Tanımanın İptali Davası – Babalık Tanıma
Tanımanın İptali Davası – Babalık Tanıma ; Bu yazımızda babalık durumu, tanımada ispat gerekli midir? Babalık tanımanın iptali davası, emsal kararlar konularında detaylı bilgilendirme yapacağız.
Tanımanın iptali konusunda hukuki destek ve danışmanlık istiyorsanız bizimle hemen iletişime geçin.
Tanıma Nedir?
Tanıma, soy bağının kurulma yollarından biri olup babanın yazılı başvuruyla resmi senette ya da vasiyetnamede çocuğun kendisinden olduğunu beyan etmesidir. Tanıma beyanı ancak nüfus memuruna, mahkemeye, notere veya konsolosluğa yazılı başvuruyla olabilir. Başka bir erkekle soy bağı bulunan çocuğun tanınması mümkün olmayıp öncelikle bu bağın geçersiz kılınması gerekir.
Tanıma beyanında bulunmak için herhangi bir süre öngörülmemiş, tanıma çocuğun ana rahmine düşmesiyle yapılabileceği gibi çocuk öldükten sonra dahi yapılabilmektedir. Tanıma beyanı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır ve babanın bizzat kendisinin bu beyanda bulunması gerekir. Ancak tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.
Babalık Karinesi Nedir?
Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden sonraki 300 gün içinde doğan ve bu süre geçtikten sonra doğmuş ise de çocuğun evlilik sırasında olduğunun ispatı mümkünse, çocuğun babası babalık karinesi gereği kocadır.
Eğer çocuk ile başka bir erkek arasında soy bağı kurulmak istenirse öncelikle babalık karinesi gereği doğan soy bağının kaldırılması gerekir. Bu demektir ki babalık karinesi gereği soy bağının kurulduğu hallerde tanıma yapılamamakta öncelikle var olan soy bağının kaldırılması gerekmektedir. Bu soy bağının kaldırılması için ise soy bağının reddi davası açılmalı ve babalık karinesi çürütülmelidir.
Tanıma Geçmişe Etkili Midir?
Tanıma geçmişe etkili bir şekilde kurulur. Şöyle ki çocuk ile soy bağı tanıma beyanında bulunulduğu andan itibaren değil çocuk ana rahmine düştüğü zaman kurulmuş gibi sayılır.
Tanımanın Geçerlilik Koşulları
Yukarıda tanımanın geçerlilik koşullarına değinmiş olsak da tekrar sıralamamız gerekirse, şöyle ki;
- Tanıma beyanında bulunan kişi bizzat baba olmalıdır.
- Tanıma beyanında bulunan babanın veli ya da vasisi varsa bunların da rızası alınmalıdır.
- Tanıma beyanında bulunulacak çocuğun başka bir erkekle soy bağı bulunmamalıdır.
- Tanıma beyanı nüfus memuruna, mahkemeye, notere veya konsolosluğa yazılı başvuruyla yapılmalıdır.
Tanımanın iptali davası nedir?
Tanımanın iptali davası, çocuk ile tanıma beyanında bulunan kişinin arasında kurulan soy bağının mahkeme yoluyla kaldırılmasıdır. Tanıma beyanı bir kez yapıldığında geri alınması mümkün olmayıp istisnai olarak vasiyetname ile yapılan tanımanın geri alınması mümkündür.
Soy bağı tanıma yoluyla kurulmuş ancak tanımanın geçerlilik şartlarının oluşmadığı sonradan öğrenilmişse tanımanın geri alınması işlemi yapılamasa da tanımanın iptali davası açılarak soy bağı kaldırılabilir. Ancak vasiyetnameyle yapılan tanımanın iptali halinde vasiyetnamenin iptali hükümleri uygulanmalıdır.
Tanımanın iptali davası sonucunda, baba ile çocuk arasında tanımayla kurulan soy bağı geçmişe etkili olacak şekilde ortadan kalkmaktadır.
Tanımanın İptali Davası Tarafları
Tanımanın İptali Davasını Kim Açabilir?
Tanımanın İptali Davası Kime Açılır?
Tanıyan, yanılma korkutma veya aldatma sebebiyle tanıma beyanında bulunmuşsa tanımanın iptali davası açabilir, tanıyan tanımanı iptali davasını açtığında davalı taraf, ana ve çocuk olacaktır.
Ana, çocuk veya çocuğun ölümü halinde alt soyu, Cumhuriyet Savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanı iptali davası açabilirler. Tanımanın iptali davası diğer ilgililer tarafından açıldığında davalı taraf baba veya baba ölmüşse onun mirasçılarıdır.
Tanımanın İptali Davasında İspat
Medeni Kanun m.299 gereği davacı, tanıyanın baba olmadığını ispat etmekle yükümlüdür. Tanıyan, tanımanın iptali davasında ispat olarak gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunmadığını dair inandırıcı deliller kullanabileceği gibi gelişen tıbbi teknoloji sayesinde direkt olarak baba olmadığını da kanıtlayabilir.
Tanıyan söz konusu davayı, tanımanın yanılma, korkutma veya hata sebebiyle yapıldığını iddia ediyorsa bu iddiasını kanıtlamak zorundadır. Diğer ilgililerin tanımanın iptali davası açması halinde de davacı ilgililer, tanıyanın baba olmadığını ispat yükü altındadırlar. Ancak dava ana ile çocuk tarafından açılırsa ispat yükü, tanıyanın gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğunun inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar.
Bu demek ki ana ile çocuk tanımanın iptali davası açtığında ispat için bir şey yapmalarına gerek yoktur. Ana ile çocuğa ispat yükü yüklenememesi, tanıma beyanın tek taraflı bir irade açıklamasından ibaret olması ve ana ile çocuğun iznine ihtiyaç duyulmaksızın yapılabiliyor olması sebebiyledir.
Tanımanın İptali Davası Hak Düşürücü Süre
Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl içinde ve herhalde tanımanın üzerinden beş yıl geçtikten sonra düşer. Çocuğun dava hakkı ise ergin olmasından başlayarak bir yıl geçtikten sonra düşmektedir. Bu demek ki çocuk için tanımanın iptali davasında hak düşürücü süre ergin olduktan sonra başlar yani çocuk ergin olana kadar istediği vakitte davayı açabilmektedir.
Son olarak ilgilerin (ana da bu gruba dahildir) dava hakkı ise, davacının tanımayı veya tanıyanın baba olmadığını öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde tanımanın üstünden 5 yıl geçtikten sonra düşmektedir. Bu süreler geçmiş olmasına rağmen dava açılmaması halinde gecikme haklı bir sebebe dayandırıldığı müddetçe, sebebin ortadan kalktığı andan itibaren bir ay içinde tanımanın iptali davası açılabilmektedir.
Tanımanın İptali Davası Yetkili ve Görevli Mahkeme
Tanımanın iptali davası için görevli mahkeme Aile Mahkemeleri, söz konusu mahkemenin bulunmadığı yerlerde ise Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Tanımanın iptali davası soy bağına ilişkin bir dava olup Medeni Kanun m.283 gereği soy bağına ilişkin davalarda yetkili mahkeme taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yerinde açılabilir. Şöyle ki tanımanın iptali davası hangi mahkemede açılır sorusunun cevabı; taraflardan birinin dava veya doğum anındaki yerleşim yeri Aile Mahkemesidir.
Tanımanın İptali Davası ile İlgili Emsal Kararlar
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ 2017/7142 E. , 2018/9420 K
Mahkemece, tanımanın iptali için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 297 ve devamı maddelerinde düzenlenen baba tarafından çocuk ve anne aleyhine açılan tanımanın iptali davasıdır. TMK’nin 300. maddesine göre, Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Somut olayda; dava dilekçesinde,…adlı kişi tarafından davacı baba … aleyhine açılan tanımanın iptali ve babalık davası dilekçesinin tebliğ edildiği tarih olan 25/09/2012 tarihinde baba olmadığını öğrendiği beyan edilmiştir. Bahsedilen… Aile Mahkemesi’nin 2012/655 Esas sayılı davasında, Mahkemece yapılan 19/03/2013 tarihli oturuma bizzat katılan …’in imzalı açık beyanıyla, tanıdığı çocuğun kendisinden olmadığını öğrendiğini, beyan ettiğine ve eldeki dava 02/09/2013 tarihinde açıldığına göre, red gerekçesi yerinde olmakla mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ 2018/12274 E. , 2018/19104 K.
Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” hükümleri düzenlenmiştir. Buna göre tanımanın iptali davası ancak ve ancak evlilik dışı doğan bir çocuğun …… tarafından TMK’nin 295.maddesinde belirtilen şekilde tanınarak ……a tescil edilmesi halinde mümkündür. Somut olay yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirildiğinde; davalı …’ın, davacının iddia ettiği gibi tanıma sonucu değil, geri çevirme kararı sonrası …… müdürlüğü tarafından gönderilen tescile dayanak belgelere göre, diğer davalı … (………’ın annesi) tarafından davacı … aleyhine açılan (… 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.1964 tarihli ve 1960/323 sayılı kararı Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin denetiminden de geçerek 19.04.1965 tarihinde kesinleşmiş.) ……lık davası sonucu ……a tescil edildiği yani davacı … ile davalı … arasındaki …… iddia edildiği üzere tanıma yolu ile değil hakim hükmü ile kurulmuş olduğundan mevcut …… tanımanın iptali davası ile ortadan kaldırılamaz. Davacının iddiaları ……lık hükmüne esas … 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.1964 tarih ve 1960/323 sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 374 ve devamı maddeleri kapsamında yargılamanın iadesi davasına konu olabileceğinden davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın deliller toplanmadan eksik araştırmayla tanımanın iptali davası olarak nitelenip hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi doğru değil
HUKUK GENEL KURULU 2011/2-160 E., 2011/247 K.
Küçük İ..’nın 05.09.2003 doğumlu olup, davacının evlilik dışı ilişkisinden doğduğu ve bir başkasıyla evli olan dava dışı E..G.’nin hanesine “tanıma senedine” istinaden 30.06.2006 tarihinde tescil edildiği, davacının medeni durumunun ise “bekar” olduğu, küçük İlayda ile dava dışı E..G.. arasındaki soybağının “tanıma” yoluyla kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu hukuki durum karşısında, dava, küçük İ..ile dava dışı E..G.. arasındaki soybağının geçersiz kılınması bakımından “tanımanın” iptali (TMK.md.298), gerçek babanın davalı Hüseyin olduğuna ilişkin istek bakımından da “babalığa” (TMK.md.301) ilişkindir. Çocuğun E..G..ile arasındaki soybağı geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi olanağı yoktur. O halde, mahkemece yapılacak iş, davanın babalığa ilişkin bölümünü tefrik edip, ayrı bir esasa kaydetmek; öncelikle tanımanın iptali davasını sonuca bağlamak, babalık davası bakımından, iptal davasını bekletici sorun yapmak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Davanın tanımanın iptaline ilişkin bölümüyle ilgili olarak da, bu davada husumetin tanıyana yöneltilmesi (TMK.md.298/2), küçüğü, davada temsil etmek üzere 17.07.2008 tarihli kararla atanan kayyımın duruşmaya çağrılarak davaya iştirakinin sağlanması ve göstermeleri halinde tarafların delillerinin toplanması, tanımanın iptali davasının tabii olduğu hak düşürücü sürelerin, davacı ana ve kayyım bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Babalık tanımanın iptali davası konusunda hukuki destek istiyorsanız aile hukuku konularında uzman olan Reform Hukuk Bürosu ile hemen iletişime geçebilirsiniz.
Sıradaki Makelemiz : Ankara Ceza Avukatı