Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi

Tutuklama kararına itiraz dilekçesi, bir mahkeme tarafından verilen tutuklama kararına karşı, tutuklanan kişi veya avukatı tarafından yapılan hukuki başvuru dilekçesidir. Bu dilekçeyle kişi, hakkında verilen tutuklama kararının hukuka aykırı olduğunu, delil yetersizliği, kaçma şüphesinin bulunmaması, delil karartma ihtimalinin olmaması gibi gerekçelerle ileri sürerek serbest bırakılmasını talep eder.
Başka bir ifadeyle; tutuklama kararına itiraz dilekçesi, özgürlüğü kısıtlanan kişinin hukuki savunma aracıdır. Bu dilekçeyle, tutuklamanın hukuka aykırı olduğu düşünülüyorsa, üst sulh ceza hâkimliğinden kararın kaldırılması veya adli kontrol uygulanarak tahliye edilmesi istenir.
Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi Nasıl Yazılır?
Tutuklama kararına itiraz dilekçesi, belirli bir şekil şartına bağlı olmamakla birlikte, yazılırken hem hukuki gerekçeler hem de kişisel durum açık ve anlaşılır biçimde belirtilmelidir. Bu dilekçenin amacı, hâkimin verdiği tutuklama kararının hatalı veya ölçüsüz olduğunu anlatmaktır.
Dilekçede bulunması gereken temel unsurlar şunlardır:
-
Mahkeme bilgileri: Tutuklama kararını veren mahkemenin adı ve dilekçenin gönderileceği üst sulh ceza hâkimliği açıkça yazılmalıdır.
-
Şüpheli veya sanığın kimlik bilgileri: Ad, soyad, T.C. kimlik numarası ve cezaevi adresi belirtilmelidir.
-
Dosya numarası: Soruşturma veya kovuşturma dosya numarası mutlaka eklenmelidir.
-
Olayın özeti: Kısa ve gerçekçi bir şekilde olay anlatılmalı, tutuklamaya neden olan iddialar açıklanmalıdır.
-
İtiraz gerekçeleri:
-
Delillerin yeterli olmadığı,
-
Kaçma veya delil karartma şüphesinin bulunmadığı,
-
Tutuklama yerine adli kontrol uygulanabileceği,
-
Tutuklamanın orantısız olduğu,
gibi nedenler açıkça belirtilmelidir.
-
-
Talepler: Son kısımda, tutuklama kararının kaldırılması ve serbest bırakılma talebi net biçimde yazılmalıdır.
Tutuklama Kararına Kimler İtiraz Edebilir?
Tutuklama kararına itiraz hakkı yalnızca sanığa veya şüpheliye tanınmış değildir. Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince;
-
Tutuklanan kişi,
-
Tutuklunun müdafii (avukatı),
-
Sanığın yasal temsilcisi veya eşi,
-
Cumhuriyet savcısı
da tutuklama kararına itiraz edebilir.
Tutukluluğa İtiraz Süresi
Ceza Muhakemesi Kanununa göre tutuklamaya itiraz süresi tutuklama kararının öğrenilmesinden itibaren iki haftadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre, itiraz kanun yoluna başvuru süresi, kararın tefhim (yani yüzüne okunması) veya tebliğ (yazılı olarak bildirilmesi) tarihinden itibaren iki haftadır. Bu süre, hakim, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından verilen kararlar için geçerlidir (CMK m.268/1).
Tutukluluğa İtiraz Reddedilirse Ne Olur?
Tutuklama kararına yapılan itiraz, üst sulh ceza hâkimliği tarafından değerlendirilir.
Eğer bu hâkimlik, tutuklama kararında hukuka aykırılık bulunmadığına kanaat getirirse, itirazı reddeder.
Bu durumda kişi, bir süre daha tutuklu kalmaya devam eder; ancak bu, dosyanın kapandığı veya bir daha itiraz edilemeyeceği anlamına gelmez.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 104. maddesi uyarınca, “her zaman tahliye talebinde bulunmak” mümkündür. Yani, ilk itiraz reddedilse bile, delil durumu değiştiğinde veya tutukluluk süresi makul sınırı aştığında, yeniden tahliye talebi yapılabilir.
(1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Bu kararlara itiraz edilebilir.
(3) Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar resen de verilebilir.

Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi – 1
ANKARA 2. SULH CEZA HÂKİMLİĞİNE
DOSYA NO : 2025/2319 Soruşturma
MÜVEKKİL : ….
MÜDAFİ : …
ADRES : Mehmet Akif Ersoy Mah. 325. Sok. No:3/11 Dosime Plaza Yenimahalle / ANKARA
KONU : Müvekkil hakkında verilen tutuklama kararına itirazlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR:
-
Müvekkil …., 10 yıllık devlet memurudur. Hakkında “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla yürütülen soruşturma kapsamında 8 Kasım 2025 tarihinde tutuklama kararı verilmiştir.
-
Dosya incelendiğinde, müvekkilin iddia edilen fiille ilgisinin doğrudan olmadığını, sadece kurum içi yazışmalarda imzasının bulunmasından dolayı şüpheli konumuna getirildiğini görmekteyiz.
-
Müvekkilin sabıkasız, sabit ikamet sahibi, düzenli işi ve ailesi olan bir kamu görevlisi olduğu göz önünde bulundurulmamıştır. Tutuklama gerekçesi olarak gösterilen “delil karartma ihtimali” soyut niteliktedir.
-
CMK m.100’e göre tutuklama, “kuvvetli suç şüphesi” ve “kaçma/delil karartma tehlikesi” birlikte mevcutsa uygulanabilir. Oysa soruşturma dosyasında hiçbir somut delil bulunmamakta, müvekkilin kaçma şüphesi de yoktur.
-
Ayrıca AİHM’in yerleşik içtihatlarına göre (……..) tutuklama kararlarının gerekçeleri somut olmalı ve alternatif tedbirlerin neden yeterli görülmediği açıklanmalıdır. İlk derece hâkimliği kararında bu değerlendirme yapılmamıştır.
HUKUKİ NEDENLER:
CMK m.100-101, AİHS m.5, AİHM içtihatları ve ilgili mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM:
Açıklanan nedenlerle;
-
Müvekkil hakkında verilen tutuklama kararının kaldırılmasına,
-
CMK m.109 uyarınca adli kontrol altına alınmasına,
-
Tutukluluk hâlinin müvekkil üzerinde yaratacağı mağduriyetin önlenmesine,
karar verilmesini saygılarımla arz ederim.
Saygılarımla.
Av. Gökhan YILMAZ
Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi – 2
ANKARA 2. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE
(Gönderilmek Üzere)
ANKARA 1. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO: 2025/.. Soruşturma
ŞÜPHELİ : ….
MÜDAFİİ
KONU: Müvekkil Hakkında verilen tutuklama kararına karşı, hukuki ve insani nedenlerle itirazlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR:
-
Müvekkilim …., 17 yıldır aynı mahallede yaşayan, esnaflık yapan, iki çocuk babası, sabıkasız bir vatandaştır. 2 Kasım 2025 tarihinde bir kavga olayına karıştığı iddiasıyla gözaltına alınmış, 4 Kasım 2025 tarihinde de Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliğince “kasten yaralama” suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.
-
Ancak olayın gelişimi tamamen farklıdır. Müvekkilim o gün sabah saatlerinde işyerine gelen ve daha önce borcunu ödemeyen bir müşterisiyle tartışma yaşamış, olayın büyümesiyle birlikte taraflar birbirine karşı hakaret etmiş, her iki taraf da darp raporu almıştır. Buna rağmen, savcılık müvekkil hakkında “kasten yaralama” suçlamasıyla tutuklama talep etmiş, diğer taraf ise serbest bırakılmıştır.
-
Tutuklama kararında “toplum düzenini koruma” ve “kaçma ihtimali” gerekçesiyle tutuklama kararı verilmiştir. Oysa müvekkil 17 yıldır aynı adreste ikamet eden, ailesiyle yaşayan, işyeri kira kontratı sabit, kaçma şüphesi bulunmayan bir kişidir. Kaçacak bir yeri olmadığı gibi, delil karartma ihtimali de söz konusu değildir.
-
Müvekkil, olaydan önce hiçbir adli geçmişi olmayan, toplum tarafından sevilen, dürüst bir esnaftır. Cezaevine girdiği günden bu yana hem ailesi hem de işyeri çalışanları mağdur olmuştur.
Eşi, ev hanımıdır; iki çocuğu biri ortaokulda, diğeri ilkokuldadır. Çocuklar babalarının nerede olduğunu bilmeden, her gece ağlayarak uyumaktadır. -
Tutuklama kararı, ölçülülük ilkesine aykırıdır. CMK’nın 100. maddesi uyarınca tutuklama, son çare olarak başvurulması gereken bir tedbirdir. Dosyada deliller toplanmıştır, olayın oluş şekli sabittir. Müvekkil, adli kontrol altına alınarak serbest bırakılabilir.
-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yerleşik içtihatlarına göre de tutuklamanın devamı için kuvvetli suç şüphesi ve somut gerekçeler bulunması gerekir. Müvekkilin dosyasında böyle bir durum yoktur.
HUKUKİ NEDENLER:
CMK m.100, 101, 104, 109, 268; AİHS m.5; Anayasa m.19 ve ilgili mevzuat.
DELİLLER:
-
Tutuklama kararına ilişkin dosya evrakı
-
Tanık ifadeleri
-
Kamera kayıtları (işyeri güvenlik görüntüleri)
-
Adli tıp raporları
-
Nüfus kayıt örneği ve sabıka kaydı
-
İşyeri kira sözleşmesi
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;
-
Müvekkilim hakkında verilen tutuklama kararının kaldırılmasına,
-
CMK m.109 uyarınca adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine,
-
Tutukluluk hâlinin yarattığı ailevi, ekonomik ve psikolojik mağduriyetlerin dikkate alınmasına,
karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
Av. Gökhan YILMAZ
Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi Uyuşturucu Suçu
İSTANBUL 3. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek Üzere:
İSTANBUL 2. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO: 2025/… Soruşturma
ŞÜPHELİ : …..
MÜDAFİİ :
ADRES :
KONU: Müvekkil hakkında “Uyuşturucu madde ticareti yapmak” suçlamasıyla verilen tutuklama kararına itirazlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
-
Olayın Özeti ve Tutuklamaya Giden Süreç
Müvekkilim …., 27 yaşında, sabıkasız, özel sektörde çalışan genç bir vatandaştır. 5 Kasım 2025 tarihinde Beylikdüzü’nde akşam saatlerinde bir arkadaşının aracıyla seyahat ederken, rutin trafik kontrolüne takılmıştır. Polis ekipleri, araç içinde yapılan aramada koltuk altında küçük bir poşet içinde yaklaşık 15 gram esrar benzeri madde bulmuştur. Araçta 3 kişi bulunmasına rağmen, poşetin kime ait olduğu belirlenmeden tüm yolcular gözaltına alınmıştır.
Emniyet sorgusu sırasında diğer iki kişi, söz konusu maddenin kendilerine ait olmadığını beyan etmiş; müvekkilim de maddenin varlığından haberdar olmadığını, arkadaşının aracına sadece birlikte yemek yemeye gittikleri için bindiğini ifade etmiştir. Ancak buna rağmen, savcılık müvekkilim hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapmak” (TCK m.188) suçlamasıyla tutuklama talebinde bulunmuş, mahkeme de 6 Kasım 2025 tarihinde tutuklama kararı vermiştir.
-
Tutuklama Kararının Gerekçesiz ve Ölçüsüz Olması
Tutuklama kararında, “suçun katalog suçlardan olması”, “delillerin tam toplanmamış olması” ve “kaçma şüphesi” gibi soyut gerekçelere dayanılmıştır. Oysa tutuklama bir ceza değil, koruma tedbiridir. CMK m.100’e göre tutuklama kararı verilebilmesi için,
-
Kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunması,
-
Kaçma veya delil karartma tehlikesinin varlığı gerekir.
Somut olayda:
-
Uyuşturucu madde kime ait olduğuna dair hiçbir delil yoktur.
-
Müvekkilin parmak izi, poşet veya ambalaj üzerinde tespit edilmemiştir.
-
Müvekkilin telefon kayıtları, banka hareketleri veya dijital verilerinde ticarete ilişkin bir iz yoktur.
-
Delillerin tamamı toplanmış olup, artık karartılabilecek hiçbir unsur kalmamıştır.
Dolayısıyla müvekkil hakkında tutuklama kararı verilmesi ölçüsüzdür ve Anayasa’nın 19. maddesiyle güvence altına alınan kişi özgürlüğü hakkını ihlal etmektedir.
-
Müvekkilin Kişisel Durumu ve Mağduriyet
Müvekkilim …., sabit ikamet sahibidir, ailesiyle birlikte Esenyurt’ta yaşamaktadır. Yaklaşık 4 yıldır aynı şirkette depo elemanı olarak çalışmaktadır. İşvereninden alınan yazılı belge dosyaya sunulmuştur. Evli ve bir çocuk babasıdır. Eşi doğum iznindedir ve müvekkilin tutuklanmasıyla birlikte ailenin tek gelir kaynağı kesilmiştir.
Müvekkil cezaevinde kaldığı 10 günlük süre içinde psikolojik olarak yıpranmıştır. Eşi her hafta görüşe gelmekte, üç yaşındaki çocuğu babasının cezaevi kapısında “baba eve gelsin” diyerek ağlamaktadır. Bu tablo, sadece bir tutuklunun değil, masum bir ailenin de cezalandırılması anlamına gelmektedir.
-
Delil Durumunun “Ticarete” Değil, “Kullanıma” Uygun Olması
Kriminal inceleme sonucunda ele geçirilen madde miktarının, kişisel kullanım sınırını aşmadığı, dosyadaki raporla sabittir. Ayrıca müvekkilin yapılan Adli Tıp Testi sonucu “aktif uyuşturucu madde kullanmadığı” yönündedir. Bu durumda eylemin TCK m.191 kapsamında “kullanmak için bulundurma” suçu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
TCK m.191/2 uyarınca bu suçta tutuklama yerine, tedavi veya denetimli serbestlik tedbirleri uygulanabilir.
Oysa mahkeme, bu olasılığı hiç değerlendirmemiştir.
-
AİHM ve Yargıtay İçtihatları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), …) kararında; tutuklama tedbirinin otomatik olarak uygulanamayacağını, her olayda somut gerekçelerle desteklenmesi gerektiğini açıkça belirtmiştir.Ayrıca …… (2016) kararında, “özgürlükten yoksun bırakmanın her durumda istisnaî bir tedbir olması gerektiği” vurgulanmıştır.
-
Hukuki Değerlendirme ve Alternatif Tedbirler
CMK m.109 uyarınca, adli kontrol altına alınmak suretiyle tahliye mümkündür. Müvekkilin sabit adresi, sabıka kaydı olmaması, ailesinin ekonomik durumu ve dosyadaki mevcut delil durumu dikkate alındığında; tutuklama tedbirinin yerine adli kontrolün yeterli olacağı açıktır.
Bu kapsamda müvekkil hakkında uygulanabilecek adli kontrol tedbirleri şunlardır:
-
Haftada bir gün karakola imza atma,
-
Yurt dışına çıkış yasağı,
-
Gerekirse elektronik kelepçe takibi.
Bu önlemler, toplum güvenliğini sağlar; ancak kişinin özgürlüğünü tamamen kısıtlamaz.
DELİLLER
-
Polis yakalama ve arama tutanağı
-
Kriminal laboratuvar raporu
-
Adli Tıp toksikoloji raporu
-
Araç ruhsatı ve mülkiyet belgesi
-
Tanık ifadeleri (araçtaki diğer kişiler)
-
İşyerinden alınan çalışma belgesi
-
Sabıka kaydı, ikamet belgesi
SONUÇ VE TALEP
Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;
-
Müvekkil hakkında verilen tutuklama kararının kaldırılmasına,
-
CMK m.109 uyarınca adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine,
-
Delil durumu, suçun vasfı ve müvekkilin kişisel koşulları dikkate alınarak, tutuksuz yargılanmasına,
karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
Tarih:
Av. Gökhan YILMAZ
Ağır Ceza Mahkemesi Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi
ANKARA 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE
Gönderilmek Üzere:
ANKARA 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE
ESAS NO : 2025/… Esas
SANIK : …..
ADRES : Sincan 1 Nolu L Tipi Cezaevi – B/4 Koğuşu – ANKARA
MÜDAFİİ : Av. Gökhan YILMAZ
ADRES : Mehmet Akif Ersoy Mah. 325. Sok. No:3/11 Dosima Plaza Yenimahalle / ANKARA
KONU: Müvekkil hakkında verilen tutukluluk hâlinin devamına dair kararın kaldırılması ve tahliyesine yönelik itirazlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR:
-
Müvekkil …. hakkında, 2025/… Esas sayılı dosya ile “kasten yaralama ” suçundan kamu davası açılmıştır.
Müvekkil, 7 aydır Sincan Cezaevi’nde tutukludur. Her ne kadar iddia makamı olayı kasten nitelendirmiş olsa da, dosyadaki deliller olayın ani gelişen bir kavga sırasında, meşru savunma sınırları içinde gerçekleştiğini göstermektedir. -
Olay günü (15 Nisan 2025) iki taraf arasında çıkan tartışma kısa sürede kavgaya dönüşmüş, müvekkil kendini korumak amacıyla elindeki sandalye parçasıyla savunma yapmıştır. Olayın ardından taraf hemen hastaneye kaldırılmış, maalesef ölüm gerçekleşmiştir.
Ancak dosyada bulunan kamera görüntüleri ve tanık beyanları, müvekkilin ilk saldırıya uğrayan taraf olduğunu açıkça göstermektedir. -
Buna rağmen, hâkimlik müvekkilin “suçun vasıf ve mahiyeti” gerekçesiyle tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
Oysa CMK m.100 uyarınca tutuklama tedbiri, ancak kuvvetli suç şüphesi ve kaçma veya delil karartma tehlikesi mevcutsa uygulanabilir.
Müvekkil olaydan sonra kaçmamış, bilakis kendi rızasıyla karakola gidip teslim olmuştur. -
Delillerin tamamı toplanmıştır.
-
Olay yeri inceleme tutanakları,
-
Kamera görüntüleri,
-
Tanık beyanları,
-
Adli Tıp Raporu dosyadadır.
Artık karartılabilecek hiçbir delil kalmamıştır.
Dolayısıyla, müvekkilin tutukluluk hâlinin devamı, soruşturmanın selameti için zorunlu değildir.
-
-
Ayrıca müvekkil, sabit ikamet sahibidir; ailesiyle birlikte Ankara Yenimahalle’de yaşamaktadır.
Eşi öğretmen, iki çocuğu ilkokul öğrencisidir. Müvekkilin uzun süredir tutuklu bulunması aileyi hem ekonomik hem de psikolojik olarak yıpratmıştır.
Ailesinin geçimi müvekkilin gelirine bağlıdır; çocuklarının eğitim süreci aksama noktasına gelmiştir. -
Tutuklama tedbirinin devamı, ölçülülük ilkesine de aykırıdır.
-
Müvekkilin cezaevinde bulunduğu 7 aylık süre boyunca davranışları örnek niteliktedir. Cezaevi disiplin raporları dosyaya sunulmuştur.
Her duruşmaya katılmış, kaçma teşebbüsünde bulunmamıştır.
Bu nedenle, adli kontrol tedbirleri (yurt dışına çıkış yasağı, karakola imza verme gibi) uygulanarak tahliye edilmesi mümkündür.
DELİLLER:
-
Kamera kayıtları
-
Olay yeri inceleme raporu
-
Adli Tıp Kurumu otopsi raporu
-
Tanık beyanları
-
Müvekkilin teslim olduğuna ilişkin polis tutanağı
-
Cezaevi disiplin raporları
-
Aile geçim durumu belgeleri
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
-
Müvekkil hakkında verilen tutukluluk hâlinin devamına ilişkin kararın kaldırılmasına,
-
CMK m.109 uyarınca adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine,
karar verilmesini saygılarımla arz ederim.
Av. Gökhan YILMAZ
SIRADAKİ MAKALEMİZ :




