Doçentlik Başvurusunda Sahtecilik Etik İhlali
 
						Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali, adayın başvuru sürecinde sunduğu bilimsel eserler, yayınlar, projeler veya belgelerde gerçeğe aykırı bilgi sunması, sahte belge kullanması, var olmayan verileri üretmesi ya da mevcut verileri tahrif etmesi şeklinde tanımlanan bir etik ihlal türüdür. Bu ihlal, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi kapsamında açıkça düzenlenmiş olup, doçentlik unvanının güvenilirliğini zedeleyen en ciddi etik sorunlardan biri olarak kabul edilmektedir.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversitelerin etik kurulları, doçentlik başvurularında tespit edilen sahtecilik vakalarını inceleme yetkisine sahiptir. Bu tür ihlallerin varlığı halinde başvuru doğrudan reddedilmekte, ayrıca akademisyenin mevcut unvan ve ilerideki akademik kariyer hakları da tehlikeye girmektedir. Dolayısıyla, doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali yalnızca bireysel bir etik sorun değil, aynı zamanda akademik camianın güvenilirliğini ve bilimsel üretimin doğruluğunu tehdit eden yapısal bir problem olarak değerlendirilir.
Veri Uydurma, Manipülasyon ve Tahrifat
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali kapsamında en sık rastlanan fiillerden biri veri uydurma, manipülasyon ve tahrifattır. Veri uydurma, bilimsel araştırmalarda gerçekte var olmayan verilerin üretilmesi; manipülasyon, mevcut verilerin kasıtlı olarak değiştirilmesi veya yanıltıcı şekilde sunulması; tahrifat ise araştırma sonuçlarının gerçeğe aykırı şekilde çarpıtılmasıdır. Bu tür davranışlar, yalnızca etik ilkelerin ihlali değil aynı zamanda akademik unvanların güvenilirliğini doğrudan zedeleyen fiiller olarak değerlendirilir.
Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesine göre veri uydurma ve manipülasyon, sahtecilik etik ihlali kapsamında açıkça etik ihlal sayılmakta ve bu tür ihlaller tespit edildiğinde doçentlik başvurusu reddedilmektedir. Ayrıca, etik kurul tarafından alınan kararlar, akademisyenin ilerideki unvan yükseltme süreçlerini de olumsuz etkileyebilmektedir. Dolayısıyla adayların, başvuru sürecinde sundukları bilimsel çalışmaların gerçeğe uygun, şeffaf ve denetlenebilir nitelikte olması zorunludur.
Doçentlik Sürecinde Sahtecilik Sayılan Eylemler
1. Doçentlik Başvurusunda Gerçeğe Aykırı Yayın Bilgisi Sunma
Doçentlik başvurusu sürecinde adayların sunduğu yayın listesinde, mevcut olmayan, hatalı veya gerçeğe aykırı bilgilerin yer alması etik açıdan ciddi bir ihlal olarak kabul edilir. Bu durum, bilimsel eserin varmış gibi gösterilmesi, yayının yayımlandığı dergi veya sayının yanlış beyan edilmesi ya da eserin niteliğinin olduğundan farklı şekilde sunulması şeklinde ortaya çıkabilir.
YÖK Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi uyarınca, başvuru dosyasında gerçeğe aykırı yayın bilgisinin yer alması, hem akademik sahtecilik hem de etik ihlal kapsamında değerlendirilir. Tespit edilmesi halinde başvuru geçersiz sayılır ve aday hakkında etik kurul incelemesi başlatılır. Bu tür ihlaller yalnızca başvurunun reddiyle sınırlı kalmayıp, adayın ilerideki akademik unvan süreçlerini de olumsuz etkileyebilir.
2. Doçentlik Başvurusunda Sahte veya Mevcut Olmayan Belge Sunma
Doçentlik başvurusu dosyasında gerçekte var olmayan ya da sahte olarak üretilmiş belgelerin sunulması, akademik etik ihlaller arasında en ağır fiillerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu ihlal; sahte diploma, sahte sertifika, gerçeğe aykırı katılım belgesi veya hiç gerçekleşmemiş bir etkinliği belgelemek şeklinde ortaya çıkabilir.
Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi kapsamında, başvuru sürecinde sahte belge kullanımı açıkça akademik sahtecilik olarak tanımlanmıştır. Böyle bir durumun tespiti halinde, başvuru geçersiz sayılmakta ve aday hakkında etik kurul incelemesi başlatılmaktadır. Ayrıca, sahte belge sunmak yalnızca etik ihlale değil, durumun niteliğine göre Türk Ceza Kanunu’ndaki sahtecilik suçlarına da konu olabilmektedir.
Doçentlik başvurularında adayın başkasına ait bir yayını, çalışmayı veya bilimsel veriyi kendi eseriymiş gibi sunması intihal (plagiarism) olarak tanımlanır. YÖK Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi’ne göre intihal, bilimsel dürüstlüğün en ciddi ihlallerinden biridir ve açıkça yasaktır.
İntihal, sahtecilikten bağımsız bir etik ihlal türü olmakla birlikte, başvuru sürecinde gerçeğe aykırı bir beyan niteliği taşıdığı için kimi zaman sahtecilikle kesişen bir yönü de vardır. Ancak etik kurullar intihali her zaman ayrı bir kategori olarak değerlendirmektedir.
3. Başka Bir Çalışmayı Kendi Eseriymiş Gibi Göstermek
Doçentlik başvurularında adayın başkasına ait bir yayını, çalışmayı veya bilimsel veriyi kendi eseriymiş gibi sunması intihal (plagiarism) olarak tanımlanır. YÖK Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi’ne göre intihal, bilimsel dürüstlüğün en ciddi ihlallerinden biridir ve açıkça yasaktır.
İntihal, sahtecilikten bağımsız bir etik ihlal türü olmakla birlikte, başvuru sürecinde gerçeğe aykırı bir beyan niteliği taşıdığı için kimi zaman sahtecilikle kesişen bir yönü de vardır. Ancak etik kurullar intihali her zaman ayrı bir kategori olarak değerlendirmektedir.
4. Doçentlik Başvurusunda Veri Uydurma, Manipülasyon ve Tahrifat
Doçentlik başvurularında etik ihlallerin en ağır türlerinden biri veri uydurma (fabrication), veri tahrif etme (falsification) ve manipülasyondur.
- Veri uydurma, gerçekte hiç yapılmamış bir araştırmadan sahte veriler üretmek veya var olmayan sonuçları rapor etmek anlamına gelir.
- Veri tahrif etme (falsification), mevcut araştırma verilerinin değiştirilmesi, çıkarılması ya da araştırma bulgularının yanıltıcı şekilde sunulmasıdır.
- Manipülasyon ise araştırma sürecinde deney koşullarının, istatistiksel yöntemlerin veya bulguların kasıtlı olarak çarpıtılması yoluyla gerçeklerin saptırılmasıdır.
YÖK Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi, bu üç fiili açıkça akademik sahtecilik kapsamında düzenlemiştir. Tespit edilmesi halinde, doçentlik başvurusu reddedilmekte; ayrıca etik kurul kararıyla akademisyenin ilerideki unvan yükseltme süreçleri de olumsuz etkilenmektedir. Bu nedenle başvuruda yer alan her çalışmanın şeffaf, denetlenebilir ve gerçeğe uygun olması zorunludur.
5. Yazar Sırasını Haksız Şekilde Değiştirmek veya Olmayan Yazarı Eklemek
Doçentlik başvurularında adayların en sık karşılaştığı etik sorunlardan biri, ortak yayınlarda yazar sırasının kasıtlı olarak değiştirilmesi ya da çalışmaya katkısı olmayan kişilerin yazar olarak eklenmesidir. Bu tür eylemler, “haksız yazarlık” etik ihlali kapsamında değerlendirilir.
Haksız yazarlık; bir esere fiilen katkı sağlamayan kişilerin yazar olarak gösterilmesi ya da katkısı bulunan araştırmacıların yazar listesinde geri plana itilmesi şeklinde ortaya çıkar. Bu ihlal, bilimsel dürüstlük ilkesini zedelediği için akademik etik ihlallerin en yaygın türlerinden biridir.
Öte yandan, bu tür bir eylem aynı zamanda sahtecilik ile kesişen bir boyuta da sahiptir. Çünkü başvuru dosyasında gerçeğe aykırı yazar bilgisi sunmak, sahte bir durum yaratmak anlamına gelir. Dolayısıyla etik kurul incelemelerinde “haksız yazarlık” doğrudan tespit edilen ihlal türü olsa da, sonuçları itibarıyla “sahtecilik etik ihlali” ile de örtüşmektedir.
6. Hakem Raporları veya Jüri Sürecine Müdahale Niteliğinde Belge Sunmak
Doçentlik başvurusunda hakem raporları ya da jüri değerlendirmeleriyle ilgili sahte belge düzenlemek veya gerçeğe aykırı evrak sunmak, sürecin güvenilirliğini ortadan kaldırır ve ağır etik ihlal olarak kabul edilir.

YÖK ve Etik Kurul Düzenlemelerinde Sahtecilik
Türkiye’de akademik etik ihlaller, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan düzenlemeler çerçevesinde ele alınmaktadır. Özellikle Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi, sahtecilik dahil olmak üzere tüm etik ihlal türlerini tanımlamakta ve bu ihlallerin soruşturulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektedir.
Sahtecilik kavramı, YÖK düzenlemelerinde oldukça geniş bir çerçevede ele alınmıştır. Gerçekte var olmayan verilerin uydurulması, mevcut verilerin değiştirilmesi, araştırma sonuçlarının çarpıtılması, sahte belgelerin sunulması ya da gerçeğe aykırı bilgilerin beyan edilmesi sahtecilik etik ihlali olarak kabul edilmektedir. Özellikle doçentlik başvurularında adayların yanlış, eksik veya gerçeğe aykırı yayın ve belge sunmaları, etik kurullar tarafından sahtecilik fiili kapsamında değerlendirilmektedir.
YÖK ve üniversiteler bünyesinde faaliyet gösteren Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulları, sahtecilik iddialarını incelemekle görevlidir. Bu kurullar, yapılan başvuruları inceler, delilleri toplar, tarafların savunmalarını alır ve nihai raporunu hazırlayarak YÖK Genel Kurulu’na sunar. Son kararı YÖK verir ve ilgili yaptırımlar bu kurulun onayıyla kesinleşir.
Sahtecilik etik ihlali tespit edildiğinde, doçentlik başvurusu reddedilmekte, adayın yeniden başvuru hakkı belirli bir süre askıya alınabilmekte ve ağır vakalarda mevcut unvanların geri alınması gündeme gelebilmektedir. Ayrıca, fiilin niteliğine göre dosya ceza yargılamasına da konu edilebilir. Dolayısıyla YÖK düzenlemeleri, akademik camiada sahteciliğin önüne geçebilmek için ayrıntılı ve katı bir denetim mekanizması kurmuştur.
Doçentlik Başvurusunda Sahtecilik Etik İhlali İçin Savunma ve İtiraz Süreçleri
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali iddiası ile karşı karşıya kalan adaylar için en kritik aşama, savunma ve itiraz hakkının kullanılmasıdır. Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, akademik etik soruşturmalarında ilgililere savunma yapma imkânı tanımaktadır. Bu hak, hem usul güvencesi hem de adil yargılanma ilkesi açısından vazgeçilmezdir.
Etik kurul tarafından yürütülen soruşturmada, adaydan yazılı savunma talep edilir. Savunma süresinin makul bir şekilde belirlenmesi ve adaya delillere erişim imkânı sağlanması, sürecin hukuka uygun yürütülmesi için gereklidir. Aday, sunduğu yayınların veya belgelerin doğruluğunu ispatlayan kanıtlar, tanık beyanları veya akademik açıklamalarla savunmasını güçlendirebilir. Özellikle, yayın bilgisi, veri setleri veya belgeler üzerindeki tartışmalarda, adayın somut belgelerle açıklama yapması savunmanın etkinliğini artırır.
Etik kurulun raporunu tamamlaması ve kararını vermesinin ardından, adayın itiraz hakkı doğar. İtirazlar, YÖK Genel Kurulu nezdinde yapılabilmekte ve kurul, dosyayı tekrar inceleyerek nihai kararı vermektedir. İtiraz sürecinde aday, ilk savunmada sunduğu belgeleri tekrar değerlendirilmek üzere ileri sürebileceği gibi, yeni delil ve argümanlarla da başvurusunu destekleyebilir.
İtiraz hakkının kullanılması, yalnızca başvurunun yeniden incelenmesini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda etik kurulun olası hata veya eksik değerlendirmelerinin düzeltilmesine de imkân tanır. Bu nedenle adayların, itiraz dilekçelerini hukuki ve akademik gerekçelerle ayrıntılı biçimde hazırlamaları büyük önem taşır. Nitekim, hatalı veya eksik bir itiraz, sürecin olumsuz sonuçlanmasına neden olabilir.
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali iddialarında savunma ve itiraz süreçleri, adayın akademik geleceğini doğrudan etkileyen aşamalardır. Bu süreçte yapılacak etkili bir savunma, yalnızca etik kurul kararını değil, aynı zamanda akademisyenin mesleki itibarını da belirleyecek niteliktedir.
Doçentlik Başvurusunda Sahtecilik Etik İhlali İçin Savunma Süreci
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali iddiasıyla karşı karşıya kalan adaylar için ilk ve en önemli aşama, savunma hakkının kullanılmasıdır. Etik kurul tarafından yürütülen soruşturmada adaya, iddialara ilişkin belgeler ve gerekçeler bildirilir ve makul bir süre içinde yazılı savunma sunması talep edilir. Bu aşamada adayın, başvuru dosyasında yer alan bilimsel çalışmaların doğruluğunu ortaya koyması ve iddialara karşı akademik gerekçelerle yanıt vermesi gerekir.
Savunma sürecinde adayın yalnızca genel ifadelerle kendini savunması yeterli olmayıp, iddia edilen ihlale ilişkin somut belgeler, yayın kayıtları, veri setleri veya resmi onaylı belgeler sunması kritik önem taşır. Ayrıca aday, araştırma ve yayın sürecine ilişkin yöntemsel açıklamalarla da çalışmasının şeffaf ve denetlenebilir olduğunu gösterebilir. Bu aşamada usule uygun ve güçlü bir savunma sunulması, etik kurulun kararını doğrudan etkileyebilecek niteliktedir.

Sahtecilik Etik İhlali İddiasına Karşı Örnek Savunma Dilekçesi
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali iddiasıyla karşı karşıya kalan adayların en önemli hakkı, güçlü ve belgelerle desteklenmiş bir savunma sunmaktır. Bu süreçte hazırlanan savunma dilekçesi, yalnızca adayın kendini ifade etmesini değil, aynı zamanda bilimsel dürüstlük ilkesine bağlılığını da ortaya koyar. Aşağıda yer alan örnek savunma dilekçesi, doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali iddialarıyla ilgili kapsamlı, teknik ve akademik bir yanıtın nasıl oluşturulabileceğini göstermek amacıyla hazırlanmıştır.
Sahtecilik Etik İhlali Örnek Savunma Dilekçesi
T.C.
… Üniversitesi Rektörlüğü
Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu Başkanlığı’na
Tarafıma yöneltilen “doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali” iddiasına ilişkin savunmamı, tüm saygımla ve akademik sorumluluğumun bilinciyle sunmaktayım.
Hakkımda ileri sürülen iddialar, doçentlik başvurusu dosyamda yer alan yayınlardan bir kısmının gerçeğe aykırı biçimde beyan edildiği yönündedir. Öncelikle belirtmek isterim ki, akademik hayatım boyunca bilimselliğin temelini oluşturan dürüstlük, şeffaflık ve etik ilkelere sıkı sıkıya bağlı kaldım. Bugüne kadar yürüttüğüm tüm araştırmalar, ilgili dergilerde hakem sürecinden geçerek yayımlanmış ve kamuya açık olarak erişilebilir hale gelmiştir.
İddia konusu yayına ilişkin olarak, tarafıma sahtecilik fiili isnat edilmiştir. Oysa söz konusu makale, … dergisinde … tarihinde yayımlanmış olup, makalenin basılı ve elektronik nüshaları ekte sunulmaktadır. Yayının doçentlik başvuru sistemine girilirken oluşan teknik hata nedeniyle cilt ve sayı numarası yanlış kaydedilmiş, bu durum daha sonra fark edilerek düzeltilmiştir. Dolayısıyla ortada kasıtlı bir gerçeğe aykırı beyan bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, çalışmada kullanılan veri setine ilişkin olarak da bazı şüpheler ileri sürülmüştür. Veri toplama süreci … Üniversitesi Etik Kurulu’nun … tarihli onayıyla gerçekleştirilmiş olup, araştırmaya ilişkin ham veriler USB ortamında ve kurumsal arşivde kayıtlıdır. Talep edilmesi halinde söz konusu veri seti incelenmek üzere etik kurula sunulabilir. Bu husus, araştırmamın şeffaflığını ve doğruluğunu ortaya koymaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesinde düzenlenen “resmî belgede sahtecilik” suçu ile karıştırılabilecek herhangi bir fiil söz konusu olmadığı gibi, Yükseköğretim Kurumları Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi’nde yer alan “sahtecilik” tanımı kapsamında da somut bir ihlal bulunmamaktadır. Buradaki durum tamamen teknik bir hata ve yorum farklılığından ibarettir.
Sonuç olarak, akademik kariyerimin en önemli aşamalarından biri olan doçentlik başvurumun, yanlış anlamalara dayalı olarak etik ihlal kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini saygıyla arz ederim. Araştırmalarımın tümü bilimsel standartlara uygun, denetlenebilir ve şeffaf şekilde yürütülmüş olup, hiçbir surette sahtecilik veya etik dışı bir fiil söz konusu değildir.
Saygılarımla,
… … …
(Doçent  Adayı)
Doçentlik Başvurusunda Sahtecilik Etik İhlali İçin İtiraz Süreci
Etik kurulun incelemesi sonucunda aday hakkında etik ihlal kararı verilirse, ikinci aşama itiraz hakkının kullanılmasıdır. İtiraz, doğrudan Yükseköğretim Kurulu Genel Kurulu’na yapılır. YÖK, etik kurul raporunu ve adayın itiraz dilekçesini yeniden değerlendirerek nihai kararı verir.
İtiraz sürecinde aday, ilk savunmasında sunduğu belgeleri yeniden ileri sürebileceği gibi, yeni delil ve açıklamalar da sunabilir. Özellikle etik kurul tarafından gözden kaçırılan noktaların, metodolojik ayrıntıların veya yanlış değerlendirmelerin itiraz dilekçesinde açık ve sistematik biçimde ortaya konulması gerekir. İtiraz dilekçesinin yalnızca duygusal veya genel ifadelerden oluşması yeterli olmayıp, hukuki dayanaklara, etik yönergelere ve akademik gerçeklere atıf yapılması gerekir.
YÖK Genel Kurulu’nun verdiği karar kesindir ve bu karar, adayın akademik kariyerini doğrudan belirler. Dolayısıyla itiraz süreci, yalnızca idari bir hak değil aynı zamanda adayın mesleki itibarını koruması açısından stratejik bir aşamadır.
Doçentlik Başvurusunda Sahtecilik Etik İhlali İçin Dava Süreci
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali iddiası üzerine etik kurul veya YÖK tarafından verilen kararlar, yalnızca idari yaptırımla sınırlı olmayıp yargı denetimine de tabidir. Bu tür kararların kesinleşmesinin ardından, adayın başvurabileceği en önemli hukuki yol, idari yargıda iptal davası açmaktır.
İdari dava süreci, adayın etik kurul veya YÖK Genel Kurulu kararının iptal edilmesi talebiyle açılır. Bu davalar, idare mahkemelerinde görülmekte ve kararların hukuka uygun olup olmadığı denetlenmektedir. Mahkeme, idari işlemin dayandığı mevzuatı, etik kurul raporunu, savunma hakkının kullanılıp kullanılmadığını ve kararın gerekçeli olup olmadığını inceleyerek nihai kararı verir. Bu aşamada, adayın savunmasında sunduğu belgeler, etik yönergeler ve akademik gerekçeler dava dosyasının en önemli unsurlarını oluşturur.
Dava sürecinde adaylar, yalnızca idari işlemin iptalini değil, aynı zamanda hukuka aykırılıktan doğan zararlarının giderilmesi için tam yargı davası açma hakkına da sahiptir. Özellikle, doçentlik unvanının alınamaması nedeniyle doğan kariyer kayıpları ve özlük hakları yönünden tazminat talepleri gündeme gelebilir.
Bunun yanı sıra, sahtecilik etik ihlali iddiası niteliğine göre ceza hukuku boyutu da doğurabilir. Eğer başvuru dosyasında sahte resmi belge kullanımı söz konusuysa, ilgili fiil Türk Ceza Kanunu kapsamında “resmî belgede sahtecilik” suçu olarak değerlendirilebilir ve savcılık tarafından soruşturma başlatılabilir. Bu durumda süreç, idari yargının yanı sıra ceza yargılamasını da kapsar.
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali iddialarına karşı dava süreci, adayın hem akademik itibarını hem de mesleki geleceğini koruması açısından hayati öneme sahiptir. Bu nedenle dava aşamasında profesyonel hukuki destek almak ve savunmayı somut belgelerle güçlendirmek, davanın başarıyla sonuçlanması için kritik bir rol oynamaktadır.

Doçentlik Başvurusunda Sahtecilik Etik İhlali Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali nedir?
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali, adayın başvuru dosyasında yer alan yayınlar, belgeler veya veriler üzerinde gerçeğe aykırı bilgi sunması, sahte belge kullanması, veri uydurması ya da mevcut verileri tahrif etmesi durumudur.
Doçentlik başvurusunda hangi eylemler sahtecilik olarak kabul edilir?
Mevcut olmayan yayını dosyaya eklemek, yanlış yayın bilgisi sunmak, sahte belge kullanmak, veri uydurma, manipülasyon veya tahrifat yapmak ve gerçeğe aykırı beyanda bulunmak sahtecilik etik ihlali kapsamına girer.
Doçentlik başvurusunda sahtecilik etik ihlali tespit edilirse ne olur?
Etik kurul veya YÖK tarafından sahtecilik ihlali tespit edilirse başvuru reddedilir. Ağır durumlarda akademik unvan iptali ve yeniden başvuru yasağı gündeme gelebilir.
Sahtecilik etik ihlali ile intihal arasındaki fark nedir?
İntihal, başkasına ait bir çalışmayı kendi eseriymiş gibi sunmak iken; sahtecilik, gerçeğe aykırı veri, belge veya bilgi üretmek veya sunmak anlamına gelir. Her ikisi de akademik etik ihlaldir ancak ayrı başlıklar altında değerlendirilir.
Doçentlik başvurusunda sahtecilik iddiasına karşı savunma hakkı var mı?
Evet. Etik kurul incelemesi sırasında adayın yazılı savunma hakkı vardır. Aday, yayınlarını ve belgelerini somut kanıtlarla destekleyerek savunma yapabilir.
Sahtecilik etik ihlali kararına nasıl itiraz edilir?
Etik kurulun verdiği karar YÖK Genel Kurulu’na iletilir. Aday, YÖK nezdinde itiraz dilekçesi sunabilir. YÖK Genel Kurulu nihai kararı verir.
Sahtecilik etik ihlali kararına karşı dava açılabilir mi?
Evet. Aday, etik kurul ve YÖK kararına karşı idare mahkemesinde iptal davası açabilir. Ayrıca, gerekli hallerde tam yargı davası veya ceza soruşturması da gündeme gelebilir.
SIRADAKİ MAKALEMİZ :
 
				



