Ceza HukukuEmsal Kararlar

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Yargıtay Kararları (TCK 104)

Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu Yargıtay kararları, Türk Ceza Kanunu’nun 104. maddesinde düzenlenen fiilin uygulamadaki sınırlarını belirleyen en önemli içtihatlardandır. Bu suç, 15 yaşını doldurmuş ancak 18 yaşını doldurmamış kişilerle rızaya dayalı olarak cinsel ilişkide bulunulması hâlinde gündeme gelir ve çocuğun cinsel dokunulmazlığını korumayı amaçlar. Rıza bulunsa dahi devletin müdahalesini gerekli gören bu düzenleme, Yargıtay’ın yerleşik kararlarıyla yorumlanmaktadır.

Son yıllarda Cinsel ilişki suçu Yargıtay emsal kararları ve Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu emsal kararları, benzer nitelikteki davalarda mahkemelere yön gösterici olmuştur. Yargıtay özellikle failin yaşı, mağdurun iradesinin özgür olup olmadığı, rıza beyanının geçerliliği, mağdurun yaşının doğru bilinip bilinmediği ve sosyal çevre koşullarının etkisi gibi hususları değerlendirerek, TCK 104 Yargıtay kararları çerçevesinde farklı sonuçlara ulaşmaktadır.

Uygulamada “küçükle cinsel ilişki davası” veya “reşit olmayanla ilişki davası” olarak bilinen bu suç tipi, Reşit olmayanla ilişki davası Yargıtay kararları sayesinde somut olaylara göre şekillenmektedir. Özellikle Yargıtay 9. ve 14. Ceza Dairelerinin son yıllarda verdiği kararlar, TCK 104/1 Yargıtay içtihatları kapsamında rızaya dayalı ilişkinin sınırlarını netleştirmiştir.

Bu çalışmada, Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu Yargıtay kararları arasından öne çıkan örnekleri inceleyerek, her bir kararın hukuki gerekçesi, değerlendirmesi ve uygulamaya etkisini detaylı biçimde ele alacağız. Böylece, benzer davalarda mahkemelerin nasıl bir yaklaşım benimsediğini ve emsal kararların hangi ölçütlere dayandığını adım adım açıklayacağız.

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Yargıtay Kararları , Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu emsal kararlar

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Yargıtay Kararları 

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Vazgeçmeden Vazgeçme Mümkün Değildir

resit olmayanla cinsel iliski sucunda vazgecmeden vazgecme mumkun degildir

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, E. 2021/17591, K. 2023/1321, T. 09.03.2023

“…5237 sayılı Kanun’un 104. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun soruşturma ile kovuşturmasının şikayete tabi olduğu ve mağdurenin soruşturma evresinde, avukat huzurundaki 08.10.2015 tarihli ilk emniyet beyanında kayıp olduğu süreç içerisinde kendisine karşı herhangi bir cinsel eylem gerçekleştirilmediğini belirterek kimseden şikayetçi olmadığını ifade ettiği; bu beyan karşısında, sonradan şikayetçi olduğu yönündeki açıklamalarının mevcut vazgeçmeyi ortadan kaldırmayacağı dikkate alınarak, sanıktan vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorulduktan sonra 5237 sayılı Kanun’un 73. maddesi ve 5271 sayılı Kanun’un 223. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle, Tebliğnamede onama isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.”

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Şikayet Süresi ve Düşme Kararı

resit olmayanla cinsel iliski sucunda sikayet suresi ve dusme karari

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, E. 2021/12377, K. 2023/2097, T. 06.04.2023

“Mağdure ile sanığın 2014 yılı kış ayları içerisinde tanıştıkları ve arkadaş oldukları, birkaç kez buluşarak gezdikleri, yine bir gün sanığın anne babasının hastaneye gideceğini, kendisinin de kardeşine bakmak için evde kalacağını söyleyerek mağdureyi eve davet ettiği, sanık ile mağdurenin birlikte eve gittikleri, evde bulundukları sırada sanığın mağdurenin alttaki kıyafetlerini çıkardığı, mağdurenin sırtüstü yere yattığı, bu esnada sanığın mağdurenin cinsel organına kendi cinsel organını soktuğu, acıması nedeniyle mağdurenin ağzını kapattığı, ilişkiden sonra mağdurenin cinsel organından kan geldiği ve daha sonra ayrıldıkları, sanık ile mağdurenin rıza dahilinde ilişkiye girdikleri; bu şekilde sanığın “reşit olmayanla cinsel ilişki” ve “çocuğun rızasıyla alıkonulması” suçlarını işlediği kabul edilerek mahkûmiyet kararı verildiği anlaşılmıştır.

5237 sayılı Kanun’un 104. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun soruşturma ile kovuşturmasının şikayete tabi olduğu, aynı Kanun’un 73. maddesinin birinci fıkrası uyarınca şikayet süresinin altı ay olduğu; mağdurenin soruşturma evresinde avukat huzurunda alınan 03.03.2015 tarihli savcılık beyanında, sanık ile cinsel ilişkiye 2014 yılı kış aylarının başında girdiğini beyan etmesi karşısında, şikayetin bir yıl sonra yapıldığı görülmekle, 5271 sayılı Kanun’un 223. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca açılan kamu davasının düşürülmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle, Tebliğnamede onama isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.”

15 Yaşını Doldurmuş Mağdureye Sürtünme Eylemi – Cinsel İlişki Suçuna Teşebbüs Değerlendirmesi (Beraat)

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, E. 2013/11637, K. 2015/10864, T. 23.11.2015 -Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu Yargıtay kararları

“Tüm dosya kapsamından, sanığın eylemi sırasında cinsel ilişkiye yönelik bir girişiminin bulunduğuna, cebir, tehdit veya hile kullandığına ya da cinsel ilişkinin gerçekleşmesini engelleyici herhangi bir neden bulunduğuna dair delil tespit edilmediği; mevcut haliyle sanığın, olay tarihinde on beş yaşını doldurduğu anlaşılan mağdureye sürtünmek suretiyle boşalmasından ibaret eyleminin suç teşkil etmediği anlaşılmıştır.

Bu nedenle sanığın isnat edilen suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde “reşit olmayanla cinsel ilişki suçuna teşebbüs”ten mahkûmiyetine hükmedilmesi kanuna aykırıdır.

Sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 23.11.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.”

Evlenme Vaadi Hilesi Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçuna Dönüştürülemez

evlenme vaadi hilesi resit olmayanla cinsel iliski sucuna donusturulemez

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, E. 2014/1552, K. 2015/5994, T. 30.04.2015

“İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilerek dosya incelenip gereği düşünüldü:

Suça sürüklenen çocuk müdafiinin kanuni süresinden sonra yaptığı duruşmalı inceleme isteminin, hükmolunan ceza miktarı da nazara alınarak, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 318. maddesi uyarınca reddine ve incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

Oluş ve kabule göre; suça sürüklenen çocuğun, suç tarihlerinde on beş – on sekiz yaş grubunda yer alan ve dosya içeriğine göre akıl hastalığı bulunmayan mağdure ile birden fazla rızaya dayalı cinsel ilişkiye girmesi eyleminde, suça sürüklenen çocuğun evlenme vaadinde bulunmasının, mağdurenin iradesini bertaraf edip fiile karşı koyma gücünü ortadan kaldıracak boyutta bir hile olarak kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir.

Mevcut haliyle eylemlerin, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu ve TCK’nın 104/1 ile 43. maddelerine uygun olduğu gözetilmeksizin, dosya kapsamına uygun düşmeyecek şekilde, suça sürüklenen çocuğun eylemlerini evlenme vaadi şeklinde hile ile gerçekleştirdiği belirtilerek çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması kanuna aykırıdır.

Bu nedenle, suça sürüklenen çocuk müdafii ile Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmüş; hükmün, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi dikkate alınarak, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 30.04.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.”

Rızaya Dayalı İlişki Hürriyetten Yoksun Kılma Suçu Oluşturmaz – Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu Yargıtay kararları

rizaya dayali iliski hurriyetten yoksun kilma sucu olusturmaz

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, E. 2016/5054, K. 2017/2103, T. 18.04.2017

“Mağdurların aşamalardaki beyanları, sanığın savunması, olayın gelişim şekli, süresi, raporlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; suç tarihinde sanığın evine giden mağdurlardan on beş – on sekiz yaş aralığında bulunan …’ın, sanıkla bir odaya geçtiği ve rızasıyla cinsel ilişkiye girdiği, bu sırada diğer mağdurlar … ile …’ın diğer odada televizyon izledikleri anlaşılmıştır.

Sanığın cinsel ilişkiye girerken cebir, tehdit, hile kullandığına veya mağdurun iradesini etkileyen başka bir neden bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi karşısında, eyleminin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu, mağdurun on beş – on sekiz yaş aralığında olması nedeniyle rızasının hukuken geçerli olduğu gözetildiğinde, olayda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun da oluşmadığı kabul edilmiştir.

Ayrıca, mağdurlar … ile … suç tarihinde on iki – on beş yaş aralığında olmalarına rağmen, sanığın bu mağdurların evden ayrılmalarına engel olduğuna, mağdurlara cinsel arzularını tatmin amacına yönelik herhangi bir eylemde bulunduğuna veya buna teşebbüs ettiğine dair, cezalandırılmasına yeter nitelikte, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmıştır.

Bu nedenle, mevcut hâliyle sanık hakkında mağdur …’a yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan açılan kamu davasında, eylemine uyan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkûmiyetine ve diğer atılı suçlardan beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet hükümleri kurulması kanuna aykırıdır.

Sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 18.04.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.”

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Mağdurun Akıl Sağlığı ve Rıza Değerlendirmesi

Baslik 2025 10 27T172547.645

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, E. 2021/20457, K. 2021/9105, T. 10.11.2021

“İlk derece mahkemesince, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu’ndan alınan 18.05.2018 tarihli rapor ve tüm dosya kapsamına göre, kendisinde hafif derecede zeka geriliği bulunduğu, bu rahatsızlığının hekim olmayan kişilerce anlaşılamayacağı bildirilen on altı yaşındaki mağdur ile olay gecesi evde yalnız kalan sanığın, zorla cinsel ilişkiye girdiğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmıştır.

Mevcut hâliyle, sübuta eren cebir, tehdit veya hile olmaksızın cinsel ilişkiye girme eyleminin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 104/1. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu; buna karşılık, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun kanuni unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması hukuka aykırıdır.

Bu nedenle, söz konusu kararlara yönelik istinaf başvurusunun kabulü gerekirken, düzeltilerek esastan reddine karar verilmesi kanuna aykırı bulunmuştur.

Sanık müdafisi ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi’nin 24.11.2020 tarihli ve 2020/2327 Esas, 2020/1798 Karar sayılı, vaki istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine yönelik hükmünün, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 302/2-4. madde ve fıkraları gereğince BOZULMASINA karar verilmiştir.”

Cinsel İstismar mı, Reşit Olmayanla Cinsel İlişki mi? Rıza, Yaş ve Delil Değerlendirmesi Üzerine Emsal Karar

Baslik 2025 10 27T172725.629

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, E. 2013/11356, K. 2014/1813, T. 18.02.2014

“Mağdurenin aşamalardaki anlatımları, sanığın mağdureyle rızasıyla cinsel ilişkiye girdiği yönündeki savunmaları, duruşmada mağdure dinlenirken hazır bulunan pedagogun “mağdurenin yönlendirmeye açık olduğu ve beyanlarına itibar edilemeyeceği” biçimindeki görüşü ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 17 yaşını bitirmiş olan mağdurenin, sanığın arabasıyla gezdikten sonra arabanın içinde rızasıyla sanıkla cinsel ilişkiye girdiği anlaşılmıştır.

Eylemlerin bu haliyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 104/1. maddesinde tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçu ile TCK’nın 234/3. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması veya alıkonulması suçlarını oluşturduğu gözetilerek, bu suçlardan mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken, çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyet hükmü kurulması kanuna aykırı bulunmuştur.

Sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına karar verilmiştir.

Değişen suç vasfı dikkate alınarak ve sanığın mağdur olmaması için, Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 31.05.2012 tarihli, 2009/295 Esas sayılı dosyası kapsamında çıkarılan yakalama müzekkeresine istinaden hakkında hükmen yakalama kararı bulunan sanık hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasına; bu suçlar nedeniyle tutuklanıp cezaevinde bulunuyorsa tahliyesine, sanığın başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü olmadığı takdirde derhal serbest bırakılması hususunun mahalline en seri vasıtayla bildirilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılmasına, 18.02.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.” (Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu Yargıtay kararları)

Cinsel İlişki Niteliği Taşımayan Eylemler Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunu Oluşturmaz

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, E. 2023/3774, K. 2025/27, T. 06.01.2025

“Suça sürüklenen çocuğun savunması, mağdurenin aşamalardaki beyanları, alınan raporların içerikleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; suça sürüklenen çocuğun, mağdureye yönelik olarak ağza organ sokma ve cinsel organını mağdurenin cinsel organına sürtme şeklindeki eylemlerinin, kanunun aradığı anlamda “cinsel ilişki” niteliği taşımadığı anlaşılmıştır.

Bu nedenle, suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca değişen suç vasfına göre, aynı Kanun’un 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun kanuni unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilerek beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.”

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, E. 2021/10009, K. 2022/6070, T. 15.06.2022

“Oluşa uygun kabule göre sanığın, on altı yaşı içerisinde bulunan mağdurun ağzına rızasıyla cinsel organını sokma şeklinde gerçekleşen eyleminin kanunun aradığı anlamda cinsel ilişki kapsamında bulunmayıp, mevcut haliyle olayda 5237 sayılı TCK’nın 104. maddesinde düzenlenen suçun kanuni unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilerek sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkumiyeti ile yasal unsurları oluşmayan sağlık için tehlikeli madde temini suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,

Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”

Mağdureyi 15 Yaşından Büyük Sanan Failin Eylemi Hata Kapsamında Değerlendirildi

Baslik 2025 10 27T172825.605

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, E. 2021/22247, K. 2021/8070, T. 29.09.2021

“Sanığın aşamalarda mağdureyi on beş yaşından büyük bildiği yönündeki savunması ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, olayda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunduğu gözetilmelidir.

Mevcut haliyle sanığın eyleminin, aynı Kanun’un 104/1. maddesinde yer alan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu ve bu suçun kovuşturmasının şikayete tabi olduğu, mağdurenin ise soruşturma evresinde şikayetçi olmadığı dikkate alınarak, değişen vasfa göre bu suçtan açılan kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan mahkumiyet hükmü kurulması kanuna aykırıdır.

Sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gözetilerek, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanık hakkında isnat edilen suçtan açılan kamu davasının aynı Kanun’un 322. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine, 29.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.”

Sosyal Medyada Yaşını Büyük Gösteren Mağdurla İlişki Hata Sayıldı

Baslik 2025 10 27T172904.627 1

Yargıtay 14. Ceza Dairesi, E. 2020/2221, K. 2020/2362, T. 02.06.2020

“Mağdurenin, sanık … ile yaklaşık 7-8 ay boyunca Facebook sosyal paylaşım sitesi ve telefon aracılığıyla iletişim kurduğu, olay tarihinde sanık … ile diğer sanık … ve suça sürüklenen çocukla ilk kez yüz yüze görüştüğü; sanıklar ile suça sürüklenen çocuğun aşamalardaki savunmalarında, mağdurenin gerçek yaşını bilmediklerini, sorduklarında mağdurenin 18 yaşında olduğunu söylediğini ve Facebook profilinde 1997 doğumlu olduğunu gösterdiğini beyan ettikleri anlaşılmıştır.

Hastane doğumlu olan mağdurenin suç tarihinde 14 yıl 7 aylık olup, 15 yaşını tamamlamasına az bir süre kaldığı, ilk derece mahkemesince mağdureye ait fotoğraflar üzerinde yapılan incelemede de görünüm itibarıyla 15 yaşından büyük göründüğünün tespit edildiği anlaşılmıştır.

Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, ilk derece mahkemesi tarafından sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraat ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkûmiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasına konu eylemin ise reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu kabul edilerek düşmesine karar verilmesi gerekirken, istinaf başvurusunun kabulüyle hükümlerin kaldırılmasının ardından yapılan yargılamada suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması kanuna aykırı bulunmuştur.”

Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Yargıtay Kararları ile ilgili makalenin hazırlanmasında “Corpus Web Hukuk Mevzuat ve İçtihat Programı” yardım alınmıştır.

SIRADAKİ MAKALEMİZ : 

siradaki makalemiz 1

Reform Avukatlık Bürosu

Ankara Avukat - Avukat Nalan KURU ve Av. Gökhan Yılmaz tarafından kurulmuş olup, Çankaya/Ankara’da bulunan avukatlık ofisinde faaliyet göstermektedir. Reform Ankara Hukuk Bürosu özellikle kamu hukuku ve özel hukuk alanında tecrübeli kadrosuyla hukuki ihtilafların çözümü noktasında hizmet vermektedir. Mesleğimizi yapmaktayken ön yargısız bir şekilde, dürüst , şeffaf , hızlı , iletişim halinde ve sonuç odaklı hareket etmekteyiz. Reform Hukuk ve Danışmanlık Bürosu Ankara , uzun yıllara dayanan tecrübesi ile gerek ulusal gerekse uluslararası alanda faaliyet gösteren müvekkillerine hukukun birçok farklı alanında danışmanlık ve dava takibi hizmetleri veren bir hukuk bürosudur. Büromuz farklı uzmanlık alanlarında başarı göstermiş avukatlardan oluşmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu