edilmemesi 

Dava dosyasının incelenmesinden, davacı ve ailesinin ortağı ve yöneticisi olduğu ….. İnşaat Uluslararası Nakliyat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile ….. İnşaat Turizm A.Ş.’nin uzun yıllardır Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi’nde yol ve köprü yapım işi ile faaliyet gösterdiği, bu faaliyetleri nedeniyle Terör Örgütü PKK/KCK’nın açık hedefi haline geldiğini ve hayati tehlikesinin bulunduğundan bahisle kendisi hakkında yakın koruma kararı verilmesi talebinde bulunduğu, söz konusu talebinin terör örgütlerinin hedefi olduğuna dair güncel bilgi ve belge bulunmadığından bahisle 31.01.2020 tarihli Ankara Valiliği İl Koruma Komisyon kararı ile reddedilmesi üzerine anılan ret işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davalı idarece her ne kadar davacının terör örgütlerinin hedefi olduğuna dair güncel bilgi ve belge bulunmadığından bahisle yakın koruma talebi reddedilmişse de davacının ortağı olduğu şirketlerin söz konusu bölgelerde faaliyetlerine devam ettiği, terör örgütünün de bu şirketlerin çalışanlarına ve şantiyesine aralıklarla saldırı düzenlendiği, bahsi geçen terör örgütünün halen var olduğu,

Terör örgütü eylemlerinin ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğinin bilinemeyeceği, bu durumda tehdidin boyutu göz önüne alınarak işlem tesis etmekte (koruma düzeyi, personel sayısı vb.) davalı idarenin bir takdir yetkisi bulunmakta ise de davacı hakkında koruma tedbirleri uygulanmasını gerektirebilecek düzeyde tehdidin bulunduğuna ilişkin bir kısım bulgular mevcut iken ve davalı idarelerce tehdidin ağırlığına ve mevcut imkanlara göre bir koruma tedbiri (çağrı üzerine koruma, yakın koruma vb.) alınması gerekirken hiçbir koruma tedbirinin uygulanmamasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 2018/1454 E, : 2018/1935K 

  • Koruma Tedbirinin Tamamen Kaldırılması 

Davacı hakkında yetkili koruma komisyonunca aksi yönde bir karar alınıncaya kadar Ankara Valiliğince 19.08.2016 tarihli Valilik Olur’u ile verilen “Özel Koruma” kararının dayanağının Jandarma Genel Komutanlığının 29 Temmuz 2016 tarihli (davacıya ilişkin FETÖ/PDY terör örgütü tarafından suikast yapılacağına yönelik istihbari bilgi bulunduğu gerekçesi ile) davacı hakkında “Özel Koruma” kararı alınması için Ankara Valiliğine gönderdiği yazı olduğu ve bu yazıya istinaden yetkili koruma komisyonunca aksi yönde bir karar alınıncaya kadar Ankara Valiliğince Koruma Hizmetleri Yönetmeliği’nin 20-8.11.16.22/a ve 25/b maddeleri uyarınca 19.08.2016 tarihli Valilik Olur’u ile hakkında “Özel Koruma” kararı verildiği,

İdarenin Yönetmeliğin 16. maddesinde belirtilen hususları dikkate almak koşuluyla ve mevcut kaynaklarını dikkate alarak 4. maddede düzenlenen tedbirlerden bir tanesinin alınması yönünde takdir yetkisi bulunmakla birlikte takdir yetkisinin sınırsız olmadığı, davacı hakkında Ankara Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünce tanzim edilen raporlara göre davacının terör örgütlerinin hedefi olduğuna dair bir bilgi ve belgeye rastlanılamadığının belirtilmesi sonrası, Ankara İl Koruma Komisyonunca koruma kararı kaldırılmış ise de davacı hakkındaki tedbirin dayanağının Yönetmeliğin 11. maddesi kapsamında olduğu, Jandarma Genel Komutanlığının 29 Temmuz 2016 tarihli (davacıya ilişkin FETÖ/PDY terör örgütü tarafından suikast yapılacağına yönelik istihbari bilgi bulunduğu) yazısının geçerliliğini sürdürüp sürdürmediği yönünde bir tespit olmaksızın davacının koruma tedbirinin tamamen kaldırıldığından dava konusu işlemde bu yönden hukuka uyarlık görülmemiştir.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi : 2020/588, 2020/900

  • Koruma Kararının Kaldırılması – Yakın Koruma Talebinin Kabul Edilmemesi

Kurmay Albay olarak Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Plan ve Güvenlik Daire Başkanı olarak görev yapmakta iken 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle özel koruma kapsamına alınan davacı tarafından, 16.05.2019 tarihli tebliğ-tebellüğ belgesinde belirtilen “özel koruma” kararının “koruma kaldırılmasına” çevrilmesine ilişkin 2019/3 sayılı Merkez Koruma Komisyonu kararının; iptali istemiyle açılan davada; dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüyle etkin biçimde mücadeleye katıldığı ve halen anılan terör örgütünün açık hedefi olduğu,

Aynı zamanda 15 Temmuz darbe teşebbüsü davalarının tanığı durumunda bulunduğu ve yüksek riskli korunacaklar arasında bulunmasının muhtemel olduğu, Mahkemenin 05.07.2018 tarih ve E:2018/83, K:2018/1468 sayılı kararı akabinde, 2018/2 sayılı Merkez Koruma Komisyonu toplantısında alınan hakkındaki, “özel koruma” kararının, “koruma kararının kaldırılmasına” çevrilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada,

Mahkemenin E.2018/2437 sayılı dosyasında 19.06.2019 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, ancak dava konusu olan ve 11.04.2019 tarihinde onaylanan 2019 yılı Merkez Koruma Komisyonun 2019/3 sayılı kararı ile davacı hakkında uygulanan koruma kararının kaldırılmasına karar verildiği, davacının mevcut şartlarında herhangi bir değişiklik olabilecek makul bir süre dahi geçmeksizin ve süresi dolmaksızın, yeterince inceleme ve araştırma yapılmadan ve davacının özel koruma altına alınmasını gerektiren nedenlerin ortadan kalkıp kalkmadığı hususunu kanıtlayan somut bilgi ve belgeler ortaya konulmadan, tesis edilen “koruma kararının kaldırılmasına” ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, ilişkin olarak Ankara 17. İdare Mahkemesince verilen 14/02/2020 gün ve E:2019/1604, K:2020/309 sayılı kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.

Ankara 17. İdare Mahkemesince verilen 14/02/2020 gün ve E:2019/1604, K:2020/309 sayılı karar usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, davalı idarenin istinaf başvurusunun REDDİNE

SIRADAKİ MAKALEMİZ : 

siradaki makalemiz 1

Reform Avukatlık Bürosu

Ankara Avukat - Avukat Nalan KURU ve Av. Gökhan Yılmaz tarafından kurulmuş olup, Çankaya/Ankara’da bulunan avukatlık ofisinde faaliyet göstermektedir. Reform Ankara Hukuk Bürosu özellikle kamu hukuku ve özel hukuk alanında tecrübeli kadrosuyla hukuki ihtilafların çözümü noktasında hizmet vermektedir. Mesleğimizi yapmaktayken ön yargısız bir şekilde, dürüst , şeffaf , hızlı , iletişim halinde ve sonuç odaklı hareket etmekteyiz. Reform Hukuk ve Danışmanlık Bürosu Ankara , uzun yıllara dayanan tecrübesi ile gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyet gösteren müvekkillerine hukukun birçok farklı alanında danışmanlık ve dava takibi hizmetleri veren bir hukuk bürosudur. Büromuz farklı uzmanlık alanlarında başarı göstermiş avukatlardan oluşmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu