Askeri Hukuk

Askeri Ceza Kanununa Muhalefet Suçu – Savunma

Askeri Ceza Kanununa muhalefet, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin disiplin, düzen ve emir–komuta sistemini korumaya yönelik olarak 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nda yer alan hükümlere aykırı davranışları ifade eder. Bu suç tipi, tek bir maddeden ibaret olmayıp kanunda düzenlenen her türlü emir ihlali, görevin savsaklanması, hizmet gereklerine aykırılık veya askeri nitelikte disiplin bozucu fiilleri kapsayan genel bir çerçevedir.

Bu düzenlemenin temel amacı, TSK’nın etkin, güvenli ve kesintisiz biçimde görev yapmasını sağlamak; askerî personelin emir ve talimatlara uyumunu güvence altına almaktır. Bu nedenle kanuna muhalefet sayılan fiiller, yalnızca bireysel bir disiplin sorunu değil, aynı zamanda askerî yapının bütünlüğünü ve ülke savunmasının sürekliliğini etkileyebilecek nitelikte kabul edilir.

Yoklama Kaçağı ve Bakaya Suçu

Askeri Ceza Kanunu’nun 63. maddesine göre, barış zamanında 7179 sayılı Askeralma Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca haklarında verilen idari para cezası kesinleştikten sonra, söz konusu Kanun’un 23. maddesinde yer alan mazeretlerden biri olmaksızın yoklama kaçağı olanlar için yoklamaya tabi oldukları doğumluların son sevk kafilesinin gönderilmesi tarihinden, bakaya kalanlar için bakaya kaldıkları tarihten, ihtiyat erattan çağrılıp kendi grubu gönderilenler için en son gönderilme tarihinden ve sevk edildiği birliğe katılmayanlar için kanuni yol süresinin bitiminden itibaren dört ay içinde kendiliğinden gelenler altı aya kadar,

Yakalananlar iki aydan altı aya kadar; dört aydan sonra bir yıl içinde gelenler iki aydan bir yıla kadar, yakalananlar dört aydan bir yıla kadar; bir yıldan sonra kendiliğinden gelenler dört aydan iki yıla kadar, yakalananlar ise altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

Seferberlik hâlinde ise sevk gününün bitiminden itibaren yedi gün içinde kendiliğinden gelen ruhsatlılar bir aydan bir yıla, yakalananlar dört aydan iki yıla kadar; yedi günden sonra üç ay içinde kendiliğinden gelenler iki yıldan az olmamak üzere, yakalananlar üç yıldan az olmamak üzere hapis; üç aydan sonra kendiliğinden gelenler beş yıldan az olmamak üzere ağır hapis, yakalananlar ise ölüm cezası ile cezalandırılır; daha az vahim hâllerde ölüm cezası yerine müebbet veya on yıldan az olmamak üzere ağır hapis uygulanır ve diğer hâllerde belirtilen cezalar yarı oranında indirilir.

Askeri Ceza Kanununa Muhalefet Suçu Savunma Dilekçesi 

Askeri Ceza Kanununa Muhalefet Suçu Savunma Dilekçesi

T.C. ………………………… ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO : ………………

SANIK : …………………………………

MÜDAFİİ : Av. Gökhan YILMAZ

KONU : Askeri Ceza Kanunu’na muhalefet suçlamasına ilişkin ayrıntılı ve genişletilmiş savunmalarımızın sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR :

Sayın Mahkeme, müvekkile isnat edilen “Askeri Ceza Kanununa Muhalefet” suçu; maddi unsur, manevi unsur, hukuka uygunluk nedenleri, kast yokluğu, tebligat eksikliği, mazeret durumu ve askeri ceza hukukunun genel ilkeleri yönünden oluşmamıştır.

Savunmamızı; Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları, Askeri Ceza Kanunu, Askeralma Kanunu, 7201 s. Tebligat Kanunu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları doğrultusunda detaylandırarak sunuyoruz.

İddia makamınca düzenlenen iddianamede müvekkilin, “TRT duyurusuna rağmen askere sevk işlemlerini yaptırmadığı” gerekçesiyle 1111 sayılı Yasanın 89. maddesi uyarınca İlçe İdare Kurulu’nca idari para cezası verildiği belirtilmiş ve bu gerekçe üzerinden Askeri Ceza Kanunu’na muhalefet suçunun oluştuğu ileri sürülmüştür.

Ancak hem idari işlem hem tebligat süreci hem askerlik yoklama yılları hem de müvekkilin tecil–öğrencilik kayıtları birlikte değerlendirildiğinde suçun maddi ve manevi hiçbir unsurunun oluşmadığı açıkça ortadadır.

TRT Duyurusu Gerçek Yoklama Yılına İsabet Etmemektedir  

İddianamede dayanak yapılan TRT duyurusu … tarihindedir.

Ancak müvekkilin yoklama yılı … olarak belirlenmiştir. Yani TRT üzerinden yapılan duyuru, müvekkilin yoklama döneminden önceki bir döneme ilişkindir.

Bu nedenle 2018 tarihli duyurunun müvekkil açısından yükümlülük doğurması hukuken imkânsızdır.

Ayrıca İlçe İdare Kurulu’nun idari para cezası kararı … tarihli olup, TRT duyurusu yapılmadan önce tesis edilmiştir.

Dolayısıyla duyuruya dayalı bir yoklama yükümlülüğünden söz edilmesi zaten mümkün değildir.

Suçun Manevi Unsuru (Kast) Açıkça Bulunmamaktadır

Askeri ceza hukukunda “kast” unsuru belirleyici niteliktedir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre askeri nitelikteki suçlarda sanığın eyleminin “kaçma, saklanma, devleti zarara uğratma veya görevi aksatma iradesiyle” gerçekleştirilmesi gerekir.

Somut olayda müvekkilin davranışlarında:

  • askerliğe ilişkin yükümlülükten kaçma iradesi,
  • görevi aksatma bilinci,
  • hizmeti sabote etmeye yönelik bir kast

yoktur.

Müvekkil, olay tarihindeki durumunu belgelere, beyanlara ve dosya içeriğine göre açıklamış olup eylemde “kusurlu bir ihmal” veya “zorunlu mazeret” vardır; bilinçli ve isteyerek işlenmiş bir kast yoktur.

Kast yokluğu ceza hukukunda mutlak beraat sebebidir.

Tebligat Ve Bildirimler Usulüne Uygun Değildir 

Askeri yükümlülüklere ilişkin çağrılar; 7179 sayılı Askeralma Kanunu gereğince, kişiye usulüne uygun tebliğ edilmedikçe yükümlülüğün başlaması mümkün değildir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’na göre tebligat;

  • doğru adrese yapılmalı,
  • muhataba teslim edilmeli,
  • teslim tutanağı düzenlenmeli,
  • imza ile doğrulanmalı,
  • elektronik tebligat sisteminde muhatap erişebilir durumda olmalıdır.

Müvekkile yapılan bildirimler;

  • yanlış adrese yapılmış,
  • başka kişiye tebliğ edilmiş,
  • tebligat çıkarıldığı sabitse dahi muhataba ulaşmamıştır.

Bu nedenle müvekkilin yükümlülükten haberinin olmaması hukuken kusursuzluk hâlidir.

Yargıtay’ın onlarca kararında:

“Usulsüz tebligat yapılan kişi hakkında askeri yükümlülüğü yerine getirmemekten söz edilemez.”

denilmektedir.

Müvekkilin Fiili, TSK Hizmetinde Somut Bir Aksama Doğurmamıştır

Askeri Ceza Kanunu’nun amacı;

  • askeri disiplini,
  • emir-komuta zincirini,
  • TSK’nın işleyişini,
  • hizmetin sürekliliğini

korumaktır.

Somut olayda müvekkilin yükümlülüğünü zamanında yerine getirmemesi, TSK faaliyetlerinde herhangi bir aksamaya yol açmamıştır.

TSK personel planlamasında kısa süreli gecikmelerin, münferit ihlallerin, haberleşme eksikliklerinin hizmet bütünlüğünü etkilemediği bilinmektedir.

SONUÇ VE İSTEM

Yukarıda kapsamlı şekilde açıkladığımız;

  • kastın yokluğu,

  • usulsüz tebligat,

  • mazeret hâli,

  • hizmette aksama bulunmaması,

  • ölçülülük ilkesi,

  • şüpheden sanık yararlanır ilkesi

sebepleriyle müvekkilin üzerine atılı Askeri Ceza Kanunu’na muhalefet suçundan BERAATİNE karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.

Sanık Müdafii
Av. Gökhan YILMAZ

Reform Hukuk & Danışmanlık

SIRADAKİ MAKALEMİZ : 

siradaki makalemiz

Reform Avukatlık Bürosu

Ankara Avukat - Avukat Nalan KURU ve Av. Gökhan Yılmaz tarafından kurulmuş olup, Çankaya/Ankara’da bulunan avukatlık ofisinde faaliyet göstermektedir. Reform Ankara Hukuk Bürosu özellikle kamu hukuku ve özel hukuk alanında tecrübeli kadrosuyla hukuki ihtilafların çözümü noktasında hizmet vermektedir. Mesleğimizi yapmaktayken ön yargısız bir şekilde, dürüst , şeffaf , hızlı , iletişim halinde ve sonuç odaklı hareket etmekteyiz. Reform Hukuk ve Danışmanlık Bürosu Ankara , uzun yıllara dayanan tecrübesi ile gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyet gösteren müvekkillerine hukukun birçok farklı alanında danışmanlık ve dava takibi hizmetleri veren bir hukuk bürosudur. Büromuz farklı uzmanlık alanlarında başarı göstermiş avukatlardan oluşmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu