
İdare avukatı, idare hukuku alanında uzmanlaşmış, bireylerin kamu kurumlarıyla yaşadığı hukuki uyuşmazlıklarda haklarını arayan ve dava sürecini profesyonel biçimde yürüten hukukçudur. Bu tür uyuşmazlıklar; memur disiplin cezalarından imar planı itirazlarına, güvenlik soruşturması problemlerinden kamu ihale itirazlarına kadar geniş bir yelpazeye yayılır.
İdare hukuku, kamu gücünü kullanan kurumların işlem ve eylemlerini denetlemeyi hedefler. Bu kurumlar, bireylere karşı tek taraflı ve bağlayıcı kararlar alabilir. İşte bu noktada, bireyin hukuki güvenliğini sağlayan en önemli unsur, idari yargı ve bu alanda deneyimli bir idare avukatı desteğidir.
İdari davalar; karmaşık mevzuat, sıkı usul kuralları ve kısa süreli başvuru koşulları nedeniyle, diğer hukuk alanlarına kıyasla daha teknik bir uzmanlık gerektirir. Yapılacak küçük bir hata dahi davanın esası dinlenmeden reddedilmesine yol açabilir. Bu nedenle idare hukuku alanında bilinçli hareket edilmesi ve sürecin doğru yönetilmesi, bireyin hakkını tam olarak arayabilmesi açısından kritik önemdedir.

İptal Davaları
İptal davası, hukuka aykırı idari işlemlerin ortadan kaldırılması amacıyla açılan davadır. Bu dava türü, bireylerin kamu gücü kullanan idare karşısında temel haklarını koruyabilmelerini sağlayan en önemli yollardan biridir. İdari işlemler; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biriyle hukuka aykırıysa, bu işlemin iptali için dava açılması mümkündür.
Hangi İşlemler İptal Davasına Konu Olabilir?
İptal davasına konu olabilecek işlemler genellikle kamu görevlileri, öğrenciler, müteahhitler, sağlık personeli ve memurlar gibi kamu ile doğrudan teması olan kişi ve grupları etkiler. Aşağıda sıkça rastlanan iptal davası örneklerine yer verilmiştir:
- Disiplin cezaları: Uyarma, kınama, maaş kesintisi, kademe ilerlemesinin durdurulması
- Görevden alma işlemleri: Devlet memurluğundan çıkarma, müstafi sayılma, görevden uzaklaştırma
- Tayin ve atama işlemleri: Eş durumu tayini reddi, görevde yükselme veya unvan değişikliği iptali
- İmar uygulamaları: Yıkım kararları, imar para cezaları, yapı kayıt belgesinin iptali
- Eğitim kurumları işlemleri: Not iptali, okulla ilişiğin kesilmesi
- İhale işlemleri: İhaleden yasaklama, şikayet ve itirazen şikayet üzerine alınan kararlar
- Lisans ve ruhsat işlemleri: Silah ruhsatı, sürücü belgesi, işyeri açma ruhsatı iptalleri
İptal Davasının Özellikleri
İptal davası, sadece menfaati ihlal edilen kişiler tarafından açılabilir. İdari işlem, bireyi doğrudan ve özel olarak etkileyen nitelikte olmalıdır. Ayrıca iptal davası süresi içinde açılmalıdır; aksi takdirde dava süre aşımı nedeniyle reddedilir.
Mahkeme iptal davası sonucunda işlemde hukuka aykırılık tespit ederse, o işlemi ortadan kaldırır. Böylece işlem, yapıldığı andan itibaren hükümsüz hâle gelir. Bu yönüyle iptal davası yalnızca geleceğe değil, geçmişe yönelik de etkili bir hukuk yoludur.
Tam Yargı Davaları
Tam yargı davası, idarenin işlem, eylem veya ihmali sonucunda bireyin maddi veya manevi bir zarara uğraması halinde, bu zararın tazmini amacıyla açılan davadır. Bu dava türü, idarenin sorumluluğu çerçevesinde bireyin uğradığı hak kaybının giderilmesini hedefler.
İptal davasından farklı olarak, burada amaç bir işlemin ortadan kaldırılması değil, o işlemin ya da eylemin yol açtığı zararın karşılanmasıdır.
Hangi Durumlarda Tam Yargı Davası Açılır?
Tam yargı davası; idari işlemler kadar, idarenin eylemleri ve ihmalleri nedeniyle doğan zararlar için de açılabilir. Aşağıda uygulamada sıkça karşılaşılan bazı dava konuları yer almaktadır:
- Malpraktis davaları: Sağlık personelinin kusurlu tıbbi müdahaleleri sonucunda açılan tazminat davaları
- Haksız gözaltı, tutuklama ve disiplin cezaları nedeniyle açılan tazminat davaları
- Kamu hizmetinin geç veya kötü işlemesi nedeniyle meydana gelen zararların tazmini
- İdari kararların uygulanması sırasında zarar gören üçüncü kişilerin başvuruları
- Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları
- Memurların veya öğrencilerin hukuka aykırı şekilde görevden alınması ya da ilişik kesilmesi gibi durumlarda ortaya çıkan zararlara ilişkin davalar
İptal Davası ile Birlikte Açılabilir mi?
Evet. İptal davası ile tam yargı davası birlikte açılabilir. Örneğin bir idari işlemin iptali istenirken, aynı zamanda bu işlemin yol açtığı maddi zararlar için tazminat da talep edilebilir. Ancak bu iki talep arasında hukuki bir bağ olması gerekir. Aksi hâlde, ayrı ayrı açılmaları gerekir.
Yetkili Mahkeme Neresidir?
Tam yargı davası, zararı doğuran işlemi denetlemeye yetkili idare mahkemesinde açılır. Eğer zarar bir eylemden kaynaklanıyorsa, hizmetin yürütüldüğü ya da eylemin gerçekleştiği yerdeki mahkeme yetkilidir. Diğer durumlarda ise davacının ikametgahındaki mahkemede dava açılabilir.
İdari Dava Türleri Tablosu
Bu tablo, idari davaların temel türlerini ve özelliklerini özetlemektedir. Hangi dava türünün sizin durumunuza uygun olduğunu anlamak için özet bir bakış sunar:
Dava Türü | Konusu | Kimler Açabilir | Hedefi |
---|---|---|---|
İptal Davası | Hukuka aykırı idari işlemler | Menfaati ihlal edilen kişiler | İşlemin ortadan kaldırılması |
Tam Yargı Davası | İdarenin işlem, eylem veya ihmali sonucu doğan zararlar | Zarar gören gerçek/tüzel kişiler | Tazminat alınması |
İdari Sözleşme Davası | İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar | Taraflar (özellikle yükleniciler) | Sözleşmesel hakların korunması |
İdari Sözleşmelerden Kaynaklanan Davalar
İdari sözleşmeler, idare ile özel kişiler arasında, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla yapılan ve kamu hukuku kurallarına tabi olan sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerde idare, kamu gücüne dayanan bazı ayrıcalıklara sahiptir; örneğin sözleşmeyi tek taraflı değiştirebilme veya feshetme yetkisi gibi.
İdari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar, sözleşmenin hazırlanması, yürütülmesi, değiştirilmesi, feshedilmesi veya uygulanması süreçlerinde ortaya çıkabilir. Bu tür uyuşmazlıklar da idari yargının görev alanına girer ve idare avukatının müdahalesiyle yargı önüne taşınır.
Sözleşme Türlerine Göre Uyuşmazlıklar
İdari sözleşmelerin kapsamı geniştir. Uygulamada en çok karşılaşılan sözleşme türleri ve buna bağlı dava örnekleri şunlardır:
- Kamu ihale sözleşmeleri: İhaleye katılım süreci, teklifin değerlendirilmesi, sözleşme imzalanmadan ihalenin iptali, sözleşmenin uygulanması sırasında çıkan ihtilaflar
- Yap-işlet-devret sözleşmeleri: Özellikle enerji, ulaşım, altyapı alanlarında yapılan ve yatırımcı ile idare arasında düzenlenen uzun vadeli sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar
- İmtiyaz sözleşmeleri: Bir kamu hizmetinin özel kişilere devriyle ilgili anlaşmalar. Bu sözleşmelerde idareye tanınan tek taraflı düzenleme ve denetim yetkisi, dava konusu olabilir.
- Kamu-özel iş birliği (PPP) projeleri: Sağlık kampüsleri, büyük altyapı projeleri gibi özel finansman modeli içeren sözleşmelerden doğan yükümlülük ihlalleri
Bu Davalarda Nelere Dikkat Edilmelidir?
İdari sözleşmeler, özel hukuk sözleşmelerinden farklı olarak, idarenin tek taraflı işlem tesis edebilme yetkisi sebebiyle oldukça farklıdır. Bu nedenle bu sözleşmelerden doğan davalar:
- İdari yargıda açılır, adli yargıya gidilmez.
- Başvuru süresi ve dava açma koşulları, genellikle sözleşmenin hükümlerine ve özel düzenlemelere bağlıdır.
- Ön başvuru zorunluluğu olabilir; örneğin, ihaleye itirazen şikayet başvurusunun tüketilmesi gibi.
Bu tür davalarda, sözleşmenin her maddesi, uygulanma şekli ve tarafların yükümlülükleri detaylı olarak analiz edilmelidir. Aksi hâlde, hak kayıpları yaşanması ihtimali yüksektir.

İdari Dava Süreci ve Başvuru Yolları
İdari uyuşmazlıkların çözümünde, her zaman doğrudan dava açmak mümkün değildir. Bazı durumlarda önce idari başvuru yollarının tüketilmesi gerekir. İdari yargının yapısı ve işleyişi, bireyin başvurusunu sistemli bir sürece bağlamış, belirli şartlar ve süreler öngörmüştür.
1. İdari Başvuru Aşaması (Zorunlu Olabilir)
Bazı idari işlemlere karşı dava açmadan önce, idareye yazılı başvuruda bulunmak ve cevap beklemek gerekir. Örneğin:
- İhale işlemlerinde Kamu İhale Kurumu’na itirazen şikayet
- Kamulaştırma davalarında idareye önce tazminat talebi
- Bazı disiplin cezalarında üst makama itiraz
İdare, başvuruya 30 gün içinde cevap vermekle yükümlüdür. Bu süre içinde cevap verilmezse, “zımni ret” kabul edilir ve dava açma süresi işlemeye başlar.
2. Dava Açma Süreci
İdari davalar, kural olarak şu üç mahkemede açılır:
- İdare Mahkemesi (genel idari işlemler)
- Vergi Mahkemesi (vergi, resim, harç gibi mali işlemler)
- Danıştay (bazı özel davalarda ilk derece mahkemesi olarak görev yapar)
Dava, genellikle işlem tesis eden idarenin bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Ancak kamu görevlilerine ilişkin işlemlerde, görev yapılan yer ya da yeni görev yeri gibi özel yetki kuralları da uygulanabilir.
3. Yargılama Süreci
Dava açıldıktan sonra şu aşamalar izlenir:
- Dava dilekçesi mahkemeye sunulur.
- Mahkeme, idarenin savunmasını ister.
- Gerekirse davacıdan cevaba cevap dilekçesi alınır.
- Tarafların beyanları ve belgeleri toplandıktan sonra, duruşma yapılmaksızın veya duruşmalı şekilde karar verilir.
4. İstinaf ve Temyiz
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, 30 gün içinde istinaf başvurusu yapılabilir. Bu başvuru, Bölge İdare Mahkemesi tarafından incelenir.
Bölge İdare Mahkemesi kararlarına karşı, temyiz edilebilir nitelikte olanlar için Danıştay nezdinde temyiz başvurusu yapılabilir. Bu süreçle birlikte dava 3 aşamalı hâle gelir:
- İdare/Vergi Mahkemesi
- Bölge İdare Mahkemesi (İstinaf)
- Danıştay (Temyiz)
İdari Yargılama Süreci Tablosu
İdari davaların hangi aşamalardan geçtiğini ve bu süreçlerin ortalama ne kadar sürdüğünü gösteren bu tablo, zaman planlaması açısından fikir verir:
Aşama | Açıklama | Süre (Ortalama) |
---|---|---|
İlk Derece Mahkemesi | Dava açılır, dilekçeler sunulur, karar verilir | 4 – 12 ay |
İstinaf (Bölge İdare Mahkemesi) | Karara itiraz edilir, yeni bir değerlendirme yapılır | 3 – 24 ay |
Temyiz (Danıştay) | İstinaf kararına karşı son başvuru, hukuki denetim yapılır | 1 – 3 yıl |

İdari Dava Açma Süresi ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
İdari davalarda en çok hak kaybına yol açan konulardan biri, sürelerin kaçırılmasıdır. İdari işlemler, kesinleştikleri andan itibaren kısa ve bağlayıcı dava sürelerine tabidir. Bu süreler kaçırıldığında, işlemin hukuka aykırı olması dahi davanın reddine neden olabilir.
Genel Dava Süreleri
İdari yargılama süreci, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre belirlenmiştir. Buna göre;
- İdare ve Danıştay’da dava açma süresi: 60 gün
- Vergi mahkemelerinde dava açma süresi: 30 gün
Bu süreler, idari işlemin tebliğini izleyen ilk günden itibaren işlemeye başlar.
Özel Durumlara Göre Dava Süreleri
Her dava için sabit süreler uygulanmaz. Bazı özel düzenlemeler veya idari başvuru zorunluluğu olan durumlarda şu hususlara dikkat edilmelidir:
- İdari başvuru yapılmış ve cevap gelmemişse: 30 gün sonra zımni ret kabul edilir, bu tarihten itibaren dava açma süresi (örneğin 60 gün) işlemeye başlar.
- Vergi işlemleri gibi mali uyuşmazlıklarda: Tahakkuk, tahsil, tevkif gibi olaylara göre farklı süre başlangıçları olabilir.
- İvedi yargılama usulüne tabi işlemler (örneğin kamu ihaleleri, sınav iptalleri) için süreler daha kısadır.
Süre Aşımı Riski ve Yaygın Hatalar
İdari davalarda şu hatalar en sık görülür:
- Tebligat tarihi yerine belge üzerindeki yazılı tarihin esas alınması
- İdareye dilekçe verilip cevabın beklenmemesi
- Posta veya elektronik tebligatla yapılan bildirimin açılmaması veya geç fark edilmesi
- Tatil veya resmi günlere denk gelen tarihlerde sürenin nasıl işleyeceğinin bilinmemesi
Bu nedenle idari işlem tebliğ edildiğinde hemen bir takvim oluşturmak ve sürecin her aşamasını belgelemek gerekir. Aksi takdirde süre aşımı nedeniyle davanın usulden reddiyle karşılaşılabilir.
Sık Yapılan Hatalar ve Hak Kaybı Riski
İdari davalar, usule son derece bağlı bir yargı türüdür. Bu nedenle küçük görülen eksiklikler veya zamanlama hataları, davanın esası dinlenmeden reddine yol açabilir. Özellikle idare hukuku konusunda yeterli bilgiye sahip olunmadan yapılan başvurular, ciddi hak kayıpları yaratabilir.
1. Süre Aşımı
İdari davalarda en sık rastlanan hata, dava açma süresinin kaçırılmasıdır. Tebligatın alındığı tarih doğru değerlendirilmediğinde veya başvuru cevabı beklenmeden harekete geçilmediğinde süre kaybı yaşanabilir.
2. Dava Dilekçesinin Eksik veya Hatalı Hazırlanması
İdari dava dilekçeleri, 2577 sayılı Kanun’un 3. ve 5. maddelerinde belirtilen zorunlu unsurları taşımalıdır. Aşağıdaki eksikliklerden biri bile, mahkeme tarafından dilekçenin reddedilmesine neden olabilir:
- İlgili idari işlemin yazılı bildirim tarihi belirtilmemişse
- Talep net değilse
- Yetkili veya görevli olmayan mahkemeye başvurulmuşsa
- Husumet yanlış kurulduysa
3. Ön Başvuru Yükümlülüğünün Göz Ardı Edilmesi
Bazı uyuşmazlıklarda, dava açmadan önce idari başvuru zorunludur. Bu yol tüketilmeden açılan davalar, doğrudan “idari merci tecavüzü” gerekçesiyle reddedilir.
4. İdari İşlemin Niteliğinin Yanlış Değerlendirilmesi
Hazırlık işlemleri, tavsiye kararları veya yürütülebilirlik niteliği taşımayan idari eylemler için dava açılamaz. Ancak uygulamada, bu tür işlemler hakkında dava açıldığı ve usulden reddedildiği görülmektedir.
5. Avukatsız Takipte Tebligat Kaynaklı Sorunlar
Avukat olmadan açılan davalarda, tebligatların muhtara bırakılması, posta gecikmeleri veya elektronik tebligat takibi yapılmaması, sürecin farkında olunmadan ilerlemesine neden olabilir. Bu da süre kaçırma veya savunma verememe gibi hak kayıplarını doğurabilir.
İdari Davalarda Avukatla Temsilin Önemi
İdari yargı, teknik yapısı ve sıkı usul kuralları nedeniyle, bireylerin çoğu zaman kendi başlarına yönetmekte zorlandıkları bir yargı alanıdır. Dava dilekçesinin şekli, başvuru süresi, yetkili mahkeme seçimi, hukuki dayanakların oluşturulması gibi pek çok unsur, idari davanın kaderini belirler. Bu nedenle, sürecin hukuka uygun ve etkili bir şekilde yürütülmesi, çoğu zaman profesyonel destekle mümkün olabilmektedir.
İdari davalarda avukatla çalışmak zorunlu olmasa da, usule dair bir hata, esas yönünden haklı olan bir davanın bile reddedilmesine yol açabilir. Özellikle kısa süreli başvuru şartları ve teknik dilekçe kuralları nedeniyle bireyler için risk oranı yüksektir.
Avukatla temsil edilen davalarda şu avantajlar sıkça öne çıkar:
- Tebligatların düzenli ve zamanında takibi
- Dava dilekçesinin usul ve içerik bakımından eksiksiz hazırlanması
- Delil sunma ve hukuki argüman oluşturma sürecinin etkili yönetilmesi
- İdari işlem analizinin doğru yapılması ve uygun başvuru yolunun seçilmesi
Birçok dosyada, avukatın sürece müdahalesi ile eksiklikler önceden giderilmiş, başvuru yolları doğru belirlenmiş ve birey hak kaybına uğramadan ilerleyebilmiştir. İdari işlemlerin doğrudan hak ve özgürlükleri etkilediği düşünüldüğünde, bu alanda dikkatli ve deneyimli bir yaklaşımla hareket edilmesi her zaman bireyin lehine sonuç doğurur.
İdari Süreçlerde Hakkınızı Kaybetmeden Nasıl İlerlersiniz?
İdareyle yaşanan uyuşmazlıklar, çoğu zaman bireylerin doğrudan yaşamını etkileyen sonuçlar doğurur. Memuriyetten çıkarma, disiplin cezası, ruhsat iptali, atama reddi, imar cezası veya kamu ihalesiyle ilgili bir sorun… Tüm bu işlemlerle karşı karşıya kalan bir kişi için atılacak adımlar hem hukuki hem stratejik olmalıdır.
İdari davalar, usul kuralları bakımından katıdır ve hataya pek yer bırakmaz. Yanlış başvuru yolu, eksik dilekçe ya da kaçırılan süre gibi görünürde küçük detaylar, esas yönünden haklı olduğunuz bir davada dahi geri dönüşü olmayan hak kayıplarına neden olabilir.
Bu noktada bireylerin, sadece işlemin hukuka uygunluğunu değil, ne zaman, nerede ve nasıl başvuru yapmaları gerektiğini doğru değerlendirmesi gerekir. İdareye başvuru zorunluluğu olan bir durumda doğrudan dava açmak, yetkisiz mahkemeye başvurmak veya dilekçede kritik bilgileri eksik sunmak, baştan kaybedilmiş bir sürece neden olabilir.
Eğer siz de bir kamu kurumuyla yaşadığınız hukuki bir sorun karşısında adım atmayı düşünüyorsanız, ilk olarak mevzuatın öngördüğü yol haritasını doğru anlamalısınız. Hakkınızı kaybetmeden ilerleyebilmek için doğru süreci, doğru biçimde ve doğru zamanlamayla işletmek gerekir.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
İdare avukatı ne iş yapar?
İdare avukatı, kamu kurumlarının işlem, karar ve eylemlerine karşı açılan davalarda bireyleri temsil eder. İptal davaları, tam yargı davaları ve disiplin cezalarına karşı açılan davalar gibi idari uyuşmazlıklarda müvekkilin haklarını korur.
İdari dava açmak için avukat tutmak zorunlu mu?
Hayır, idari davalarda avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak bu davalar ciddi usul kuralları içerdiğinden, bir idare avukatıyla çalışmak, sürecin sağlıklı ilerlemesi ve hak kaybı yaşanmaması açısından önemlidir.
İdari davalarda dava açma süresi ne kadardır?
Genel olarak 60 gündür; vergi davalarında ise 30 gündür. Ancak bazı işlemler için bu süre daha kısa olabilir. Bir idare avukatına danışarak işlem türüne göre kesin sürenizi öğrenmeniz tavsiye edilir.
İptal davası ile tam yargı davası arasındaki fark nedir?
İptal davası, idarenin işlemini ortadan kaldırmak için; tam yargı davası ise uğranılan zararın tazmini için açılır. Hangi dava türünün uygun olduğunu belirlemek için bir idare hukuku avukatının değerlendirmesi faydalı olur.
Disiplin cezası alan bir memur ne yapabilir?
Uyarma, kınama, maaş kesimi gibi disiplin cezaları, tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde iptal davasına konu edilebilir. Disiplin davalarıyla ilgilenen bir idare avukatı, dilekçenizi uygun biçimde hazırlayıp başvuruyu doğru sürede yapmanızı sağlar.
İdare avukatına ne zaman başvurmalıyım?
İdari işlem size tebliğ edildiyse veya bir kamu kurumunun eylemi nedeniyle mağdur olduysanız, sürecin henüz başında bir idare avukatına başvurmanız, dava süresi ve başvuru şekli gibi konularda ciddi avantaj sağlar.
Kaynaklar
Harici Kaynaklar
Dahili Kaynaklar
Öğretmen Güvenlik Soruşturması İptal Davası
Denklik Başvurusu Nasıl Yapılır?